18 Şubat 2013 Pazartesi
22. Hafta: Trabzonspor - Fenerbahçe: 0-3: Dominasyon
Öncelikle yazı için düşündüğüm diğer başlık "Şans iyinin yanında olunca" idi. Özellikle 2. golden sonra bu başlığı atmayı düşünürken sonrasında sahaya konulan oyun ve rakibin sahadan silinmesi sonunda şimdiki başlığa karar verdim.
QTM "Ama Trabzon'un golü verilmedi :(" veya "Kuyt'ın pozisyonu ofsayttı :(" diyebilir. Bu beni zerre ilgilendirmiyor. Ben oynanan oyuna bakarak konuşmak istiyorum. Trabzonspor gram top oynayamamış, Fenerbahçe rakibini sahadan silmişken ben tutup hakem kararlarını tartışamam. Hele ki şampiyonluk yolundaki rakibin lehine her hafta hatalar yapılıyorken, bazı oyuncularının haftalardır 90 dakikayı çıkaramaması gerekiyorken ve bunlar hiçbir platformda tartışılmıyorken ben de Fenerbahçe lehine yapılmış olası hataları tartışma gereği duymuyorum. Hafta boyuna ileri geri oynatıp, tuvalet kağıdıyla piero çakması analiz de yapar mutlaka bazıları. Bu kısmı benim işim değil ve dolayısıyla da bu kadar yazmış olmam bile rahatsızlık veriyor bana.
ŞANS İYİNİN YANINDA OLUNCA
Çılıgınca geçen bir ilk 10 dakika yaşadık. Daha 20. saniyede öne geçebileceğimiz gibi, 2. dakikada da geri düşebilirdik. Geçen sezon Cristian'ın Tolga'ya attığı iki aşırtmayı aklına getirenler olmuştur Sow'un karşı karşıya pozisyonunda. Gerek Onur, gerek Tolga bence overrated olmalarına rağmen karşı karşıya pozisyonlarda ve direk gelen şutları karşılamada başarılı kaleciler ve bunda da Şenol Güneş'in etkisi tartışılmaz. Maçın başında Sow, sonra da 74'te Mehmet Topal topun dibine girseler çok çok farklı bir skor olurdu tabelada.
Tempo biraz durulup bizim tercih ettiğimiz kıvama geldiği anda golü bulduk. Gol net kaleci hatası. Biz bunu çok yaşadık zamanında Volkan ve Edu ikilisiyle. Golden sonra çekilmeden oyunu önde tutmaya devam ettik. Colman'a Emre'nin uyguladığı tatlı-sert oyun, Gökhan ve Kuyt'ın kendi kanatlarını kapatıp Olcan'a hiç geçit vermemeleri, Sow ve Webo'nun da öyle veya böyle rakibin doğru çıkmasına engel olmaları hep artı puan.
2. golden birkaç dakika önce neredeyse 2 dakika kadar kendi yarı sahamızda top çevirdik. Rakibin buna bile engel olamaması ve sonrasında ilk ileri taşınan topun yine golle sonuçlanmasına ister şans deyin, ister beceri. Bu andan sonra da oyun hep bizim kontrolümüzde kaldı. Tempoyu istediğimiz gibi ayarladık, istediğimizde topun arkasına geçtik, istediğimizde de topluca karşı kaleye yüklendik.
BİREYSEL PARLAMALARIN TAKIM OYUNUNA ETKİSİ
Öne çıkan oyuncularımızın sayısı bir hayli fazla oldu bu maç. Gökhan ve Topal'ın top kesmede ve oyunu ileri itmedeki başarıları, Kuyt'ın hiç tükenmeyen enerjisi, Cristian'ın Aykut Hoca'nın kendisinden beklediği oyunu oynaması ve Emre'nin oyuna şahane hükmetmesi sonucunda oyun hep bizim kontrolümzüde kaldı. Rakip zaten kalite olarak bizim yakınımızdan bile geçemezken, biz rakipten daha fazla efor sarfedip, daha iştahlı oynayarak dominasyonu sağladık. Kuyt İngilizlerin "defensive winger" diye tabir ettiği roldeydi tamamen. Defansif anlamda bu kadar sinir bozucu bir ofansif kanat oyuncusuna karşı oynamak tahminen korkunçtur. Bunun yanı sıra 3. golde Cristian'a attığı pas, sonra Topal'ı karşı karşıya bırakan ara pası tek kelimeyle müthişti. Kötü olduğunda nasıl eleştiriyorsak, bugünkü şahane performansının da hakkını vermek gerek. Onun bu performansı arkasında oynayan Gökhan'ın da gönül rahatlığıyla hücuma çıkmasına olanak sağladı. Gökhan'ın 3. golü getiren atakta gol noktasında bitmesi hiç sürpriz değil.
Bir diğer göze çarpan isim tartışmasız Cristian oldu. Cristian'ın Trabzon maçlarındaki ekstra motivasyonu bilinen bir şey. Sıkıntımız ise bu performansının sürekli olmaması. Ertesi maç yine ruh gibi gezinebilir sahada, bunun garantisi yok. Bundan dolayı da onun eline bakmak bazen beni rahatsız ediyor.
EMRE
Ayrı bir başlık açma gereği hissettim bugünkü performansından sonra. Gerçekten uzun süredir bu kadar mükemmel bir "maestro" performansı izlememiştim. Emre arkasında bir kesici olduğu zaman muhteşem oynuyor. Geçen sezon süper finaldeki ikinci Trabzon maçında arkasında Selçuk, bu sefer de Topal olunca mükemmel bir performans gösterdi. Bugünkü oyun tamamen onun insiyatifindeydi. Tempoyu hep o ayarladı, istediği gibi oyunu yönlendirdi ve rakip ona hiçbir şekilde çare bulamadı. Yarım sezon bu formadan ayrı kalması belki onun ruh sağlığı için daha faydalıydı, bu kısmı hakkında bir şey söyleyemem ama bu kadar fit ve oyuna kendini veren bir Emre, oyuna ağırlığını koyduğu anda hem takımı ileri itiyor, hem de rakibin daha kolay çözülmesini sağlıyor.
SAVUNMA DÖRTLÜSÜ
Bir istatistik dolaştı internette maçtan sonra. Gökhan-Bekir-Egemen-Hasan Ali dörtlüsüyle maç kaybetmemişiz. Bu sürpriz mi? Bence değil. Yobo'yu ben hep düşündüğüm kadrolara yazıyorum, ama yazdığım Yobo geçen sezon ve önceki sezonki Yobo. Bu sezon aynı performansta değil ve açık konuşmak gerekirse Egemen sakatlık sonrası daha iyi bir form yakalamış durumda. Aykut Hoca umarım adaletli davranır bu konuda. Bekir'e itiraz edenler olacaktır. Evet bazen yüreğimizi ağzımıza getiren pas hataları yapıyor ama rakibi önde karşılayan başka stoperimiz yok. Stoper ikilisinden biri rakibi önde karşılayan, diğeri de geriyi süpüren şeklinde hep günümüz futbolunda. Bu dörtlüde ısrarcı olmanın ileride yabancı kontenjanı düşünce faydasını görebileceğimiz düşüncesindeyim. Son iki maçın da gösterdiği gibi performans olarak en önde olan dörtlü, bu dörtlü.
OYUNCU DEĞİŞİKLİKLERİ
İlk iki değişiklik Bate maçı düşünülerek yapıldı, bu çok net. Net skor ve oyun üstünlüğü varken gözler Salih ve Recep'i görmek istedi açıkçası. Zararı olmazdı diye düşünüyorum ama bu kadar net bir şekilde rakibi sahadan silmişken de değişikliklere çok fazla itiraz etmiyorum. Gençlerimizden skor üstünlüğünü yakaladığımız lig maçlarında faydalanma taraftarıyım açıkçası. Bir de Stoch ve kadroda olmayan Krasiç konusu var, ki ona ayrıca değineceğim başka bir yazıda. Bugün Caner-Sow değişikliği dışında oyunun gidişatına pek fazla etki eden bir değişiklik yapmadık. Caner belki çok gösterişli bir oyuncu değil ancak Sow'dan çok çok daha fazla bir sol kanat oyuncusu, burası bir gerçek. Onun oyuna girmesi de ikinci yarıda sağ beke geçen Serkan Balcı'nın olası bindirmelerinin önüne geçmekle kalmadı, Hasan Ali'nin de daha fazla bindirmesine olanak sağladı.
SONUÇ
Kritik virajı çok iyi döndük. Bate'yi de geçtiğimiz takdirde o motivasyonla Kasımpaşa'yı da sürklase edebileceğimizi düşünüyorum. Üç maçtır kalemiz gole kapalı, dört maçtır müthiş mücadele var ve neticesinde bu maçla nihayet doğru oyunu da izledik. Diziliş ve sahadaki oyuncular mutlaka tartışma konusu olabilir ancak sonuçlar geldiği müddetçe tartışılmaz. Neticede seri yakalamak önemli ve lig baz alındığında iyi yoldayız demek yanlış olmaz.
Kendi adıma sezonun en rahat maçını seyrettim. Lig baz alındığında da sezonun en iyi futbolunu oynadık. Sarfedilen eforun karşılığını almanın gerek oyuncular, gerekse de teknik ekip adına çok sevindirici olduğuna eminim. Bu galibiyet umarım takımın motivasyonunu artırır ve aynı iştahla, doğru şekilde oynamaya devam ederiz.
Teşekkürler Fenerbahçe.
http://twitter.com/firataktav
Etiketler:
[Teknik | Taktik],
22. Hafta,
maç yazısı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder