matchstudy etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
matchstudy etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Eylül 2013 Pazar

Teknik Analiz: 5. Hafta - Fenerbahçe - Elazığspor

Fenerbahçe İstanbul'da üst üste oynadığı 4. haftayı da fire vermeden 3 puan ile geçti. Sezona görece dağınık ve moralsiz başlayan bir takım için bu süreç önemliydi ve bu süreçten kayıpsız olarak 12 puan çıkartmayı bildi. Teknik olarak dün akşam neler yaşandı madde madde değinmeye çalışalım;

GENEL BAKIŞ:

Genel anlamda Fenerbahçe'yi sıkıntıya sokacak bir karşılaşma olmadığını söyleyebiliriz.

Önceki iki haftaya göre takım karşı alanda daha az oynamış görünüyor (%41). Önceki hafta bu oran %52 iken bir önceki hafta ise %42 idi. Tabi bu durumun oluşmasında 21. dakikada Kuyt ile gelen 2. golün etkisi olabilir. Bu noktada takımın geçtiğimiz haftaya göre daha fazla (496) ve daha yüksek isabet oranlı pas (%89) yapmış olması takımın, skoru elde ettikten sonraki refleksini görmemiz açısından yol gösterici olabilir. İsabetli bir şekilde pas oyunu sürdürülüyor. Takım boyunda da azalma var (31,24 m).

Daha kompakt bir takıma mı dönüşüyoruz? Gelecek haftalar bize bunu daha net gösterecek.


Kat edilen mesafelere de bir göz atacak olursak; geçen hafta 111 km mesafe kat eden takım bu hafta 115 km'ye çıkmış. Standartlar yükseliyor, 11 km üzerinde mesafe kat eden 5 oyuncu var. Bu oyunculara Meireles ve Cristian'ın bölgesinde oynayacak oyuncuların da eklenmesi ile minimum 7 kişilik sahayı her yöne parselleyen bir ekip oluşabilir.


Saha alan kullanımına bakacak olursak;
Fenerbahçe 3. bölgede %20 oranında bulunurken, Elazığspor'un %23 olduğunu görüyoruz. Bunda yine erken gelen 2 farklı skor avantajının etkisi olduğu söylenebilir.


Oyuncu oyuncu bakacak olursak; Topla en fazla oynayan oyuncu Topal (3' 39'') olurken topla Caner'den sonra en fazla buluşan oyuncu oldu (81). Topal bu yüksek pas oyununu ve sürekli oyunun içinde oluşunu %96'lık bir isabet oranı ile destekledi, etkileyici bir performans.



SAVUNMA:

Sanıyorum bu karşılaşma Fenerbahçe'nin defans hattı ve takım savunmasını tartabileceğimiz bir karşılaşma olmayacak. Ancak genel itibari ile baktığımızda takım savunmasının hala tam olarak oturmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Aşağıdaki tabloya baktığımızda geri dörtlünün savunma bölgesinde iki haneli top kazanma sayılarına ulaştığını görebiliyoruz. Burada daha büyük sorun orta alandaki oyuncuların hepsinin aynı bilinçte ve yetenekte olmaması olabilir. Mehmet Topal dün bu anlamda orta alanın toparlayıcısı görevini üstlenmiş gibi görünüyor. Zira ne Meireles ne de Cristian rakipten top kazanma anlamında sahanın hiçbir noktasında etkili olamadılar. Meireles savunmada 4, orta alanda 7, hücumda 1 kere rakipten top kazanırken, Cristian savunmada sadece 2, orta alanda 4, önde oynamasının etkisiyle de hücum hattında 5 kere top kazandı.
3. bölgede 5 top kazanması artı yönü olurken özellikle orta alandaki pasif konumu sıkıntılı.


HÜCUM

Topal'ın maçın gizli kahramanı olduğunu söylersek yanılmış olmayız. Özellikle hücum başlangıçlarında Alves ve Egemen'e yaklaşarak top dağıtma görevini mevcut kadroda en iyi yapacak oyuncu; %96 gibi müthiş bir pas oranı ile bu görevi layıkı ile yaptı (56/54).
Aşağıdaki grafikte Sow'un en çok pas alanlar listesinde ilk sırada yer almasını, sahada çok dolaşması, sürekli araması ve bunu istekli bir şekilde yapması olarak açıklayabiliriz. Noavastats ve Footballstatzz 'ta bu konu ile ilgili tweetleri bulabilirsiniz.


Caner ve Gökhan ikilisi son haftalardaki örnek bek özelliklerini sergilemeye devam ediyorlar;  Caner 6 orta yaparken Gökhan 5 orta yaparak takımın bu konudaki yükünü çekiyorlar.


MAÇIN OYUNCUSU:

Beklediği haftalar yaramış, 3 gol de çok büyük bir moral oldu, Sow maçın adamı oldu. İstekli olduğunda, çalıştığında bu takımda her zaman oynayacağını herkese gösterdi.

MAÇIN HAYAL KIRIKLIĞI:

Genel taraftar kanısı zaten Cristian'ı gösteriyordu. Veriler de biraz bu tespiti destekliyor. O bölgede çok daha fazla mesafe kat eden, topla ilişiği çok daha üst düzeyde, sorumluluk sahibi, ısıran bir oyuncu profili gerekiyor.

Fenerbahçe son 4 haftayı kendine avantaj sağlayarak geçirdi. Belli ki bu takım çok gol atacak, son 7 yılın 5. haftası itibari ile en gollü sezonunu geçiriyor.



Ancak savunma zaaflarını bir an önce gidermesi gerekiyor. Gençlerbirliği karşılaşması Yanal ve Fenerbahçe'li oyuncular için ciddi bir sınav olacak. Alınacak bir galibiyet ve sonrasındaki Trabzonspor karşılaşması kazasız geçilirse kazanma alışkanlığı ile şampiyonluk yarışında iddialı noktaya gelinebilir.
Devamını oku...

3 Eylül 2013 Salı

Teknik Analiz: 3. Hafta - Fenerbahçe - Sivasspor

Fenerbahçe karışık bir süreçten geçiyor. Bu sıkıntılı süreçte de özellikle tepkileri üzerine çeken Ersun Yanal için Sivasspor maçı ayrı bir önem teşkil ediyordu. Açıkçası taraftar da tribüne karşısında nasıl bir Fenerbahçe bulacağını bilmeden gitti. Holmen'in lisansının çıkması herkeste bir beklenti yarattı. Sanıyorum ilk karşılaşma itibari ile de bu beklentileri fazlasıyla karşıladığını söyleyebiliriz.

Fenerbahçe diziliş olarak 4-2-3-1 ile başladı. Kuyt daha önce çok verim alınamadığı sol kanatta, Emenike ise sağ kanatta başlarken, top dağıtmak, pas bağlantılarını güçlendirmek için de ortalarında Holmen'i gördük. İleri uçta da Webo.

Fenerbahçe, karşılaşmaya şaşırtıcı bir şekilde ısıran, baskı yapan ve oyunu karşı yarı sahada oynamaya çalışan bir istek ile başladı.

Sol ve sağ bekler Caner ve Gökhan'ın Fenerbahçe hücumlarında öne çıkması ve Selçuk'un da atak başlangıçları için geriye gelip top alması ile formasyonun adeta 3-4-3'e döndüğünü gördük.

Aşağıda Gökhan ve Caner'in oyunu ne kadar önde kabul ettiğini görebiliyoruz. Ayrıca takımın boyunda kısalma var, Eskişehir karşılaşmasında 38 metre olan takım boyu bu karşılaşmada 35 metreye düşmüş ve rakip alanda topla oynama yüzdesi %45'e yükselmiş. Pas başarı oranı da %82'den %85'e yükselmiş, bunlar olumlu istatistikler.




Holmen'in takıma ayrı bir hava getirdiği bir gerçek. İlk yarı koşu mesafelerine baktığımızda sahada en çok koşan oyuncunun 6.503 metre ile Holmen olduğunu görüyoruz;




Oyunda kaldığı 82 dakika içinde 1' 31'' topla buluşarak toplamda 24 pas yapmış ve bu pasların %87.50'sini olumlu kullanmış. Bu istatistikler, çok uzun süre oynamayan bir oyuncu için olumlu istatistikler.


Dikkat çekici bir diğer isim de Kuyt oldu. Pozisyon bilgisi, tecrübesi ve hırsı ile sol kanatta da faydalı olabileceğini gösterdi. 2' 36'' topla oynadığını görüyoruz. Ofansif oyuncular içinde topla en fazla oynayan ve en fazla pas yapan oyuncu oldu; toplamda 43 pas yaparken başarı oranı ise %81.40

Ayrıca ceza alanına pas ve top sürme istatistiğinde de çok aktif olduğunu görüyoruz.

Matchstudy'e göre maçın istatistiksel açıdan 3 oyuncusu; Kuyt, Meireles ve Gökhan.

 

Meireles belki çok göz önünde değildi, direkt sonuca gidecek hamleler yapmamış gibi görünmüş olabilir, ancak orta sahada ana pas istasyonlarından biriydi. Toplam koşu mesefesi de 11.545 metre ile Fenerbahçe'nin en çok koşan 3. oyuncusu konumunda.


Maç sonucunda Fenerbahçe'de en çok koşan üç futbolcu koşu mesafeleri de şu şekilde;


Bu tablodan Fenerbahçe'nin genel olarak diri bir 90 dakika çıkarttığını söyleyebiliriz. Meireles ve Selçuk'un 11 km'nin üzerinde koşuları, yine aynı şekilde sol bek Caner'in 11 km'nin üzerinde koşu mesafesi, Sağ bek Gökhan'ın fizik olarak henüz üst seviyede olmasa da pas alışverişlerinde üst seviye olması (53/40 pas), ceza sahasına 6 girişim yapması, Emenike'nin ceza alanı içine 5 kere yaptığı girişim bu tabloyu ortaya çıkartıyor.

Tempolu oyunu zaman zaman kaybetmesi, ikinci yarıda savunmada yaşanan yerleşim hataları ve Volkan'ın yediği iki gol Fenerbahçe'nin eksikleri olarak göze çarpıyor. 

Bu galibiyet ve oynanan etkili oyun taraftarı mutlu etmiş görünüyor, önümüzdeki süreçte bu takımın daha fazla tempo yapıp daha önde oynayacağını düşünüyorum.


Devamını oku...

22 Mart 2013 Cuma

Güncelleme: 26. Hafta itibariyle takım istatistikleri



İstatistik; üzerine en fazla aforizma yazılan kavramlardan biri sanırım.
Söyleyenler haksız değildir, muhakkak bir tecrübe üzerine söylemiştir.
Ama her ne şekilde sunulursa sunulsun; okuyabilene, önemli şeyler söyler ve gösterir istatistikler.
Unutmayın; ölçmeden biçemezsiniz!

22. Hafta istatistiklerini şurada değerlendirmiştik: [http://noavas.blogspot.com/2013/02/22-hafta-itibariyle-takm-istatistikleri.html]


Bakalım 4 haftada ne/ler değişti?


Özetle Fenerbahçe;

Sonucu olumlu yönde etkilemesi muhtemel 10 temel istatistikten 5'inde zirvede.
Galatasaray ise bu istatistiklerin 4'ünde zirvede.
  1. Savunma bölgesinde oyun: % 24.8 ile en düşük. Olumlu.
  2. Orta alanda oyun: Galatasaray, Elazığspor ve Trabzonspor'un ardından 4. sırada, % 48.6 ile.
  3. Hücum bölgesinde oyun: % 26,7 ile hala zirvede.
  4. Topa sahip olma: Galatasaray ve Eskişehirspor'un ardından 3. sırada, % 53.9 ile.
  5. Rakibi karşılama mesafesi: 45.1 metre ile Galatasaray'ın arkasasına düşmüş durumda.
  6. Pasla oynama oranı: Galatasaray'ın ardından 2. sırada, % 62.1 ile.
  7. Ceza alanına top: Maç başına 48.3 top ile hala zirvede.
  8. Ceza alanı içinde oyun: Maç başına 23.6 ile hala zirvede.
  9. Kaleye atılan şut: Maç başına 16.1 şut ile hala zirvede.
  10. Şut isabet oranı: Oldukça gerilerde, % 39.7 ile. Ancak yükselişte.


Şu basit tablonun gösterdiği 3 önemli şey;


  1. En çok şut çeken ama şut isabet oranı yerlerde olan bir takımız. Sebep/sonucu takdirinize.
  2. Hücum bölgesinde oyun, ceza sahasına atılan top ve ceza sahası içinde oynama dolayısıyla şutta zirvedeyiz. Ligin en atak takımı görüntüsü var. Ama öyle mi? Ya da efektif/organize mi tartışılır.
  3. Topa sahip olma ve pasla oynama oranında zirvede Galatasaray var. Rakibi karşılama mesafesinin yanına bu 2 istatistikte de zirveyi almak daha müspet sonuçlar getirebilir kanaatimce.

Bazı kırılımları da yorumsuz ve mukayesesiz paylaşıyorum bilgi vermesi açısından:


Genel İstatistikler:




Defansif Hareketler:




Ofansif Hareketler:







Devamını oku...

27 Şubat 2013 Çarşamba

Beşiktaş maçı öncesi: Rakip ne yapabilir, biz ne yapmalıyız?



İyi bir seri yakaladık, mücadele olarak iyi yoldayız ve oyun kalitemiz de her geçen gün artmaya devam ediyor. Sonuç almaya başladıkça da oyunumuzun gelişeceğine birçoğumuz inanıyorduk zaten. Artık kadronun ve oyuncu tercihlerinin de tartışılmadığı bir noktadayız, çünkü takım iyi mücadele ve oyunun yanına neticeyi de eklemeyi başardı.

BEŞİKTAŞ

Rakiple başlayalım önce. Bir puan gerimizdeler, ve şampiyonluk yarışının içinde kalmak için mutlak galibiyete ihtiyaçları var. Sezon başında bu hafta itibariyle hâla şampiyonluk yarışının içinde olacaklarını söyleseniz, Beşiktaş taraftarının büyük çoğunluğu buna ya gülerdi, ya da imkan vermezdi. Göze hoş gelen futbol oynamaya çalışıyorlar, baskılılar, yetenekli oyuncuları da var. En önemlisi de Samet Aybaba'nın "bitmiş" veya "katkı sağlamaz" denilen birçok oyuncusundan şu ana kadar maksimum verim almayı başarabilmiş olması.




Rakibin bizi en çok zorlayabileceği kadro tahminimce bu olur. Necip iki maçtır yok ve bu maçı da oynayacağı şüpheli deniyor. Bu Beşiktaş'ın en iyi orta üçlüsünü oynatamayacğı anlamına geliyor zira Beşiktaş'ın en iyi performans gösterdiği maçlarda Necip-Oğuzhan ve Fernandes üçlüsü orta alanı tamamen kontrol altına almışlardı. Kilit adamlardan diğeri olan Oğuzhan'ın da sakatlığı onları Veli'ye mecbur bırakacak. Son iki maçta Necip'in oynadığı bölgede sırasıyla Mehmet Akgün ve İbrahim Toraman görev yaptı. Toraman belki çok iyi bir kesici olabilir ama top tekniği sınırlı olduğu için baskı altında hata yapmaya müsait. Necip'in yerinde Toraman veya Mehmet Akgün'ün olması, kesinlikle bizim ekmeğimize yağ sürecektir.

Onun dışında ön alanda Almeida'nın sakatlığından beri hedef adam sıkıntısı çektikleri bir gerçek. Niang'ı hepimiz tanıyoruz, biliyoruz ama onun da form durumunun müthiş olmadığı ortada. Yine de kısa süreli patlamaları ve oyun zekası göz önünde bulundurularak önlem alınmalı. Fernandes ise rakibin kilit oyuncusu. Mutlaka basarak rahatsız edip, olabildiğince yıpratmak isteyecektir orta saha oyuncularımız. Olcay'ın enerjisi, Holosko'nun da sürekli dikine oynaması, rakibin ön alanda az adamla olsa bile baskı kurabilip karşı takımı çoğu zaman rahatsız etmesine yetiyor.

Geri dörtlüde ise teknik direktör Samet Aybaba'nın büyük maçlarda enteresan tercihleri oldu. Kadıköy'de 3-0 kazandığımız maçta sol bekte Escude'yi, önünde de Uğur Boral'ı oynatıp, Gökhan ve Kuyt ikilisine sürekli bindirme fırsatı tanımıştı. TT Arena'da Galatasaray'a kaybettikleri maçta ise sağ bekte Mehmet Akgün, sol bekte de Gökhan Süzen tercihleriyle hiç bir arada oynamamış bir savunma dörtlüsüyle sahaya çıkınca ilk yarıyı 2-0 geride kapatmışlardı.

Buna rağmen yedikleri kadar veya yediklerinden fazla atabiliyor olmalarının sebebi ise üçüncü bölgede yaptıkları baskı ve kaptıkları toplar. Matchstudy'nin verilerine göre ön alanda rakibi en fazla karşılayan oyuncular sırasıyla Olcay (79), Holosko (43) ve Necip (42). Olcay ve Holosko'nun önde baskıyı başlatan oyuncular olduğu biliniyor. Necip ismi ise burada sürpriz değil, zira kompakt kapanıp 3. bölgede top kaparak hızlı hücuma çıkan takımlarda bu anlayış var. Barcelona'nın son bir hafta içinde yaşadığı iki mağlubiyette önce Milan'da Ambrosini, sonrasında da Real Madrid'de Xabi Alonso bölgelerini diğer iki orta saha oyuncusuna bırakarak Xavi'yi önde karşılayıp ya topun ona ulaşmasına engel oldular, ya da rakibi geriden, daha teknik olmayan ayaklarla uzun/riskli top oynayarak oyun kurmaya zorladılar. Ne Toraman, ne de Mehmet Akgün bu işi Necip kadar iyi yapamayacağından, bizim rakip yarı alana yerleşmemiz kolaylaşacaktır.



Oğuzhan'ın yerine tercih edilecek olan Veli'nin de Oğuzhan kadar etkili olamayacağı ve oyunu ileri itemeyeceği düşünülünce, bizim önde baskı yapmamızın şart olduğu ortaya çıkıyor. Yukarıdaki matchstudy görseline bakıldığında 8 numaralı Veli'nin, 13 numaralı sağ bek Hilbert'ten daha geride pozisyon aldığı görülüyor.

Peki Samet Aybaba yine savunma anlamında benzer bir "sürpriz" yapar mı? İşte bunu kestirmek çok güç. Elinde Sivasspor'dan gol yemeden deplasmanda 3 puan almasında pay sahibi, bindirebilen kanat beklerine ve rakibi önde karşılayabilen stoperlere sahip bir savunma dörtlüsü var. Bu dörtlüyü bozması bizim çok işimize yarar. Zaten çok hareketli olan ön üçlümüz, açık verme riski yüksek olan, uyumsuz bir dörtlüyü cezalandıracaktır.

PEKİ BİZ NE YAPMALIYIZ?

Sistem, oyuncu tercihleri ve nasıl oynayacağımız üç aşağı beş yukarı belli. Aykut Hoca inandığı doğrular konusunda ısrarcı ve ödün vermeyen bir yapıya sahip. Son birkaç maçtır da bazı ısrarların istenilen sonuçları doğurduğunu söyleyip, tercihlerin ve oynanan oyunun hakkını teslim etmek gerek.

Rakip kendi seyircisi önünde en azından ilk 10-15 dakika saldırgan ve baskılı oynayacaktır. Her şeyden önemlisi top oynamaya çalışıyorlar ve oyunu tutmayı çok iyi beceremedikleri için öyle veya böyle skor bulabileceğimizi düşünüyorum ben. Bizim de kazanmamız şart olduğu için geri düşmemek ön planda olmalı, ama bunu geriye yaslanmalıyız anlamında söylemiyorum. Rakibi önde karşılayıp, topu Fernandes veya Holosko'ya aktarmalarını engellemek ilk savunma hamlesi olmalı.

İlk baskıyı kazasız atlattığımız takdirde topun kontrolünü de yavaş yavaş elimize geçireceğimiz düşüncesindeyim. İlk golü bulmak ciddi anlamda önemli, çünkü zaten normal şartlarda arkada boş alan bırakan bir takımı, yüklenirken hataya zorlayıp cezalandırmak, maçın geri kalanında tempoyu istediğimiz gibi ayarlayıp, enerjimizi de daha dengeli kullanmamıza olanak sağlayacaktır.



Yukarıdaki dizilişin de bizim adımıza maça başlarken en mantıklı seçim olacağı düşüncesindeyim. Bekir ve Meireles tercihlerini sorgulayanlar olabilir, açıklık getirelim:

Bekir rakibi önde ve en caydırıcı şekilde karşılayan stoperimiz. Niang'ın sırtı dönük oynayabilme özelliği de düşünüldüğünde, ne kadar önde karşılanırsa, o kadar yaratabileceği tehlikelerin önüne geçme şansımız olur. Ayrıca Yobo çok formsuz, bu da bir gerçek. Kasımpaşa maçında yaptığı hatanın penaltı pozisyonuna gitmesinden ziyade, geride kalarak takım boyunun kısalmasına engel olması, hamlelerde gecikmesi de var. Ayrıca Gökhan-Bekir-Egemen-Hasan Ali dörtlüsüyle çıktığımız hiçbir maçı da kaybetmemişiz, bu da cabası.

Cristian yerine Meireles tercihi ise rakibi önde karşılama ve baskı yapma isteği düşünülünce öne çıkıyor. Cristian son birkaç maçtır çok iyi performans gösteriyor olabilir, ama her zaman vurguladığımız gibi, sürekliliği  olmayan bir oyuncu. Ayrıca sonradan oyuna girdiğinde çok daha etkili olabilen, rakibin zaaflarını değerlendiren ve konsantrasyonu dağılmadan, direk sonuca etki edebilen bir Cristian var. Maç içerisinde tempoyu ayarlamak adına değişikliklerimizi iyi kullanmak çok önemli, çünkü hafta içi Avrupa maçı oynayacağız ve oradan da alacağımız sonuç çok önemli. Skor üstünlüğünü beklediğimizden erken ele geçirirsek Caner'i oyuna alıp forvetlerimizden birini dinlendirme lüksüne de sahip oluruz.



Bu da bizim son maçta sahaya yerleşim tablomuz. Rakibin kapanarak oynamış olmasının beklerimizin çok ileride gözükmesinde etkisi büyük. Yine de 2-1 biten Galatasaray-Beşiktaş maçında, Galatasaray'ın beklerini ciddi anlamda öne çıkararak orta alanda kontrolü ve bununla birlikte skor üstünlüğünü ele geçirdiğini hatırlamakta fayda var. Yani bir kez daha tekrarlayalım: Enerjimizi dikkatli harcamak kaydıyla önde basmak şart.

SONUÇ

Trabzonspor maçındaki oyun anlayışını yansıtırsak, Beşiktaş'ı da geçebileceğimizi düşünüyorum. Belki o kadar rahat olmaz, belki Beşiktaş çok daha dirençli olacaktır, ama ilk golü bulduğumuz takdirde bu maçı vereceğimizi hiç sanmıyorum. Umarım futbol şansı da yanımızda olur ve istenilen neticeyi almayı başarırız.

http:/twitter.com/firataktav
Devamını oku...

23 Şubat 2013 Cumartesi

Sow nerede oynuyor?


Webo transferinin ardından mevcut oyun düzeni ve ideal 11'e dönüş yaptı Fenerbahçe.
Bu 5 maçta, 3 galibiyet, 1 beraberlik ve 1 mağlubiyet aldık.
Eleştiriler malum: Sow solda oynar mı?

Biz Evet ve Hayır cephesinin fikirlerini buraya yazdık:
Evet Cephesi: http://noavas.blogspot.com/2013/02/sow-sol-forvet-oynar-m-evet-cephesi.html
Hayır Cephesi: http://noavas.blogspot.com/2013/02/sow-sol-forvet-oynar-m-hayr-cephesi.html

Şimdi bir anket yapsak; eminim Sow'un solda oynamaması gerektiği, hatta harcandığı kanısı baskın çıkar.

Bu sefer hiç yorum yapmadan, somut bazı veriler paylaşacağım.
Bakalım Sow nerede oynuyor, nasıl harcanıyor(?)


Sow'un sol forvet oynadığı son 5 maçı inceleyelim: 


Fenerbahçe 1 - Sivasspor 2


7 Numara Sow.

Fenerbahçe'nin atak dizilişi, maç sonu alan grafiğine soldaki gibi yansımış.

Bu ve diğer grafikler, oyuncunun hücumda en çok ayak bastığı alanın belirlenmesiyle oluşuyor.

Görüldüğü gibi, Sow sol çizgide değil, en öndeki 3 hücum oyuncusundan biri.


Peki ya Sow'un maç istatistikleri?

Hücum bölgesinde pas: 12 girişimden 8'i başarılı. Takım içinde 4. sırada. İlk 3: Kuyt, Gökhan, Emre.
Ceza alanına pas ve top sürme: 3 girişimden 2'si başarılı. Takım içinde 4. sırada. İlk 3: Kuyt, Gökhan,  Emre.
Orta: 1 girişim başarısız. Takım içinde sonuncu sırada. Kanatta(?) ama takımın en az orta yapan oyuncusu.
Şut: 5 girişimden 2'si başarılı. Takım içinde zirvede. Kanatta(?) ama takımın en çok şut çeken oyuncusu.

Kaynak: http://tr.matchstudy.com/TSL2012-13/game.html?id=0716&no=01


Mersin İdman yurdu 0 - Fenerbahçe 1

Fenerbahçe'nin atak dizilişi, maç sonu alan grafiğine soldaki gibi yansımış.

7 numaralı Sow, takım diziliş grafiğinde 99 numaralı Webo'nun altında kalmış.

Görüldüğü gibi Sow yine sol çizgide değil, forvetin en ucunda.

Ziegler ve Emre kısmen sol öne destek vermişler.



Peki ya Sow'un maç istatistikleri?

Hücum bölgesinde pas: 20 girişimden 13'ü başarılı. Takım içinde zirvede.
Ceza alanına pas ve top sürme: 5 girişimden 2'si başarılı. Takım içinde zirvede.
Orta: 2 girişimde adamını bulamamış. Takım içinde 3. sırada. İlk 2: Kuyt, Caner.
Şut: 5 girişimden 2'si başarılı. Takım içinde zirvede. Kanatta(?) ama takımın en çok şut çeken oyuncusu.

Kaynak: http://tr.matchstudy.com/TSL2012-13/game.html?id=1407&no=01


BATE 0 - Fenerbahçe 0



Fenerbahçe'nin atak dizilişi, maç sonu alan grafiğine soldaki gibi yansımış.

7 numaralı Sow, yine forvetin en ucunda.

90 dakika 10 kişi kaldığımız ve hücumdan ziyade savunma ile ön plana çıktığımız bir maç.





Peki ya Sow'un maç istatistikleri?

Hücum bölgesinde pas: 5 girişimden 3'ü başarılı. Takım içinde 3. sırada. İlk 2: Kuyt, Gökhan.
Ceza alanına pas ve top sürme: Girişim yok. Ancak takımın da olduğu söylenemez.
Orta: 1 gişirimde adamını bulamamış. Takım içinde 4. sırada. İlk 3: Ziegler, Caner, Kuyt.
Şut: Şut yok. Ama tek şut Cristian'dan zaten:(

Kaynak: http://www.matchstudy.com/EU2012-13/game.html?id=EUQ1&no=07


Trabzonspor 0 - Fenerbahçe 3

Fenerbahçe'nin atak dizilişi, maç sonu alan grafiğine soldaki gibi yansımış.

7 numaralı Sow, yine forvetin en ucunda.

Ancak Sow sadece ilk 45 dakika oynadığı için istatistikleri diğer maçlara nazaran zayıf.

Ve 2. yarı oynasa, Webo ile Cristian'ın hemen yanında olurdu muhtemelen, 2. yarı daha kapalı oynadık zira.



Fenerbahçe 1 - BATE 0

Fenerbahçe'nin atak dizilişi, maç sonu alan grafiğine soldaki gibi yansımış.

7 numaralı Sow, yine forvetin en ucunda.

3 mutlak golü kaçırdı ve ceza sahasının sağında penaltı yaptırdı.





Peki ya Sow'un maç istatistikleri?

Hücum bölgesinde pas: 11 girişimden 7'si başarılı. Takım içinde 6. sırada.
Ceza alanına pas ve top sürme: 1 girişimde başarılı olmuş. Takım içinde 7. sırada.
Orta: 2 gişirimde adamını bulamamış. Takım içinde 4. sırada. İlk 3: Gökhan, Ziegler, Kuyt.
Şut: 6 şuttan 2'sinde kaleyi bulmuş. Takım içinde zirvede. Kanatta(?) ama takımın en çok şut çeken oyuncusu.

Kaynak: http://www.matchstudy.com/EU2012-13/game.html?id=EUQ2&no=07


Özetle;


*Gelen bir yoruma sıcağı sıcağına burada yanıt vermek isterim:
"Sow'un sol kanada alındığı günden beri 0 gol ve 0 asist ile oynadığını biliyor muydunuz?"
Bu rakamlar 4-5 de olabilirdi.
Önemli olan o pozisyonlara girebilmesi.
Ve daha önemlisi, takımın kazanması.


Malum mevcut 11 ve diziliş ile çıktığımız 5 maçta tahtaya sol forvet yazılmış Sow.

Herkes Sow solda harcanıyor diye eleştirirken; o takımın en çok gol pozisyonuna giren, en çok şut çeken oyuncusu olmuş hep. Hücum bölgesinde ve ceza sahası çevresinde de daima en çok top/pas yapanlardan biri olmuş.

Ben; sırf yukarıdaki alan paylaşım grafiklerinden, tahtada 4-3-3'ün soluna yazılan Sow'un, hücumda resmen 2 forvetten birini oynadığını görüyorum.

Link verdiğim kaynaklarda defansif hareketlerde de göreceksiniz ki; savunmada sol kanat kademesi yapmış Sow.

Bu demek oluyor ki; savunmada sol kanat kademesi yapan, ileride kaldığında dublajına orta saha oyuncularından birinin geldiği Sow, hücumda bildiğin forvet oynuyor ama eskisinden daha serbest.

Webo; rakip stoperler ile boğuşup onları ve kendini hırpalarken, Sow daha serbest ve özgür oynuyor.

Sow'un solda(?) harcandığını düşünenler, onun kanatta yorulup, girdiği pozisyonlarda yorgun düştüğünü belirtiyor ama bunu Sow'a sormalı; 2 rakip stoper ve 1 ön libero üçgeni arasında mı daha fazla hırpalanıyor, yoksa savunmada merkez yerine sol tarafta yaptığı kademe hariç serbest oynadığı sol forvette mi?

***

Aykut Hoca; kalan final haftalarında "fit" oyunculardan final perfornansı bekliyor.
Bunun için; 4-4-2 bir yana 4-2-3-1'den bile ödün veriyor aslında.
Ama işte o Sow hamlesiyle, maç içinde forveti de çiftliyor, yeri geldiğinde orta sahayı da 5'liyor bu şekilde.
Ve orta saha merkezini 3 kişi ile tutup, 3 forvet "kan" ile gol arıyor Fenerbahçe.


Bu yazıyı yazan kişi azılı bir 4-4-2'ci.

Ancak 4-4-2 oynamayacaksak; ilk yarı oynadığımız ve fazla verim alamadığımız "net" 4-2-3-1 yerine, hem ön alanda baskı yapabilen, hem de skorer oyuncularla hücum ve savunmayı dengeleyen bu formasyonu yeğlerim.

Hatta bakarsınız, 4-4-2'yi bile bir kenara atmışız hepimiz.

Allah kerim.

***

Demek ki bu bir seçim.
Ben bu seçim doğru ya da yanlış diyemem.
Bunu demiyorum zaten.
Ortaya başka bir bakış açısı koymaya çalışıyorum sadece.
Zira her teknik/taktik tercih; artıları olacağı gibi pekala eksileri de beraberinde barındırabilir.
Teknik direktörler de, gemileri limana kendi çizdikleri rotalarla götürmek isteyebilirler ve haklarıdır.

Ama bence garabet; bir teknik direktörün bu tercihine garabet demektir.











Devamını oku...

19 Şubat 2013 Salı

22. Hafta itibariyle takım istatistikleri


İstatistik; üzerine en fazla aforizma yazılan kavramlardan biri sanırım.
Söyleyenler haksız değildir, muhakkak bir tecrübe üzerine söylemiştir.

Ama her ne şekilde sunulursa sunulsun; okuyabilene, önemli şeyler söyler ve gösterir istatistikler.


22. Hafta itibariyle MatchStudy'nin yayınladığı 18 takımın genel istatistiklerine bir bakalım isterseniz.


Özetle Fenerbahçe;

Sonucu olumlu yönde etkilemesi muhtemel 10 temel istatistikten 6'sınde zirvede.
Galatasaray ise bu istatistiklerin 3'ünde zirvede, 4'ünde Fenerbahçe'nin önünde.

  1. Savunma bölgesinde oyun: % 24.4 ile en düşük. Ki bu olumlu.
  2. Orta alanda oyun: Galatasaray'ın ardından 2. sırada, % 58.8 ile.
  3. Hücum bölgesinde oyun: % 27 ile zirvede.
  4. Topa sahip olma: Galatasaray ve Eskişehirspor'un ardından 3. sırada, % 53.9 ile.
  5. Rakibi karşılama mesafesi: 45.5 metre ile zirvede. Ki bu da önemli bir meziyet.
  6. Pasla oynama oranı: Galatasaray'ın ardından 2. sırada, % 62.5 ile.
  7. Ceza alanına top: Maç başına 49 top ile zirvede.
  8. Ceza alanı içinde oyun: Maç başına 23.4 ile zirvede.
  9. Kaleye atılan şut: Maç başına 16.4 şut ile zirvede.
  10. Şut isabet oranı: Oldukça gerilerde, % 37.8 ile.


Şu basit tablonun gösterdiği 3 önemli şey;


  1. En çok şut çeken ama şut isabet oranı yerlerde olan bir takımız. Sebep/sonucu takdirinize.
  2. Hücum bölgesinde oyun, ceza sahasına atılan top ve ceza sahası içinde oynama dolayısıyla şutta zirvedeyiz. Ligin en atak takımı görüntüsü var. Ama öyle mi? Ya da efektif/organize mi tartışılır.
  3. Topa sahip olma ve pasla oynama oranında zirvede Galatasaray var. Rakibi karşılama mesafesinin yanına bu 2 istatistikte de zirveyi almak daha müspet sonuçlar getirebilir kanaatimce.

Bazı kırılımları da yorumsuz ve mukayesesiz paylaşıyorum bilgi vermesi açısından:


Genel İstatistikler:




Defansif Hareketler:





Ofansif Hareketler:







Devamını oku...