10 Aralık 2012 Pazartesi

6 Maç, 6 Analiz: Fenerbahçe nereye gidiyor?


[Yeni Fenerbahçe: Eksiler ve Artılar ] yazısının devamıdır:

***

Futbol koşmak değildir, ama koşmadan olmaz.
Aynı şekilde; futbol istatistiklerden ibaret değildir, ama ölçülmelidir.
Zira ölçmeden biçemezsin.

Standardını korumak ve hedef koyduğun standardın eşiğine yükselmek için, önce kendini ölçmeli, standardını belirlemeli ve ardından hedeflediğin rotada ilerlemelisin.

***

Bu minvalde; sakatlıklar ve eksikliklerle dolu sezon başlangıcından ziyade, geleceğe fikir vermesi açısından mevcut ideal diziliş ve kadro ile çıktığımız 6 maçı incelemeyi tercih ettim.

Umarım ayna tutabilir bugüne ve yarına.

***

MatchStudy istatistikleri üzerinden yapılan; yeni dönemde yükselişe geçtiğimiz şablon ve mevcut ideal kadro ile çıktığımız 6 maçın analizi.
3 deplasman, 3 Kadıköy maçı.
3 Avrupa, 3 Türkiye Ligi maçı.
5 galibiyet, 1 beraberlik.

Bu maçlardan; sonuncusu -Kayserispor maçı- hariç kamuoyunu tatmin eden futbol sergiledi Fenerbahçe. Fakat kamuoyunun aksine, bence; Kayserispor maçı oynadığımız en iyi deplasman maçıydı. Gol gelmeyince oyundan düştük ve 70'den sonra geri koşmadık sadece.

Neleri iyi yapıyoruz?
Nerelerimiz eksik?

İçerde Stoch, dışarıda Caner hariç aynı 11 ile 6 maç.

Fenerbahçe nereye gidiyor?
Uzatmadan başlayalım hemen.

Şablon ve kadro şöyle:



1- Genel İstatistikler:

1- Genel İstatistikler








1- Ortalama Genel İstatistikler

  • Birçok istatistik kaleminde; iç saha, deplasman verilerinde ciddi farklılıklar mevcut. Öncelikle tüm istatistiklerde belli bir standardı yakalaması lazım Fenerbahçe'nin. 
  • İstatistiklerden bağımsız da anlaşılabileceği gibi; maçları, devamlı topa sahip olan, sürekli rakip yarı sahada baskılı bir şekilde oynayan bir takım değil Fenerbahçe.
  • Aksine; rakibi bekleyen, dikine hızlı çıkmaya çalışan. Top ayağındayken de bol pasla hücumu işlemeye çalışan bir takım şu anda.   
  • Sahaya yayılışı Gençlerbirliği maçıyla zirveye ulaşmış durumda. En defansif maçımız Marsilya deplasmanında 46,36 mt. ve en ofansif maçımız -özellikle 2. yarı- Gençlerbirliği maçında 59,37 mt.'lik sahaya yayılış ile farkı net bir şekilde gözler önüne seriyor.
  • Pasla oynama oranı en istikrarlı data şu anda. Defanstan başlayarak - bilhassa Bekir- ısrarla pas yapma isteği, fazla hücum etmezken bile oyun kontrolünü sağlamasına yol açıyor Fenerbahçe'nin.
  • Her ne kadar 3 deplasman maçında 2 galibiyet, 1 beraberlik alınmış olsa da; 6 maç içerisinde iç saha ile deplasman verileri arasındaki bariz farklar, Fenerbahçe'nin diğer deplasmanlarda kaybettiği puanları açıklıyor. 
  • Deplasmanda; daha az topla oynamış, daha fazla kapanmış, orta sahada daha az top yapmış, hücum bölgesinde çok daha az topla oynamış, ceza sahasına az top göndermiş ve en nihayetinde daha az şut çekmiş Fenerbahçe.
  • Aykut Kocaman ve ekibinin üzerinde en çok çalışması gereken konu; bilhassa yukarıda saydığımız istatistiklerde, deplasman verilerini iç saha verilerine yakınlaştırmak olmalı.


2- Dizilişler:

2- Dizilişler


2- Ortalama Dizilişler

  • Aykut Kocaman'ın en başarılı olduğu, ısrar ve inatla çabaladığı alan takım boyu sanırım. Bu en uçtaki oyuncu ile en gerideki oyuncu arasındaki mesafe demek. En açıldığımız maç 70. dakikadan sonra geri koşmayı unuttuğumuz Kayserispor deplasmanında 42 metreyi görmüşüz. Gençlerbirliği maçında ise 30 metre ile neredeyse tek parça olmuşuz. Kuvvetli kademe ve kompakt oyun; birlikte hücum ve birlikte savunma, bugün modern Avrupa futbolunun olmazsa olmazı. İç saha ve deplasman rakamlarımız da birbirine çok yakın. Bu çok önemli bir kazanım, üzerinde durmak lazım.
  • Marsilya deplasmanı hariç pas sayımız makul. Tahmin edileceği gibi içerde, deplasmandan daha fazla pas yapıyoruz. Ancak genel ortalamamız 446'yı; Şampiyonlar Ligi üst turlar seviyesi ile kıyasladığımızda, biraz geride kaldığını kabul etmek lazım. Takımın 500 pasın üstüne çıkması gerekiyor bence, istisnai durumlar dışında.
  • Pas başarısı da yine olumlu istatistikler arasında. Deplasmanda bozulmadığımız bir alan. Ancak pas yüzdesini artıran şeyin, defans ve orta saha oyuncuları arasındaki al-verler olduğunu görmek lazım. Takımın riskli pas başarısını da artırması lazım. Tabi önce bunu daha çok denemeleri gerekiyor. Meireles geldiğinden beri, topu öndeki oyuncuya iletme sayımız arttı. Umarım diğerleri de örnek alır. 
  • Rakip alanda topla oynama istatistiğimiz de dalgalı olanlar arasında. % 51'i de, % 29'u da görmüşüz bu şablon ve kadro ile. Maçın skorundan bağımsız; % 50'nin altında kalmamamız gereken bir kalem burası. Gençlerbirliği ve Kayserispor maçları mesela.



3- Gol ve atak istatistikleri:

3- Gol ve atak istatistikleri




3- Ortalama gol ve atak istatistikleri

  • İç saha ve deplasman farkının bariz olduğu bir alan daha. Gol girişimleri ve ceza alanına ulaşan ataklarda deplasman takımının katetmesi gereken yollar var.
  • Ayrıca kritik bir detay da; deplasmanda yarattığımız gol girişimlerinde daha ağır oluşumuz. Ortalama farkında neredeyse 1 sn. fark var. Savunmayı daha önde kurup, rakip yarı alanda daha fazla ama daha hızlı pas yapıp kurtulabilirz gibi geliyor bu sıkıntıdan. Pas hızı farkı da gösteriyor ki; deplasmanda takımın üzerinde bir çekingenlik oluyor. Kontrollü oyun, kısmen ürkekliğe dönüşüyor.
  • Genel olarak iç saha istatistiklerimiz, Aykut Hoca'nın takımı götürmek istediği seviye. Ne zaman iç saha istatistiklerini deplasmana taşıyabileceğiz, işte o zaman eşik atlayacağız.



4- Alan Kullanımı

4- Alan kullanımı

4- Ortalama alan kullanımı

  • Çok fazla fark olmasa da, içerde sağ, dışarda sol kanadı daha çok kullanıyoruz.
  • Gençlerbirliği maçı, ideal alan kullanımımız olabilir. % 30'a yakın 3. bölge ve % 50'ye yakın 2. bölge. Genel ortalamada 3. bölgede zayıfız. Topu daha fazla ileri taşımamız gerektiği gün gibi açık. Bunu bazı maçlarda yapmış, bazılarında yapamamışız.
  • 3. bölgede iç saha deplasman farkı zirvede. Son Kayseri deplasmanında bunu kırdığımızı düşündüm ve birçok istatistikte iyiydik [% 26,50 3. bölge alan kullanımı] ancak 70. dakikadan sonra geri koşmayan takım bir çuval inciri berbat etti. Cristian'ın şanssızlığı da cabası. 



5- Ana pas bağlantıları:

5- Ana pas bağlantıları


5- Ortalama ana pas bağlantıları

  • Kısa sürede en çok mesafe katettiğimiz alan. Her ne kadar henüz istenilen seviyeye gelemesek de, rakamlar fazla statik görünen oyunumuzun, giderek hareketli ve değişken bir görünüme sahip olacağını gösteriyor.
  • Aykut Kocaman'ın en fazla önem verdiği konulardan başlıcası; oyun kurma ve pas sorumluluğunun paylaşıldığı, pas alışverişinin homojen dağıldığı bir hücum yapısı.
  • En çok pas veren oyuncularda; Topal, Meireles ve Cristian'ın yanında Kuyt var. En çok pas veren oyuncuların orta sahadaki üçlü olması ise oldukça önemli. Bu; defansta, söylenildiği kadar yan top yapmadığımızın ispatı aynı zamanda. Görülüyor ki, kontrol orta sahada.
  • En çok pas alan oyuncu açık ara Kuyt. Zaten Kuyt'ın ilk 3'te olmadığı bir istatistik yok neredeyse. Modern futbolun mumla aranan temsilcisi. En çok pas alan; yani pas almak için en çok yer değiştiren diğer oyuncular Meireles ve Cristian.
  • İç saha deplasman farkını net bir şekilde gösteren bir istatistik daha: İç sahada en çok pas alanlar Kuyt, Sow ve Cristian. Yani kağıt üzerindeki 4 hücum oyuncusundan 3'ü. Deplasmanda ise Sow'un yerini Meireles alıyor. Yukarıdaki diğer verilerle birlikte yorumladığımızda anlıyoruz ki; deplasmanda 3. bölgede Sow'u yalnız bırakıyoruz ve o da fazla topla buluşamıyor. Zaten Sow'un attığı gollerin neredeyse tamamı Kadıköy'de. Bu herşeyi açıklamıyor mu?


6- Hücumda topla oynamalar:

6- Hücumda topla oynamalar


6- Ortalama hücumda topla oynamalar

  • Ana pas bağlantılarında anlattığımız şeylerden fazla fark yok aslında. Olumlu şeyler de, eksikler de var bu alanda. 
  • Ceza alanına pasla veya top sürerek en fazla "penetre" olan 3 futbolcu Kuyt, Cristian ve Sow. Deplasmanda Sow'un yerini Caner, Kadıköy'de ise Cristian'ın yerini Stoch almış durumda.
  • Kadıköy'de 3. bölgeyi daha fazla kullandığımız ve 3. bölgeyi kullanırken; ceza alanına iki kanat ve bir forvet oyuncumuzla penetre etmemiz önemli bir veri ve ideal olanı. Deplasmanda tercih edilen Caner de bu istatistikte zirvede ancak Sow'un yerini Cristian alıyor. 


7- Ortalar ve Şutlar:

7- Ortalar ve Şutlar


7- Ortalama şutlar ve ortalar


  • Oyun yapımızda en önemli iki istatistik aslında. Modern futbolun geldiği noktada, oyunu artık 10 numaralar değil, kanatlar kuruyor. Dolayısıyla kanatların adam geçmesini, oyun kurmasını orta yapıp şut çekmesini bekliyoruz. 
  • Veriler bunu yaptığımızı gösteriyor. İçerde Kuyt, Stoch ve Hasan; dışarda Caner, Kuyt ve Gökhan ile ortalar yapmışız. Fakat ben içeride de, dışarıda da orta sayımızın yeterli olduğunu düşünmüyorum. Zaten istatistiğin burada söylemediği şey; ortaların çoğunun uzak ortalar olması. Sağ ve sol kanattan, adam eksiltip ya da çizgiye inip yaptığımız orta sayısında ciddi eksiklik var. Sağda nispeten Kuyt ve Gökhan iniyorlar ama solda bindirmelerle gelen Hasan Ali dışında çizgiye inen yok maalesef. Caner, buna çok müsait bir yapıda olmasına rağmen fazla içeri giriyor,  alışkanlık olmuş olacak ki, bulduğu fırsatlarda dahi çizgiye inmekten imtina ediyor. Fakat ters/uzun toplarda tek topla forveti beslemek konusunda oldukça başarılı, hakkını yemeyelim.
  • Topal, Cristian, Meireles, Stoch gibi şutörlerimiz var. Sow ve Kuyt da bu konuda fena değiller. Uzaktan şutlarla hatırı sayılır goller de attık bu sezon. Ancak ben bu sayıların artması gerektiğini düşünüyorum. Kaleyi bulma istatistiği fena değil, ama ne zaman -bilhassa deplasmanda- 3.bölgede daha fazla topla oynarız; o zaman - uzaktan şut da dahil - eksikliğini hissettiğimiz birçok kalemde arzu edilen seviyeye gelebiliriz. 



8- Defansif Hareketler:

8- Defansif Hareketler


8- Ortalama defansif hareketler

  • Yukarıda belirtmiştik; takım boyu konusunda çok önemli mesafe katettik. En uçtaki oyuncu ile en gerideki oyuncu artık neredeyse 30 metre mesafeyle birarada oynuyor. Asla kaybetmememiz gereken bir özellik. Öyle ki; Stoch ve Dia ilk geldiklerinde, kademe sevmedikleri ve geri koşmadıkları için, takım boyu 50 metrenin üzerindeydi çoğu kez. Beklerimiz yalnız kalıyor, devamlı 2'ye 1 yiyorlardı. Stoch bu konuda geçen sene pes edip eğilse de, gelen olarak forvet gibi oynamayı sevdiği için sistemin bu yapısına muhalefet ediyor.  Kuyt ise ideal kanat oyuncusu bu alanda. Hücum verilerinin daima zirvesinde ama kademede de daima yerinde. 
  • Bu pekiştirmeden sonra; ortalama savunma mesafesine gelelim. Yaslanmak diye tabir edilen şey, bu istatistik ile açıklanabilir. Mesela en çok Marsilya maçında "yaslanmışız." Ortalama savunma mesafemiz 33,27 metreye kadar düşmüş. Oysa son dönemlerin en iyi oyunu denilen Gençlerbirliği maçında rakibi ortalama 46,58 metrede karşılamışız. İç saha ortalamamız fena değil ama 45 metrenin üstünde kalması gerekir. Hakeza deplasman verilerinde de bu anlamda katetmemiz gereken yol var.
  • Rakipten kapılan toplarda zirve AEL maçı. O maçın yıldızı da Mehmet Topal. Tribünlerin ve ertesi gün spor yazarlarının beğendiği bir maçtı. Rakipten en az top kaptığımız maç ise Gladbach deplasmanı. Fark defansta kapılan topların az olması. Sebebi de basit; o maç, 1. bölgede neredeyse en az topla oynadığımız ve deplasmanda olmamıza rağmen rakibi ortalama 44 metrede karşıladığımız bir maç. Defansa fazla iş düşmemiş kısaca.
  • İç saha - deplasman ayrımını konuşabileceğimiz bir data daha. Kadıköy'de; sanırım tribünlerin de etkisiyle, orta saha ve hücumda kaptığımız top sayısı hatırı sayılır şekilde fazla. Yapmamız gerekenler listesinde; savunmayı önde kurmak ve 3. bölgede daha fazla topla oynamanın yanına eklenebilecek öneme sahip orta saha ve hücumda rakipten kapılan topları artırmak. Zira artık bilhassa 3. ve 2. bölgede kapılan toplarla gelişiyor ciddi gol tehlikeleri günümüz futbolunda. Beşiktaş'ın bu sezonki fark yaratan istatistiği de bu mesela.
  • Bu anlamda Cristian'a iş düşüyor. "Alex mevkiisi" muhabbetine girmeye hiç lüzum görmeden; iki orta saha futbolcusunun önünde oynadığı bölgede, öncelikle tüm istatistiklerde istikrarlı ve ama daha agresif, top kapan, iştahlı bir futbol oynamalı. 2 gol attığı Gladbach deplasmanı ve sanırım kaçırdığı goller sebebiyle beğenilmese de, Kayserispor deplasmanı gibi. Ya da geçmişten Trabzon deplasmanı örneği gibi. Savunma yapımızdan ziyade, hücum etkinliğimiz için Cristian'ın oynadığı bölgede vazife edindiği pas trafiği dışında, top kapma istatistiklerinin de artmasını bekliyoruz.
  • Defansif hareket başarısı son maçlarda yükselişte. Takımın fiziki yükselişiyle de paralel bir durum bu. Ancak ben olsam % 60'ın altında kalmamayı hedeflerdim bu kalemde. 
  • Deplasmanda, Kadıköy'den daha zayıf olduğumuz bir veri daha. Kadıköy'de tribünlerin olumlu etkisiyle, ikili mücadelelerde daha başarılı olduğumuz ortada. Ancak deplasmandaki bu fark kabul edilemez. Deplasmanda ortalamasında da rakibinden üstün olsa da Fenerbahçe; öncelikli hedef Kadıköy verilerine yaklaşmak ve ardından üzerine çıkmak olmalı.



9- Takım istatistikleri:

9-Takım istatistikleri


9-Ortalama takım istatistikleri

  • Çok faul durdurmak için oynamak, az faul kokup bulaşmamak anlamına geliyor. Biz sanki tam arasında kalıyoruz bu istatistikte. Kadıköy'de daha agresif olduğumuz ortada ama.
  • Ofsayt için de aynı şey geçerli. Hiç ofsayta düşmemek başarı gibi görünebilir ama bir başka bakış açısıyla da, defans çizgisini zorlamadığımıza delalettir.
  • Biraz daha agresif ve rakip defans çizgisini daha fazla zorlayan bir takım olmalıyız bence.


10- Oyuncu performansları:

10- Oyuncu performansları




10- Ortalama oyuncu performansları



  • Yukarıda açıkladığım; Hoca'nın en çok önem verdiği konulardan biri, kollektif/homojen savunma  ve hücum yapısı. Öyle ki; şu 6 maçın grafiğinde, her bir maçta pas dağılımı çok daha homojen olmuş durumda. Aykut Kocaman'ın bunu kısa sürede başarmış olması önemli. Geçmiş yıllarda gerek isim, gerekse bölgesel olarak zirveye yerleşiyordu topla oynama ve pas istatistikleri. Ancak bugün neredeyse 6-7 futbolcu zirveyi zorluyor. Bu sanılandan ve görülenden çok daha kıymetli bir veri.
  • Mesela deplasmanda, en fazla topla oynayan 3 oyuncu bulamamışız. Gökhan zirvede tek başına kalmış. Çok sayıda futbolcu eşit değerler almış demek ki. Toplamda Topal, Gökhan, Kuyt ve Hasan zirvede. Kuyt'un enerjisi görülüyor. Gökhan ve Hasan Ali ise bölgesel olarak zirvede olmalarına şaşırılmayacak oyuncular. Ama Hasan Ali'nin takıma nasıl uyum sağladığını görmüş oluyoruz. Hakeza Topal. 
  • En fazla pas yapan oyuncularımız orta 3'lü ve yanında Hasan Ali. Kadıköy'de Kuyt yerini almış yine.
  • Pas yüzdesi en yüksek oyuncuların Bekir, Yobo ve Topal olması iki şeye delalet. İlki, fazla riskli oynamadıkları. İkincisi topu şişirmedikleri ve defanstan pasla çıktıkları.
  • Sonuca hücum ve savunma olarak etkide en önemli istatistiklerden biri, sahipsiz toplar. Topal, Kuyt ve Meireles zirvede. cristian deplasmanda kürsüye çıkmış ancak Kuyt her yerde. Oyun yapımızda Cristian'ın tam da bu kalemde daha etkili olması lazım. Zira; Topal ve Meireles daha çok bölgesel sorumluluklar taşıyorlar. Cristian ise daha serbest oynuyor. Boştaki topları toplayıp, kanatlara ve öne servis etmesi gerek. 
  • Ve uzun toplar. Aykut Kocaman'ın bir artısı daha. Meireles'in de gelmesiyle, kaliteli ters/uzun top sayımız giderek arttı. Süratli ve çabuk hücum organizasyonları için ayağa uzun toplara ihtiyacımız var. İlerideki hücum 3'lüsüne Krasic katıldığında, daha çok faydasını göreceğimiz bir özellik zira. Gökhan ve Topal bunu şu ana kadar en fazla yapan oyuncular. Meireles ise en iyi yapan futbolcu şu anda. Bunun için kanatların açılıp boşa kaçarak daha fazla top istemeleri de gerekiyor, atlamayalım.
  • Süreklilik. Tüm istatistiklerde zirvedeki isimlerin kürsüsü adeta. Gözü kapalı yazabileceğimiz bir alan: Gökhan, Topal, Kuyt. 3'ü de, oyunda kaldıkları süre içerisinde, daima konsantreler ve oyunun içindeler. Topal, belki Kadıköy'deki maçlarda fazla gelebilir defansif açıdan ama ya o ya da Meireles'ten biri oynamak zorunda. Disiplinli bölge savunmasını ikisinden daha iyi yapabilen kimse yok zira.

***

Bir özet yapalım mı?


Takımın yeni hüviyetinde yer alan artılarla başlayalım:

  • Homojen ve kollektif pas trafiği.
  • Kısa takım boyu, kompakt, bir arada hücum/savunma.
  • Bilhassa Kadıköy'deki maçlarda sahip olduğumuz veriler; topla oynama, 3. bölge kullanımı, ortalama savunma mesafesi, şutlar, defansif hareket başarısı.
  • Pas yüzdesi.
  • Özellikle Kadıköy'de; hücum istatistiklerinde kanatlar ve forvet oyuncularının etkinliği.
  • Uzun/ters top denemeleri.
  • Ceza sahası dışından çekilen şut/isabetler.
  • Defansın ısrarla pasla çıkışı.
  • Giderek artan, savunma ve hücumda birbirine yakın oynama.
  • Top rakipteyken dahi kontrolü/direksiyonu elinde tutma.
  • Israrla ayakta kalmaya çalışarak pas yapma.

Neler eksik ya da geliştirilebilir peki?

  • Deplasman verilerinin neredeyse tamamının, Kadıköy verilerine yaklaşması gerekir.
  • Genel olarak topla, rakipten daha fazla oynamalıyız. % 55 gibi bir ortalama tutturmak önemli. Şu anda içerde 56, dışarda 49, toplamda 53.
  • Şampiyonlar Ligi üst turlar eşiğindeki son 3 yılın verileri göz önüne alındığında, toplam pasta 500'ün üstünü hedeflemek yanıltıcı olmaz. Şu anda içerde 471, dışarda 420 ve toplamda 446'dayız.  
  • Özellikle 3. bölge olmak üzere, rakip yarı sahada daha fazla topla oynamalıyız. Bunun için savunma mesafesini biraz daha uzatmak gerekecektir. % 30'lara yakın 3. bölge kullanımı ve 45 metre ve üzerinde ortalama savunma mesafesi hedeflenebilir pekala.
  • Dribbling. Krasic ile bir nebze azalacağını düşündüğüm bir eksiklik. Zira ne Caner ne de Stoch gereği kadar adam eksiltemiyorlar kanatta. Günümüz futbolunda, adam eksiltip rakibi en az 1 kişi eksik bırakmadan etkin hücum geliştirmek zor. Her rakip başarılı kademe yapıyor zira. Krasic dribbling sayımızı artıracaktır ama elbette tek başına yetmez. Beklerin daha fazla bindirmesi, orta sahanın da buldukları alanda geriye oynamak yerine ileri kat etmeleri gerek.
  • Genel olarak hücumlarda ve özellikle gol girişimlerinde hızlı pas. Dribbling ya da kat ederek adam eksiltmek tek başına birşey ifade etmiyor. Hamle sonrası doğru pası hızlı bir şekilde vermek, sonuca etki de en önemli veri.
  • Daha fazla çizgiye inmeli ve orta yapmalıyız. Gerek uzun/ters toplarla, gerekse beklein bindirmeleriyle yaratacağım kanat hücum akınlarıyla ceza sahasında da çoğalarak beslemek zorundayız hücum oyuncularını. Özellikle iç saha maçlarında kapanan rakibi açmanın en önemli yolu.
  • Bölgesel anlamda daha serbest olan 3 oyuncu; Cristian, Caner/Stoch ve Kuyt'ın 2. ve 3. bölgede daha fazla top kapması ve özellikle sahipsiz topları kimseye bırakmaması gerekir.
  • Pas alma, top kapma ve atak geliştirme/ileri oynama da daha iştahlı olmalıyız.

***

Uzun ve detaylı oldu.
Ancak büyük resmi rakamlarla anlatmanın başka yolu yoktu.

Bu yazının başlangıcı olan şu yazıyı da [Yeni Fenerbahçe: Eksiler ve Artılar ] okuyarak, takımın ne kadar iyi yolda olduğunu görebilirsiniz.

İki yazıyı üst üste okumanızı ve değerlendirmenizi tavsiye ederim.


***

14 Şubat'ta başlayacak Avrupa Ligi serüveninde; ilk maçı deplasmanda oynadığımız her rakibi eleyebileceğimizi düşünüyorum. Ve eksikler bertaraf edilir, şansımız da yaver giderse, Mayıs'ı göreceğimizi umud ediyorum.

Belki Amsterdam'da görüşürüz, ne dersiniz?





13 yorum:

  1. Elinize sağlık, çok güzel bir analiz olmuş.

    YanıtlaSil
  2. Çok üst düzey bir analiz;fakat aklıma Alex Ferguson'un şu sözü geliyor. ''İstatistikler mini etek gibidir her şeyi gösterir;ama aslolan şeyi göstermez.''

    YanıtlaSil
  3. elinize emeğinize sağlık gerçekten güzel tablolar çıkmış ortaya. analiz için teşekkürler..
    Fenerbahçe'm doğru yolda !

    YanıtlaSil
  4. Futbol ulemalari/tabela taraftarınin vaktimizi ve enerjimizi çalmasına karşın, her takımı eleyebilecegimizi düşünebilmek bile el emeği göz nuru çalışmanizin makroskobik özeti olabilir mi ? Rising sun over europe sloganinin gerçekleşeceği günü bekliyoruz, en sevdiğimiz yemeğin piserken çıkardığı kokuların ağzımızı sulandirmasi gibi..

    YanıtlaSil
  5. epey emek harcamışşsın, eline sağlık...

    YanıtlaSil
  6. Ellrine sağlık. Yazdırıp, duvara asmak ve sık sık okumak lazım. Bir kaç yorumum olacak ama önce bir kaç kez daha okumak lazım :)

    YanıtlaSil
  7. Üreten Beynine,
    Yazan Eline Sağlık.

    Teşekkürlerimle

    YanıtlaSil
  8. Hakkın ödenmez noavas, herşey Fenerbahçe için.
    Tebrikler

    YanıtlaSil
  9. helal sana,burada bırseyı unutmussun,takımların fenerbahceye karsı nasıl oynadıkları dıger bukelemunlara karsı nasıl oynadıklarını...bursa ve trabzonun halını kımse yatmadan ne halde oldugunu ve aslında sıranın 6s nın desteklenme ve zorluk cıkarmama sezonu oldugunu...bunları cok calısıp eksıklerımızı kapatarak bırazda sansla yenecegımızı dusunuyor ve umıt edıyorum...

    YanıtlaSil
  10. Bu kadar emek yorumsuz kalmamalı.
    çok beğendim.
    teşekkürler...

    YanıtlaSil
  11. Çok güzel bir analiz, çok emek harcamışsınız, teşekkürler..

    YanıtlaSil
  12. Gene de oyuncu tipine bağlı bir takım eksikler var. Caner(savrukluğu- sezon içi istikrarsızlığı- kart görme kolaylığı) Christian( oyun görüşünün dar ve düz olması, birebirde adam eksiltememesi) bu takımın rotasyon oyuncusu olabilirler. Caner'in yerine, oyuncu tipini belirlemek adına söylemek gerekirse, oyun kurucu özellikleri olan bir kanat oyuncusu(Malouda, Michel Bastos, Hatem Ben Arfa) gibi Chiristian yerine, adam eksiltebilen ve yaratıcılığı daha yüksek,Belhanda, Diego vb bir oyuncu takımın hızını ve akışkanlığını arttıracaktır. Christianın üçünğü bölgedeki topları toplaması fikri, bu takımı sadece reaktif bir takıma dönüştürür. Proaktif olabilmenin koşulu biraz da oyuncu tiplerinde gizli gibi geliyor... Ayrıca, Fenerbahçe takımının delici diye tabir edilebilecek savunmayı geriletebilecek ve hızla karşı kaleye gidebilen, adam geçerek mesafe kateden oyuncu eksikliği çok açık. Buna aday tek oyuncu Krasiç.
    Neredeyse, Aykut Kocaman'ın çalıştırdığı bütün takımları izlemiş biri olarak, Aykut Kocaman takımlarında bu oyuncu profili eksikliği göze çarpar. Diğer çalıştırdığı takımların ve Fenerbahçe'nin oyunun hızının yavaşlığı bununla ilgili. Modern futbol, sadece reaksiyondan ibaret değil, baskıyı ve presi topla katederek geçebilen atletik ve koşu nitelikleri yüksek oyuncuların oyunu...

    Ama bunlar da çözülebilecek sorunlar gibi gözüküyorlar. Takımın genel olarak esnekliği ve dönüşebilirliği hedeflemesi, yani temel tercihin doğru olduğunu düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  13. Harika bir analiz. Elinize sağlık ancak bunların dışında bir de mental faktörler yok mu? Oyuncu ismi vermek istemiyorum ama takımı sahada ayağa kaldırma görevini üstlencek şahıslara ihtiyacı var Fenerbahçe'nin. Dışarıdan değil her biri ayrı ayrı mükemmele yakın kimliğe sahip oyuncuların, sanırım bir saha içi lidere ihtiyaçları var.

    YanıtlaSil