Hukuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hukuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Temmuz 2013 Cuma

Mayıs 2011'de yapılan "6222 Kolokyumu", Ağustos 2011'de kaynak kitap olarak yayınlanması ve derin şüpheler

Fazlasıyla kafa karıştıran bir kitaptan pasajlar yayınlayacağım.
Ardından bir toparlama/yorum yazısı muhtemeldir.

Buyrun:


3 Mayıs 2011'de yapılan bir kolokyumun, Ağustos 2011'de, Şike soruşturmasının başlamasından hemen sonra kaynak kitap olarak yayınlanması.





6222 sayılı Sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesi Kanunu'nun seceresi, mihmandırları.

Künye: Emniyet, TFF ve Uzman Hukukçular 3 Mayıs 2011'de bir kolokyum tertip ediyor. Ne dava, ne tape var ortada. Ama öncesi var, bir sonraki paylaşımda.


Kolokyumun amacı: İddianame ve karara dayanak olmak.


2010'da başlayan çalışmalarda tanıdık isimler var: Faruk Özak ve İlhan Helvacı.


Kimi aklıyor acaba, fezleke/iddianame aşamasında?
Hatır şikesi: Yüz kızartıcı eylemdir ancak menfaat sağlamadığı için şike suçu oluşmaz.


Hatır şikesi yüz kızartıcı eylem ama suç değil. Ama bahis ie menfaat sağlama suç. Oynamadığını nereden biliyorsun? Soruşturdun mu ki?


Hatır şikesi yüz kızartıcı eylem ama suç değil. Menfaat sağlanmış olabilir ama ceza hukuku sorumluluğunda değil, TFF sorumluluğunda. Tekrar soruyorum, ya bahis oynamışsa?


Bahis şikesi; 3 Temmuz'da hiç(!) rastlanmadı. Bahis şikesinden nasıl yırtıldığı apaçık ortada. Ki bütün dümen bahislerde. Bu yasanın amacı ne? Hatır şikesinin kurtarırı var. Bahis şikesinin kurtarırı var. Ne iş?


Devam edelim. Taraflar arasında anlaşma olabilir ama menfaat 3. taraftan sağlandığında bu ceza hukuku sorumluluğunda değil. Hatır ve bahis şikelerinin ortak kurtarır yolu.


Dolandırıcılık: Failin anlaşmayı yapmış olması ve bu anlaşmanın sonuca tesir etmiş olması gerekir.


Dolandırıcılık ile şikenin farkı.


Gelelim transfer şikesine: Örnek; Serdar Kulbilge'ye isnat edilen suç ile birebir aynı. Ortada tek bir tape yokken, Mayıs 2011'de kolokyumda bu örnek kullanılıyor, ne kadar şaşırtıcı bir tesadüf değil mi?


6222'den 6259'a; ölümü gösterip sıtmaya razı etmek. Hesapta Fenerbahçe içindi öyle mi?


Kanunun geçmişi. Ve değişiklik talebi, Adalet Bakanlığı'nın olumsuz görüşüne rağmen, spordan sorumlu devlet bakanı Faruk Özak tarafından, Aralık 2010'da.


Tasarının mimarı Prof. Dr. İzzet Özgenç devam ediyor. 2010 Aralık'ta yapılan toplantıya katılan isimlere ve muvafakiyeti verene dikkat.


Ve 6222 doğar. Kolokyum ve tezahürü bu kitabın amacı ise son paragrafta apaçık yazılmış.


Tamamını okuyun lütfen.
Üzerine bir yazı ile pekiştiririz hep birlikte.

Özellikle kitaptan pasajları paylaştım ki yorum farkı/manipülasyon yapılamasın.

İlginize.
Devamını oku...

10 Eylül 2011 Cumartesi

Conviction




Hilary Swank'in başrolü Sam Rockwell ile paylaştığı, yaşanmış bir olaydan esinlenilen, 2010 yapımı Conviction adlı filmi izliyor gibiyim 3 Temmuz'dan beri.




Bir tarafta suçsuz olan ama müebbet hapise mahkum edilen masum bir adam. Kenny Waters.


Diğer yanda kardeşinin masumiyetine sonuna kadar inanan ve uğrunda tüm hayatını, eşini ve çocuklarını feda edip onu savunmak için hukuk fakültesini bitirerek avukat olan bir kadın. Betty Anne Waters.


Masumiyet, inanç, sevgi, azim..


İzlemeyenler kızmasın bana ama; filmin sonu tahmin edildiği gibi bitiyor. Kenny'yi savunmak için hukuk fakültesini bitiren Betty Anne, kardeşini müebbet hapisten kurtarıyor.


Tabii ki bu benim iki satırda yazdığım kadar kolay olmuyor. Zafer yolunda çekilen acılar, hayal kırıklıkları ve drama, izlediğinizde şahit olacaksınız.




Bizim hikayemizle ortak yanını açıklamaya gerek yok sanırım.


Büyük bir rant operasyonuna kurban edilen Aziz Yıldırım ile Fenerbahçeli yöneticiler ve tam 70 gündür onların masumiyetine, tüm alehte faaliyetlere rağmen inanan Fenerbahçe taraftarı.


Türlü şekillerde tezahür eden dezinformasyona, tahrik ve kamuoyu vicdanına yapılan tecavüze rağmen; Fenerbahçe taraftarı tape, fezleke, iddianame peşinde.


Satır satır, hece hece,
Bitmedi, gündüz gece..
Araştırıyor.
Kim?
Neden?
Nasıl, diye.


"Ver, kurtul!" diyen delikanlılığın kitabını tersten yazmış muhterislere rağmen,
Baskıya, tehdide, cezaya, psikolojik yıldırma taktiklerine rağmen..

Fenerbahçe ve Fenerbahçe Taraftarı vazgeçmiyor, pes etmiyor.



Tape, fezleke, iddianame..
Avukat da olacağız bu gidişle.


Geç gelen adalet gönülleri asla feth etmeyecek,
Ancak Metris'teki Fenerbahçeliler'in masumiyeti er geç ilan edilecek.


Filmdeki kadar uzun olmasın ama bizim filmimiz de en kısa sürede mutlu sonla bitsin inşallah.




Ve biliyor musunuz; filmin sonunda Kenny, özgür kaldığı için değil, onu bu kadar seven ve özgürlüğü uğruna ömrünü adayan bir kardeşi olduğu için mutlu oluyor.


Peki; Aziz Yıldırım Metris'ten dışarı adımını atar atmaz, Fenerbahçe taraftarını gördüğünde gözlerindeki parıltıyı hayal edebiliyor musunuz?







Devamını oku...