"Nasılsa şampiyon yapmazlar" psikoloji terk edilmeli

Takımın Süper Lig ile; Türkiye Kupası ve Avrupa'da oynadığı futbol arasındaki fark dün gece bir kez daha mıh gibi saplandı.

Formasyonu/sistemi bir kenara bırakın lütfen.
Ama diğer Avrupa maçlarında olduğu gibi, takımın dün -özellikle ilk yarı- çok daha hızlı, çabuk paslaştığı, yılmadan, kırılmadan kora kor mücadele ettiği, kısaca; Süper Lig'de yapamadığı birçok şeyi yapabildiğini net bir şekilde gördük.

Başta Aykut Hoca olmak üzere, tüm futbolcuların ve hatta taraftarların üzerinde var şu anda bu "Nasılsa şampiyon yapmazlar" psikolojisi.

Ama gelin görün ki; Aykut Hoca'dan başlayan ya da mental olarak engellemekle sorumlu olduğu halde içine çekildiği psikoloji, bahane ve dolayısıyla tembellik yaratmaktan öteye gitmiyor.

Futbolcu verdiği sözlere rağmen, sahaya çıktığında karşılaştığı en ufak olumsuzlukta kırılıyor, küsüyor, oyunu/maçı bırakıyor.

Dışarıda olanlar malum.
Kimse inkar etmiyor zaten.

Ama teknik ekip ve futbolcuların sorumluluğu saha içinde.
Gerekirse kan kusup "Kızılcık şerbeti içtim" diyecek Aykut Hoca futbolculara.
Futbolcular da Aykut Hoca'dan ilham ve cesaret alacak.
İnanacak.

Ağır bir sorumluluk bu ona yüklediğim evet.
Ama aslolan Fenerbahçe diyenin; ameliyat masasına kendisini yatırması tutarlı değil.

***

6 aylık evladım; uyku uyutmuyor sağolsun ve belki ömrüm peşinden koşmakla geçecek.
Ama birgün olsun şikayet etmeyeceğim, edemem.
Evlat çünkü.
Mevzu, anne babasının uykusuz kalması değil, onun uykusunu alması.

Fenerbahçe gibi.
Başkan, Hoca, futbolcular; belki de hayatlarının en zor dönemini geçiriyorlar ama mevzu bu değil.
Fenerbahçe'nin kazanması gerekiyor.

Ve bunun için ne yapılması gerekiyorsa yapılmalı.
Acilen.

"Aslolan Fenerbahçe" diyorsak eğer.