Starbucks, Fenerbahçe ve doğal yenilenme ihtiyacı

Yine bir Fenerbahçe sohbetinde, yenilenmenin ne menem birşey olduğundan söz ederken, aklıma geldi birden; dedim ki, "Bak, mesela tartışmasız pazar lideri diyebileceğimiz Starbucks, ciddi anlamda pazar kaybediyor. Çünkü yenileri geldi ve Starbucks kendini yenilemedi."

Ardından sonuçları yukarıda görülen anketi yapıverdim hemen. Başka markalar da var ama 4 bilinen markayı sordum ben.

Sonuçlar ortada.

Sektörün öncüsü, lokomotifi ve dahası, globali; geride kalmış bile.

Benim yaptığım, sadece 512 kişinin oy kullandığı bir anket ne kadar doğru bir sonuç verir bilemem; ama şüphesiz bir fikir verecektir.

Bu anketi, destekleyen başka sorular ve alt kırılımlarla da yapabilirdim elbette. Çünkü tercihin sebebi herkes için farklı olabilir.

Kimi kahvenin lezzetini hiçbir şeye değişmez, kimi yerini, ambiansı, ortamı.

Herkes için farklı bir değişken olsa da, bir potada eridikleri de ortada.

Başka bir anket ile, "Sizce, kahve markaları arasında pazar lideri kimdir?" diye bir anket daha yapsak -vakitsizlikten yapamadım- eminim Starbucks ilk sırada çıkardı. Ancak durum ortada.

Ki bence bunun başlıca sebebi Starbucks'ın kendini yenilememiş olması.

Ardından gelen birçok marka doğal olarak pay kapsa da, şube sayısını mütemadiyen artıran ve Türkiye genelinde daha fazla müşteriye hitap eden Starbucks, dekorasyon/ortam değişikliği yapmadığı sürece daha da geriye gidecektir bence.

İnsanoğlu; doğası gereği yenilenmek ister ve daima yeniye meğleder.

İlla ve billa eskiye, gün olur sırtını döner.

***

Buradan yola çıkarak; aynı şeyi Fenerbahçe için de söyleyebiliriz.

Eskiyen ya da eskidiği düşünülen bazı şeylerin -bilhassa Başkan ve Hoca gibi- büyük bir oranda dış etkenlerle "eskitildiği" gerçek.

Ama taraftarın Fenerbahçesi, Başkan ve Hoca'dan ibaret değil elbette.

Kulüp çatısı. İmajı ve vizyonu.

Stadyum, salon ve tüm spor alanları.

Saha içi ve saha dışı liderler.

Sporcular vs. belli bir sıklıkla yenilenmek zorunda.

Ama gelin görün ki bunun için kişilerin değişmesi gerekmiyor illa.

***

Ağırlıklı gündemimiz olan futbol takımı özelinde konuşacak olursak; 

Başkan; kulübün, futbol takımının ve sporunu, dolayısıyla sanatını sergilediği mekanların "rengini" değiştirebilir pekala.

Tribünler, çalan müzikler, maç önü/arkası etkinliklerle, sayısız zenginlik katılabilir "Fenerbahçe günlerine."

Gazete, dergi, radyo ve televizyon yayınlarıyla yep yeni bir portre çizebilir Fenerbahçe, marka bütünlüğü içerisinde.

Herşeye rağmen; spor ve yaratacağı barış ortamı için Türkiye'de ve Avrupa'da öncü olabilir Fenerbahçe, hala.

Hoca, kadro/oyuncuları değiştirmeden; -ayıp değil ya- kendi imajını yenileyerek başlayabilir işe. Her ne kadar bu konuda ketum olsa da, profesyonel hayatta artık takılan bir kravatın renginin bile önemli olduğu ayrıntılar dünyasında, liderliği gereği etki alanını ve kuvvetini pekiştirebilir bu şekilde. Zira; eski kalmanın doğuracağı sonuçlardan bir örnek, yukarıdaki tabloda.

Yine oyuncuları/kadroyu değiştirmeden; formasyonu, oyun şeklini, dinamiklerini değiştirebilir Hoca.

"10 yıldır bu düzende oynuyoruz" deyişi; aynı şekilde devam etmesi için değil de, yenilenmesi için bir sebeptir belki de?

Ve elbette renk katacak transferler, genç oyuncular, yeni umutlar yeşil sahada.

***

Müşteriler, seyirciler, taraftarlar;

Efsanelerin peşinden koştukları kadar, yeni ve taze umutları da arzularlar.

Doğa kanunu bu.

Aynı Başkan, aynı Hoca, ağırlıkla aynı oyunculardan kurulu ezberlenmiş başarıların ağızlarda bırakacağı tadın marjinali tartışılır.

Müşteri, seyirci, taraftar;

Bir standart bekler ama yenilik ister.

Bu standardı ve yeniliği bir arada sağlamayı başaranlar ise, daima zirvede kalanlar.

***

Şimdi; Fenerbahçe için önce SARILMA ve ardından YENİLENME zamanı.

Bu Başkan, bu Hoca ve bu oyuncularla!