9 Şubat 2013 Cumartesi

"Çok zor durumdayız, bu yayınlara son verilsin."


Ünal Aysal'ın CNBC'ye verdiği röportaja Yavuz Semerci'den çok sert ve net bir yanıt geldi.
Linkteki videoda [VİDEO İÇİN TIKLAYINIZ!] Galatasaray'ın borsada yaptığı iddia edilen vurgun ile ilgili kısa ve güzel bir özet de yapmış Sayın Semerci.

Videonun deşifresi ise aşağıda.
Ünal Aysal'ın açıklamaları ve Yavuz Semerci'nin cevabı.

Sorum ve sorun şu;

Semerci'nin söyledikleri doğru ve gerçekse; Galatasaray'ın ilk bedelli sermaye artırımı da dahil iptal edilmeli ve yöneticileri ile bu artırım/lara olur veren SPK yetkilileri hakkında soruşturma başlatılmalı.

Yok eğer Semerci'nin söylediklerinde yanlış varsa da; Galatasaray ve SPK çıkıp Semerci'ye bir yanıt vermek zorunda.

Ya da çıksınlar er meydanına, canlı yayında; eğrisini, doğrusunu döksünler ortaya.

Kamuoyu cevap bekliyor.



Buyrun; Aysal ve Semerci'nin konuşmalarının ilgili metni aşağıda.

Aysal bir itirafla giriyor söze, bu bile kurguyu işaret etmiyor mu sizce?


ÜNAL AYSAL:


"Sayın Semerci'nin yazısını okumadım ama tarihten geriye gidersek bu olay 2010'dan önce yapılmış bir şey.
Ben 2011'de iş başına gerdim. Ancak o günkü işlemler de o günün şartlarına uygun olarak herkesin onayı alınarak yapılmış ve gerçekleşmiş bir birleşim.
Ben bugün şaşıracak ya da geriye dönerek 'aa bu yanlış yapılmış' denecek bir unsur görmedim.
Sayın Semerci'nin yazılarını eskiden beri inceliyorum. Galatasaray'da yapılmış her işlem Sayın Semerci için kritik unsurudur, buna şaşırmadım."

VE YAVUZ SEMERCİ:

Burada bir gönderme var. Kötü niyetle bakıyorsun diyor bana. Diyecek bir şey bulamıyorum.

Ben kendi kişisel gazetecilik geçmişim ile ilgili birkaç şey hatırlatayım. Bunlardan bir tanesi kulüplerin borsaya açılmasıyla kulüpler ve spor ekonomi muhabirlerinin ilgi alanına girdi. Dolayısıyla benim de ilgi alanıma girdi.

Galatasaray'a gelince Galatasaray bugünkü stadını farklı şartlarda yapacaktı. Yine benim yazılarım ve kamuoyunun desteği ile bu durum ortadan kalktı. 

Seyrantepe o zaman İş Bankası üyelerinin oluşturduğu bir kooperatif tarafından alınmıştı ve bina yapılacaktı. 

Devlet Galatasaray'a kullanım hakkını verdi ve  kulüp gidip müteahhitlere, kooperatiflere dedi ki "Siz burada bize stat yapın, bedava yapın; biz de sizin bina yapmanıza izin verelim." 

Bunun doğru olmadığını yazdım. Hatta o dönemde Beşiktaş, Trabzon hepsi "Bunu yazıyorsun ama bu yol açılırsa devlet bize de böyle imkanlar sağlar." dedi. 

Hatta rahmetli Özhan Canaydın bir gün çalıştığım gazeteye geldi ve dedi ki "Gel, birlikte patronuna çıkacağız ve seni şikayet edeceğim." 

Turgay Ciner'e anlattı, "Çok zor durumdayız, bu yayınlara son verilsin." dedi. 

Ünal Aysal konusunda küçük yatırımcılar benim ilgi alanımda. Galatasaray hisseyi satıyor. Hisseler Galatasaray'ın elinde yüzde 83.3 civarındıyken satıyor. Satmaya başladığında yüz milyon dolara yakın gelir elde ediyor. Aysal'ın kendisinden önceki yönetim meğerse bir karar almış. Stadı işleten Stad A.Ş. ile halka açık olan Sportif A.Ş. birleşirken herkes sanıyordu ki Stad A.Ş.'nin Arena'dan elde edeceği VİP, Loca, Kombine gelirleri %70 oranında halka açık şirkete kalacaktı.

Galatasaray yönetimi elindeki hisseleri sattıktan sonra borsaya ilk defa şöyle bir açıklama yaptı: "2010 yılında eski yönetim yapılan protokol gereği Stad A.Ş.'nin gelirlerinin büyük bir kısmı derneğe bırakılmıştır, vip, loca vs.."

Galatasaray yatırımcısı oradan her yıl gelmesi gereken 70 milyon Tl'lik gelirin gelemeyeceğini anladı. Ben o gün şunu yazdım: "Sermaye artırımı yaparsınız yapmazsınız, SPK'nın bileceği iştir. Ama herhangi bir şirket kursak biz ya da Koç Holding'i, Sabancı'yı ya da herhangi bir şirketin ortakları; bu tür satışları yaptıktan sonra 1 yıl önce biz böyle bir karar almıştık deyip kulübün, yani şirketin en önemli gelirinin ortadan kalktığını söylese SPK değil dünya ayağa kalkar. Ama burada tüm demin anlattıklarımla birlikte kulüp yöneticileri kulüp gelirlerini yüksek tutmak ve kulübü güçlü tutmak için gerekirse vergi affı istiyor gerekirse küçük yatırımcıyı kazıklıyor gerekirse etrafından dolanıyor. Ve dolayısıyla bunu kritik etmeyelim istiyorlar. Olur etmeyelim. Galatasaray ile ilgili yazdıklarıma bakıyorum toplamda 5 yazı yazmışım. Yani 1 buçuk yılda bu kadar yazmışım. Bir de NTV Spor da telefon bağlantısı yapmışım. Benim GS, BJK ve FB ile herhangi bir sorunum yok. Ancak bu kadarından bile rahatsız olunuyor. Ben yarın konuyu daha iyi anlatan bir yazı yazayım o zaman. Bu bir ilahi emir ise susalım hepimiz. Siz burada yaptığınız açıklamada 2010 yılındaki protokolü biliyordunuz. Madem biliyordunuz hisseleri satmadan önce niye söylemediniz? Söyleseydiniz bakalım satabilecek miydiniz? Satamayacaktınız!

Kimse sormuyor Adnan Polat döneminde batan şirket bugün nasıl oldu da 4 yıl 5 yıl 10 yıl ekonomik sıkıntı yaşamayacak deniyor? 

Nereden buldu bu parayı? Bu kaynak nereden geliyor? Bulduğu yer işte tablolarda ortada. Hisse satışları, halka arz nedeni ile gelen kaynaklar ve sermaye artırımı... 

Bunu kritik etmek Başkan (Ünal Aysal) için kafayı takmak anlamına geliyorsa söyleyeyim hayır ben kafayı takmadım. 

Son sermaye artırımı konusu çok açık yani sonuçta kulübün bilançolarını açsın baksınlar 328 milyon TL Sportif A.Ş Derneğe [Galatasaray SK] borçlandırılmış. Bunun nasıl yapıldığı da aslında ayrı bir inceleme konusu. Bankadan kredi alacaklar koyacaklar 328 milyon TL. Borç olduğu için koydukları sermaye kadar kısmı Sportif A.Ş. dönüp kulübe verecek. Kulüp belki aldığını götürüp bankaya verecek bir kısmını da halktan topladığı para ile verecek. SPK Galatasaray'a kulağını tersten gösteriyorsun şimdi normal göster dedi o da öyle gösterecek. Değişen bir şey yok. 

Dünyanın her yerinde küçük yatırımcı açısından % 10.000 oranında sermaye artışları şu demektir: Bu şirket batıyor. Kurtarmak için küçük yatırımcıları da ezecek bir formülle devreye giriyorum. Belki çok kızacaklar ama bu Galatasaray da olsa BJK de FB de olsa gözünün yaşına bakmamalıyız, şirketleri batırmayı bilmeliyiz. Çünkü mali yapım güçlü olacak diye bu kadar kural dışı davranamayız. O zaman her şirket bunu yapsın! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder