Bu konuyu Fenerbahçe özelinde konuşmak hata olur aslında, yaygın ve genel bir iletişim şekline dönüştü çünkü.
Teknik direktör, yönetici, başkan, kısaca icra makamı; çıkması bir dert, kalması ayrı dert.
İcra makamı. Seçilmiş, atanmış ya da bir fırsata tutunmuş. Vereceği her karar, yapacağı her uygulama bir tercih. Karşılığı ve sonuçları var. Müspet sonuçlar gemiyi ve kaptanı yükseltirken, menfi sonuçlar aksi sonuçlar doğuracak. Yani bir bedeli var.
Halka mâl olmuş kurumlarda şeffaflık esastır ve bu yüzden bir anlamda her karar ve uygulama yoruma açıktır. Eleştiri doğaldır, doğasındadır, hatta lazımdır, şarttır.
Fakat son zamanlarda anormal bir frekans var *memnuniyet* grafiklerinde.
Şöyle izah edeyim;
İstatistikte sürekli olasılık dağılımları mevcuttur. Herkesin anlayabileceği bir ifadeyle; gözleme dayalı sıklıkların, grafiklerde oluşturdukları tepe değerleri ve dağılımı ile sınıflanır.
Bimodal ve Normal (Gauss) dağılım sürekli olasılık dağılımlarından iki tanesidir. Farkları tepe noktası adetleridir. Normal dağılımda tek tepe değeri/noktası varken, bimodal dağılımda tepe değeri/noktası sayısı ikidir. Aşağıdaki şekillerde de bu açıkça görülebilir.
Bu kısa bilgiden sonra hemen konumuza dönelim.
İcra makamından memnuniyet grafiklerinde (histogram) normal olan, verilerin normal dağılım göstermesidir. Yani icra makamından memnuniyet konusunda belirli bir değerde yoğunlaşma, minimumu ve maksimumu ile normal dağılır. Memnuniyet derecesinde en fazla sıklık gösteren değer tepe değeri/noktasıdır. Genel memnuniyet derecesini temsil eder. Ve mesela 10 üzerinden, genel memnuniyet derecesine göre herhangi bir puan olabilir.
Gelelim Fenerbahçe'ye.
Hikayesini ve sebeplerini şimdilik bir kenara bırakalım. Fenerbahçe'de icra makamından memnuniyet grafiği bimodal dağılıyor. Yani iki tepe değeri/noktası mevcut. Bir çoğunluk, hiç ama hiç memnun değilken, diğer bir çoğunluk toz kondurmuyor icra makamına. Rakamlarla ifade edersek; bir çoğunluk 10 üzerinden 0-3 arasında yoğunlaşırken, diğer çoğunluk 7-10 arasında yoğunlaşıyor. Kutuplaşma da diyebiliriz buna. Aşağıdaki grafik cuk oturuyor mesela:
Bu anormal durumu yorumlayalım şimdi biraz.
Normal şartlar altında, icra makamından memnuniyetin yoğunlaştığı bir derece/puan olur. Bayern Munich diyelim mesela. Taraftarlar için "Bayern Munich icra makamından memnun musunuz?" anketi yapılsa, 0'dan 10'a her puanı verecek olsa da, bir değerde, tepe noktasında yoğunlaşma olur, varsayalım 8 olsun bu. Fenerbahçe'de yapsak aynı anketi, ki yapacağım, tahminen 3 ve 8'de iki ayrı tepe noktası olacak. Bimodal dağılım ve anormal bu.
Peki bunun sebebi ne?
Birden fazla nedeni var. Birikmiş duygular, derinleşmiş bağlılıklar, yaşanan sıradışı olaylar yüzünden bozulan ayarlar ve saire.
Birden fazla nedeni olan bu potada en az olan şey ise rasyonellik. Duygular aklın önüne geçiyor. Ve bu yüzden bir çoğunluk "Artık yeter!" derken, diğer çoğunluk daha sıkı tutunuyor. Oysa hepsi Fenerbahçeli ve onun iyiliğini istiyor. Buluşabilecekleri tel yer rasyonellik. Ama aradaki perdeler bunu engelliyor.
3 ya da 8'de buluşalım ama normal dağılalım desek, nasıl mümkün olabilir bu?
Tek yolu aklı yalnız bırakmak. Fenerbahçe'ye olan bağlılık ve tutku ile gelişen duygulardan bahsetmiyorum. Onlar bize lazım. Ama iletişimde duyguları, başta nefret ve öfkeyi bir kenara bırakmak, olması gerektiği gibi, ne pahasına olursa olsun, sevgi ve neşe tohumları ekmek gerek.
Ve bu anormal dağılımın yarattığı kutuplaşmadan, algıyı yaratanın da, duygularına kapılanın da sorumlu olduğunu unutmamak lazım.
İnşallah bir gün normal dağılalım:)
---
Aslında önce anket yapıp bu yazıda sonuçlarını paylaşmam gerekirdi ama olsun, biz tümden gelelim:)
Anket aşağıda, memnuniyetinizi en yüksek 10, en düşük 0 olacak şekilde puanlarsanız sevinirim. Argümanımızın sağlamasını da yapmış olalım.
Dediğiniz şeyler Türkiye'de de aynen yaşanıyor. Bir taraf hükümete toz kondurmazken, bir tarafta tamamen karşısında.
YanıtlaSilİcra makamı derken aslında hepimizin aklına önce başkan geliyor. Aslında bizim gibi takım ya da ülkelerde her icraat liderden bilinir. Aslında yanlış da değil bu durum çünkü liderlerin her olaya hakim olmak istediklerini görüyoruz.
Bu bakımdan anketi oylarken benimde aklıma başkanımız geldi. Ben başkanın artık bırakması gerektiğini düşünenlerdenim. Kulüp bu uzun süreçte birçok tesis atılımı yaptı. Bunları arazilerimizi peşkeş çekerekte yapmadık. Ekonomik olarak vergilerimizi ödeyerek belli bir seviyeye geldik, ancak sportif olarak 1998'de ne isek yaklaşık olarak hala aynı konumdayız.
Bunu kupa sayısı olarak söylemiyorum. Bize gelen hocanın ömrü başarı bile kazansa 1 sene olabiliyor. Gereksiz yere bir hoca sirkülasyonu var. Bu durum Ersun Yanal'da olduğu gibi çok çirkin bir şekilde de sonuçlanabiliyor. Alex olayı, teknik direktor istifaları, yönetici istifaları... Bu ayrılık olaylarında hep bir kriz yaşanıyor ve başaktör hep başkan.
Kısacası tesisleşme ve ekonomide iyi bir noktaya çıkabilsek de bunu sportif bir başarıyla pekiştirip lige ambargo koyamıyoruz. Her yıl yeni bir krizle karşılaşıyoruz.
Bunun için ben artık bu icra makamı( bence başkan)nın değişmesi gerektiği kanaatindeyim. Bize daha fazla aklı kullanan, bilime inanan ve gerçek manada bir kurumsal kimik oturtabilecek, özellikle de genç isimler lazım.
Not: Ekonomik durum iyi derken biraz eski tarihten bahsediyorum.