21. Hafta | Mersin İY - Fenerbahçe: 0-1: Daha fazla doğru ve çok değerli bir deplasman galibiyeti

İki gündür "Beklentiye girmemek gerek, Hoca aynı 11'i sürecek." diyordum kendi kendime ve Twitter'da, öyle de oldu. İster istemez insan kızıyor, hayal kırıklığına uğruyor, "4-4-2'ye ne oldu?" diye soruyor kendi kendine. Neticede oyun kalitesi olarak idare ettik hatta bir müddet çok güzel oynadık ama bugün sonuç çok daha önemliydi ve iyi sonuç aldık.

BAŞLANGIÇ

Eleştirdiğimiz kadro ve dizilişe rağmen olumlu başladığımızı söylemek yanlış olmaz. İlk yarım saat kontrol genellikle bizdeydi, daha çok top yaptık ancak rakip kendi ceza sahasına çok yakın oynama düşüncesinde olduğu için de aşırı tehlikeli olamadık. Buna rağmen pozisyon yakaladık ama Mersin kalecisinin hakkını vermek gerek, inanılmaz iki kurtarış yaptı.

30-45

Enerjimiz düştü bu bölümde, 2010-11 sezonunda da oluyordu bu. Önde baskılı başladığımız maçlarda biz yorulunca, 30-45 arası oyun rakibin kontrolüne geçiyordu. Mersin daha etkili oldu, aman yemeyelim derken Webo'nun takipçiliği meyvesini verdi ve biz attık. Oyun olarak düştüğümüz anda golü atıp, ilk yarıyı önde kapatmak çok güzel oldu açıkçası.

45-70 ve 4-4-2

Cristian-Caner değişikliği bir çoğumuzun umduğu değişiklikti diye tahmin ediyorum. Cristian yine çok silik ve kayıptı. Caner'in girişiyle doğru diziliş olunca rakibi çıkartmadık, önde bastık, dönenleri topladık, net gol pozisyonlarına da girdik. Değerlendirsek benim sonraki başlığı da yazmama gerek kalmayacaktı tahminen.

Şu zaman diliminde oynanan oyunu eleştirmeyi bırakın, övmek gerek. Kişisel fikrim, bu oyunun sezon başından beri oynadığımız en doğru oyun olduğu. Bizim beklediğimiz, istediğimiz oyun ortaya kondu ve ben açıkçası çok keyif aldım. Sow ve Webo'dan biri öndeyken diğerinin sarkık olup zaman zaman ortayı beşlemesiyle de direncin yüksek kalması ise artı puan.

70-90 VE TEKRAR 4-2-3-1

Kuyt'ın çıkması makul, zira bir de Bate maçı var önümüzde ve onun enerjisine çok ihtiyacımız olacak o maçta. Ayrıca oyun olarak Kuyt bugün önceki haftalara göre çok daha iyiydi diye düşünüyorum. Ben kendi adıma Mehmet Topuz'un oyuna girmesini beklerken Aykut Hoca tercihini Topal'dan yana kullandı ve bu sefer Sow sağda olmak kaydıyla maç başındaki sisteme geri döndük.

Ben oyunu tutma fikrinin takım halinde topun arkasına geçmekle sağlanacağını düşünmüyorum. Aksine oyunu önde oynayıp, topu rakip sahada tutarak oyun tutulur fikrimi savunuyorum. İleride en etkili oyuncumuz olduğunu düşündüğüm Sow'un ise kanada atılmasını hiç ama hiç savunmuyorum. Bu bölümde açıkçası kendi ellerimizle rakibe maçı verebileceğimiz korkusu sardı beni. Hoş rakip çok beceriksizdi ve tehlike dahi yaratamadı ama rakibin beklerinin çıkmasına izin vermiş olmamız ilerisi için hiç iyi bir sinyal değil.

Rakip ligin kendi ceza sahasına en yakın oynayan takımıyken, stoperlerinin oyuna katkısı neredeyse sıfırken daha agresif olup, çok çok daha erken iyi bir skor avantajı yakalayıp sonra Bate maçını düşünerek oyunu rölantiye alabilirdik. Eleştirilecek bir nokta varsa o da rakibin gelmesine müsaade etmiş olmamız. Mersin beceriksizdi ama Bate ve Trabzon bu kadar beceriksiz olmayacaktır.

SONUÇ VE BUNDAN SONRASI

Seri başlatmak adına buradan alınacak 3 puan çok önemliydi ve biz de bunu başardık. Önümüzde iki çok kritik deplasman var. Rakiplerden biri çok kompakt, çok feci kapanan ve çok hızlı çıkan bir takım, diğeri ise büyük bir iştahla bize saldıracak. İlkinde daha agresif, daha baskılı, ikincisinde ise daha sakin ama sert bir oyun oynamamız gerek. İki deplasmandan da galibiyetle dönecek potansiyelimiz var, yeter ki mücadele gücümüz düşmesin ve oyuncularımız disiplini elden bırakmasın.

Bu arada Galatasaray'ı yenerek Türkiye Kupası'nı müzesine götüren basketbol takımımızı da tebrik ediyorum. Bu galibiyetin Euroleague için de bize moral olacağını ve direnç getireceğini umuyorum.

http://twitter.com/firataktav