27 Şubat 2013 Çarşamba

Beşiktaş maçı öncesi: Rakip ne yapabilir, biz ne yapmalıyız?



İyi bir seri yakaladık, mücadele olarak iyi yoldayız ve oyun kalitemiz de her geçen gün artmaya devam ediyor. Sonuç almaya başladıkça da oyunumuzun gelişeceğine birçoğumuz inanıyorduk zaten. Artık kadronun ve oyuncu tercihlerinin de tartışılmadığı bir noktadayız, çünkü takım iyi mücadele ve oyunun yanına neticeyi de eklemeyi başardı.

BEŞİKTAŞ

Rakiple başlayalım önce. Bir puan gerimizdeler, ve şampiyonluk yarışının içinde kalmak için mutlak galibiyete ihtiyaçları var. Sezon başında bu hafta itibariyle hâla şampiyonluk yarışının içinde olacaklarını söyleseniz, Beşiktaş taraftarının büyük çoğunluğu buna ya gülerdi, ya da imkan vermezdi. Göze hoş gelen futbol oynamaya çalışıyorlar, baskılılar, yetenekli oyuncuları da var. En önemlisi de Samet Aybaba'nın "bitmiş" veya "katkı sağlamaz" denilen birçok oyuncusundan şu ana kadar maksimum verim almayı başarabilmiş olması.




Rakibin bizi en çok zorlayabileceği kadro tahminimce bu olur. Necip iki maçtır yok ve bu maçı da oynayacağı şüpheli deniyor. Bu Beşiktaş'ın en iyi orta üçlüsünü oynatamayacğı anlamına geliyor zira Beşiktaş'ın en iyi performans gösterdiği maçlarda Necip-Oğuzhan ve Fernandes üçlüsü orta alanı tamamen kontrol altına almışlardı. Kilit adamlardan diğeri olan Oğuzhan'ın da sakatlığı onları Veli'ye mecbur bırakacak. Son iki maçta Necip'in oynadığı bölgede sırasıyla Mehmet Akgün ve İbrahim Toraman görev yaptı. Toraman belki çok iyi bir kesici olabilir ama top tekniği sınırlı olduğu için baskı altında hata yapmaya müsait. Necip'in yerinde Toraman veya Mehmet Akgün'ün olması, kesinlikle bizim ekmeğimize yağ sürecektir.

Onun dışında ön alanda Almeida'nın sakatlığından beri hedef adam sıkıntısı çektikleri bir gerçek. Niang'ı hepimiz tanıyoruz, biliyoruz ama onun da form durumunun müthiş olmadığı ortada. Yine de kısa süreli patlamaları ve oyun zekası göz önünde bulundurularak önlem alınmalı. Fernandes ise rakibin kilit oyuncusu. Mutlaka basarak rahatsız edip, olabildiğince yıpratmak isteyecektir orta saha oyuncularımız. Olcay'ın enerjisi, Holosko'nun da sürekli dikine oynaması, rakibin ön alanda az adamla olsa bile baskı kurabilip karşı takımı çoğu zaman rahatsız etmesine yetiyor.

Geri dörtlüde ise teknik direktör Samet Aybaba'nın büyük maçlarda enteresan tercihleri oldu. Kadıköy'de 3-0 kazandığımız maçta sol bekte Escude'yi, önünde de Uğur Boral'ı oynatıp, Gökhan ve Kuyt ikilisine sürekli bindirme fırsatı tanımıştı. TT Arena'da Galatasaray'a kaybettikleri maçta ise sağ bekte Mehmet Akgün, sol bekte de Gökhan Süzen tercihleriyle hiç bir arada oynamamış bir savunma dörtlüsüyle sahaya çıkınca ilk yarıyı 2-0 geride kapatmışlardı.

Buna rağmen yedikleri kadar veya yediklerinden fazla atabiliyor olmalarının sebebi ise üçüncü bölgede yaptıkları baskı ve kaptıkları toplar. Matchstudy'nin verilerine göre ön alanda rakibi en fazla karşılayan oyuncular sırasıyla Olcay (79), Holosko (43) ve Necip (42). Olcay ve Holosko'nun önde baskıyı başlatan oyuncular olduğu biliniyor. Necip ismi ise burada sürpriz değil, zira kompakt kapanıp 3. bölgede top kaparak hızlı hücuma çıkan takımlarda bu anlayış var. Barcelona'nın son bir hafta içinde yaşadığı iki mağlubiyette önce Milan'da Ambrosini, sonrasında da Real Madrid'de Xabi Alonso bölgelerini diğer iki orta saha oyuncusuna bırakarak Xavi'yi önde karşılayıp ya topun ona ulaşmasına engel oldular, ya da rakibi geriden, daha teknik olmayan ayaklarla uzun/riskli top oynayarak oyun kurmaya zorladılar. Ne Toraman, ne de Mehmet Akgün bu işi Necip kadar iyi yapamayacağından, bizim rakip yarı alana yerleşmemiz kolaylaşacaktır.



Oğuzhan'ın yerine tercih edilecek olan Veli'nin de Oğuzhan kadar etkili olamayacağı ve oyunu ileri itemeyeceği düşünülünce, bizim önde baskı yapmamızın şart olduğu ortaya çıkıyor. Yukarıdaki matchstudy görseline bakıldığında 8 numaralı Veli'nin, 13 numaralı sağ bek Hilbert'ten daha geride pozisyon aldığı görülüyor.

Peki Samet Aybaba yine savunma anlamında benzer bir "sürpriz" yapar mı? İşte bunu kestirmek çok güç. Elinde Sivasspor'dan gol yemeden deplasmanda 3 puan almasında pay sahibi, bindirebilen kanat beklerine ve rakibi önde karşılayabilen stoperlere sahip bir savunma dörtlüsü var. Bu dörtlüyü bozması bizim çok işimize yarar. Zaten çok hareketli olan ön üçlümüz, açık verme riski yüksek olan, uyumsuz bir dörtlüyü cezalandıracaktır.

PEKİ BİZ NE YAPMALIYIZ?

Sistem, oyuncu tercihleri ve nasıl oynayacağımız üç aşağı beş yukarı belli. Aykut Hoca inandığı doğrular konusunda ısrarcı ve ödün vermeyen bir yapıya sahip. Son birkaç maçtır da bazı ısrarların istenilen sonuçları doğurduğunu söyleyip, tercihlerin ve oynanan oyunun hakkını teslim etmek gerek.

Rakip kendi seyircisi önünde en azından ilk 10-15 dakika saldırgan ve baskılı oynayacaktır. Her şeyden önemlisi top oynamaya çalışıyorlar ve oyunu tutmayı çok iyi beceremedikleri için öyle veya böyle skor bulabileceğimizi düşünüyorum ben. Bizim de kazanmamız şart olduğu için geri düşmemek ön planda olmalı, ama bunu geriye yaslanmalıyız anlamında söylemiyorum. Rakibi önde karşılayıp, topu Fernandes veya Holosko'ya aktarmalarını engellemek ilk savunma hamlesi olmalı.

İlk baskıyı kazasız atlattığımız takdirde topun kontrolünü de yavaş yavaş elimize geçireceğimiz düşüncesindeyim. İlk golü bulmak ciddi anlamda önemli, çünkü zaten normal şartlarda arkada boş alan bırakan bir takımı, yüklenirken hataya zorlayıp cezalandırmak, maçın geri kalanında tempoyu istediğimiz gibi ayarlayıp, enerjimizi de daha dengeli kullanmamıza olanak sağlayacaktır.



Yukarıdaki dizilişin de bizim adımıza maça başlarken en mantıklı seçim olacağı düşüncesindeyim. Bekir ve Meireles tercihlerini sorgulayanlar olabilir, açıklık getirelim:

Bekir rakibi önde ve en caydırıcı şekilde karşılayan stoperimiz. Niang'ın sırtı dönük oynayabilme özelliği de düşünüldüğünde, ne kadar önde karşılanırsa, o kadar yaratabileceği tehlikelerin önüne geçme şansımız olur. Ayrıca Yobo çok formsuz, bu da bir gerçek. Kasımpaşa maçında yaptığı hatanın penaltı pozisyonuna gitmesinden ziyade, geride kalarak takım boyunun kısalmasına engel olması, hamlelerde gecikmesi de var. Ayrıca Gökhan-Bekir-Egemen-Hasan Ali dörtlüsüyle çıktığımız hiçbir maçı da kaybetmemişiz, bu da cabası.

Cristian yerine Meireles tercihi ise rakibi önde karşılama ve baskı yapma isteği düşünülünce öne çıkıyor. Cristian son birkaç maçtır çok iyi performans gösteriyor olabilir, ama her zaman vurguladığımız gibi, sürekliliği  olmayan bir oyuncu. Ayrıca sonradan oyuna girdiğinde çok daha etkili olabilen, rakibin zaaflarını değerlendiren ve konsantrasyonu dağılmadan, direk sonuca etki edebilen bir Cristian var. Maç içerisinde tempoyu ayarlamak adına değişikliklerimizi iyi kullanmak çok önemli, çünkü hafta içi Avrupa maçı oynayacağız ve oradan da alacağımız sonuç çok önemli. Skor üstünlüğünü beklediğimizden erken ele geçirirsek Caner'i oyuna alıp forvetlerimizden birini dinlendirme lüksüne de sahip oluruz.



Bu da bizim son maçta sahaya yerleşim tablomuz. Rakibin kapanarak oynamış olmasının beklerimizin çok ileride gözükmesinde etkisi büyük. Yine de 2-1 biten Galatasaray-Beşiktaş maçında, Galatasaray'ın beklerini ciddi anlamda öne çıkararak orta alanda kontrolü ve bununla birlikte skor üstünlüğünü ele geçirdiğini hatırlamakta fayda var. Yani bir kez daha tekrarlayalım: Enerjimizi dikkatli harcamak kaydıyla önde basmak şart.

SONUÇ

Trabzonspor maçındaki oyun anlayışını yansıtırsak, Beşiktaş'ı da geçebileceğimizi düşünüyorum. Belki o kadar rahat olmaz, belki Beşiktaş çok daha dirençli olacaktır, ama ilk golü bulduğumuz takdirde bu maçı vereceğimizi hiç sanmıyorum. Umarım futbol şansı da yanımızda olur ve istenilen neticeyi almayı başarırız.

http:/twitter.com/firataktav

3 yorum:

  1. Topal yerine Salih'i düşünmek daha iyi olmaz mıydı?

    YanıtlaSil
  2. analizde katılmadığım tek şey kuyt, top kaybının enaz olması gereken bir maç varsa o da bu maçtır yoksa başımıza iş açarız. kuyt fazla cesaretli ve ilerde top kaybını sıkca yapıyor. onun yerine caneri sola çekerek sow sağda başlanabilir. ama tabikide senin 11 le çıkılacak maça sadece bekir-yobo değişkliği oalcak diye tahmin ediyorum. bir diğer mevzu ise duran toplar. duran toplar çok önemli olacak bu maçta, ilk golü atar birde enaz 30-40 dk üstünlüğü sürdürebilirsek rakibin kırmızı kart alacağnı düşünüyorum. fernandesi muhtemelen m. topal markajlıcak ve etkisiz kılacaktır. niang ın pek varlık gösterebileceğni düşünmüyorum fakat holosko ve olcan gole yakın olacaklardır. gökhan gönülün katlısı çok çok önemli, ilk maç gibi bu maçında yıldızı olacağnı düşünüyorum. aykut hocanın yerinde olsam oyunu 50-60 metreteler taşıma ve duran top çalışması yapardım hem ofansşf hemde defansif.. yoksa beşiktaş oyunu açık yonuyor gol atmak sorun değil...

    YanıtlaSil
  3. Valla bu yazi tabii dun aksamdan evvel yazildi; dunku macin 2.ysrisindan sonra da gorduk futbulcular moralman dagildi uefa kararindan sonra. Bence ibre bjk ya dogru bayagi bi dondu malesef:/

    YanıtlaSil