Sahanın içinden: Sorun sadece sistem mi?

Herkesin dilinde 4-4-2 var. ”4-2-3-1 olmaz!” diyoruz hepimiz. Son maçtaki kadroyla da olmaz, ki sanırım bütün Fenerbahçe taraftarı bu konuda hemfikir. Sevgili noavas bir önceki yazıda buna çok güzel bir şekilde genel hatlarıyla değinmişti.

Ben biraz farklı noktalara da değinmek istiyorum. Özellikle Sivas maçı yazısından sonra gelen ”eleştiri değil, çözüm gerek” yorumlarına bir nevi genel cevap olabileceği düşüncesindeyim.

SAHAYA YAYILIŞ

Sistemden çok, asıl sıkıntının bu olduğu düşüncesindeyim ben. Oyuncu profili ve sistem birbirini tamamlamadığı sürece, oyuncular da ya yerlerini ya da sistemi yadırgar. Mesela Stoch 4-3-3'ün kanat forveti olduğu için uygulamaya çalıştığımız sistemde etkisiz kalıyor. Geçen sezonki performansının sırıtmaması ise hücumda kendisine tanınan serbestlik ve sağ kenarda oynayan Mehmet Topuz'un hep içeri kat ederek ortayı üçlemesi ile açıklanabilir. Orta sahada direnç düşmediği için Stoch daha özgür hareket edebiliyordu. Yani oyuncudan maksimum verim alabilmek için sistemde değişiklik yapmadan, dizilişi değiştiriyorduk. İlla ”sistem” içerisine oturtacaksak, 4-4-1-1 bir nevi 4-3-2-1'e dönüşüyordu.


PERFORMANS DÜŞÜKLÜKLERİ

Bazı oyuncularımızdan maksimum verim alamadığımızı sanıyorum herkes düşünüyordur. Sivasspor maçından beri en çok dillendirilenle başlamak istiyorum ben.

KUYT

Kariyerini, başarılarını, mücadele azmini, profesyonelliğini tartışmak bile gereksiz. Formsuz mu? Kesinlikle. Peki biz onu tam anlamıyla doğru kullanıyor muyuz? Burada bir duralım.

Kuyt birçok pozisyonda oynayabilen bir oyuncu. Bizim de onu en verimli olduğu pozisyonda kullanmamız gerek. O zaman birkaç soru çıkıyor ortaya.

En iyi hücum pres yapan oyuncumuz Kuyt mı?
Tartışmasız evet.

En iyi link-up play'e giren santrafor karakterli oyuncu Kuyt mı?
Evet. 
Sow, top önüne geldiğinde çok daha etkili. 
Kuyt biraz geri gelerek orta sahanın ileri çıkmasına çok iyi bir şekilde kolaylık sağlıyor.

Peki Kuyt'ı sağ kanada attığımızda bu iki özelliğinden yeterince yararlanabiliyor muyuz?
Hayır. Hatta zararını bile görüyoruz, çünkü topla çok etkili değil ve hata yapma potansiyeli yüksek. Teknik eksikliğini de mücadelesiyle kapatmaya çalışıyor. Bu yüzden de düşüşte olması cabası.

Aykut Hoca ise Kuyt konusunda ısrarcı, formsuzluğuna rağmen oynatıyor ve biz de bunu eleştiriyoruz. Yarın Kuyt kulübeye çekilse ”vay efendim niye oynamadı?” diyenler de çıkacaktır. En etkili olduğu bölgede şans verilirse bu sorun çözülecektir. Elimizde Sow gibi ülkenin ceza sahası içindeki en etkili oyuncusu varken bu ikisini bir arada oynatmak birçok şeyi çözecektir.


MEHMET TOPAL

”Kesici işte, gösterişsiz, faydası da yok” gibi genel söylemlere katılmıyorum. Topla çıkabilen, müdahale önsezisi güçlü, doğru oynayabilen bir oyuncu Topal. Ben stopere monte edilmesini ve Yobo'yla ikili oynamasını çok istiyorum. Savunmamızın da öne çıkarak oyunu sıkıştırması, hatlar arasındaki mesafeyi çok açık bırakmaması gerekiyor. Beklerimiz zaten ofansif ve bindiren bekler, dolayısıyla göbekteki ikili de geri kaçmamalı. Topal'ın ben bu durumda çok çok yararlı olabileceği düşüncesindeyim.

VOLKAN

Kaç sezondur formunun zirvesinde, takımı defalarca kez ipten aldı ama sakatlığı fiziken çok düşürmüş onu, burası bir gerçek. Kahramanlık yapmasına hiç gerek yok, çünkü sağlıklı bir Volkan bize her şeyden çok lazım. Sakatlığı performansına çok etki ettiği için ameliyat olmasında hem kendisi için, hem takım için fayda var. Şu anda maalesef zarar veriyor, çünkü konsantrasyonu düşük ve sezon boyunca 20 kez geriye düştüysek kaleye de dönüp bakmakta fayda var. Ameliyat olursa Mert yokluğunu aratmayacaktır, zira Fenerbahçe'de kalecisi sıkıntısı hiç olmadı, olmaz da.

BİZ NE BEKLİYORUZ, TAKIM NE YAPIYOR?

Hepimiz basan, ısıran, oyunu karşı alana yıkan, rakibine nefes aldırmayan bir Fenerbahçe istiyoruz. Sivas maçında oyunu karşı alana yıktık ama bunu plân ve program çerçevesinde yaptığımızı söylemek pek mümkün değil. Panikle ve telaşla yapılan hücumların da her zaman istediğimiz sonucu vermeyeceğini acı bir şekilde tecrübe ettik Sivas maçında.

Önde baskı için forvete değindik ama orta sahanın önemini herkes biliyor. Atlet oyuncular gerekli. Dikine kat edebilen, topu kaybedince prese başlayan, alan daraltan, kısacası iki kişilik koşan oyunculara ihtiyacımız var orta dörtlü için. Benim seçeceğim dörtlü Caner, Emre, Meireles ve Mehmet Topuz olur şu durumda. Cristian'ın düşünülmeden kulübeye gönderilmesi, Stoch ve Krasiç'in de, direk oynamalarını çok istememe rağmen, skor üstünlüğünden sonra oyuna alınıp kaleye direk gidebilmelerinden yararlanılması taraftarıyım.

MENTAL YORGUNLUK

Mental olarak rahat olmayan hiç kimse fiziksel olarak kendisini % 100 sahaya veremez. Mental yorgunluk takımda ciddi boyutlarda, orası kesin. Oyuncuların kafası sadece ve sadece sahada olmalı. O günkü maça konsantre olmalılar ve kendilerine güvenmeliler. Her rakip zaten bize karşı çılgınca mücadele ediyor. Kimsenin gevşemeye hakkı yok. Sezon başından beri sözler veriliyor ve o sözlerin tutulma zamanı geldi de geçiyor bile.

DIŞ ETKENLER

Birçok kişi itiraz edecektir. ”Oyuncuların emeğine haksızlık edilmişken, kararlar aleyhimize çıkıyorken oyuncular kafalarını nasıl tamamen sahaya versinler?” diye. Zaman sahada cevap verme zamanı. Dışarıda olan bitenle ne oyuncular, ne de Aykut Hoca ilgilenmeli. Yani görev yönetimin. Taraftar sahanın içiyle ilgileniyor veya ilgilenmek istiyor. Sahanın içinde bir savaş var ve oyuncularına dışarıda kalkan olmak yönetimin görevi. Ben işin bu kısmını daha fazla deşmeyeceğim.

SONUÇ

Maç yazımda yanlışta ısrar istikrarı engeller demiştim. Bu sözümün arkasındayım. Doğruyu yapıyor olsaydık üst üste kötü sonuçlar almayı geçtim, sahada karakterli bir oyunumuz olurdu. Saha içerisindeki kötü gidişe dur diyebilmek için silkelenmeye ve daha saldırgan olmaya çok, hem de çok ihtiyacımız var. Herkes iyi mücadele ediyorken, bizim kaliteli ayaklarımızın artık sonuca da etki etmesi gerekiyor.

http://twitter.com/firataktav