22 Nisan 2013 Pazartesi

30. Hafta: Gençlerbirliği - Fenerbahçe: 2-0: Beyaz havlu




Çok zor böyle maçlardan sonra teknik taktik yazmak. Şu yanlış, bu doğru demek. Cidden zor. Maç boyuna zorla aldığım notlar yardım ettiğince, elim gittiğince yazacağım o yüzden.

İLK GOLE KADAR

Normal şartlarda bizim istediğimiz gibi başladı aslında oyun. Son üç maçta santradan itibaren rakiplerin daha fazla bizim yarı alanımızda gözüktüğü gerçeği varken, bu sefer ilk 1,5 dakika boyuna sadece biz pas yaptık. Üstelik tamamen al gülüm ver gülüm pasları da değil. Tempoyu biz ayarlayacakmışız gibi gözüktü hatta.

Bunun olumlu örnekleri var. Copa del Rey, Real Madrid-Barcelona eşleşmesinde, ilk maçın ikinci yarısında Barcelona tempoyu düşürmek adına 2-2,5 dakika kadar kendi yarı alanında pas yapmıştı. Yavaş yavaş yarı alana yerleşip, en nihayetinde golü de bulmuşlardı. Keza biz Trabzon deplasmanında 2. golden önce kendi yarı alanımızda 2 dakika kadar top çevirip, sonra kaleye gidince golü bulmuştuk. Biz topla oynarız, rakip kaptığı toplarla hızla kaleye gelir gibi görünüyordu ama duran top hastalığımız çok güzel hortladı.

1-0

Duran top golü. İlk kez yemiyoruz. Hatayı yapanlar belli. Alan savunması diye 11 kişi ceza sahasına gömülüyoruz, sonra atılan topa koşan adam ön direkte vuruyor. Oyuncu paylaşımı? Yok. Volkan ne yapıyor? Çıkmaya niyetlenip geri kaçıyor. Öyle yaparsan golü de yersin. Yedik.

Volkan'ı eleştirmekten, hatalarını göstermekten cidden yoruldum artık. Daha Lazio deplasmanında yüreğimizi ağzımıza getiren pozisyon alma hataları yapmıştı duran toplarda. Cidden daha fazla üstünde durasım yok. Eve gidince gerekiyorsa 100 kere ileri geri sarıp izlesin nasıl iki adım atıp geri kaçtığını.

11 kişiyle ceza sahasına gömülüyoruz dedim. Bunu da hiç doğru bulmuyorum. Hayır ibretlik duran top kontraları yemişiz sezon başından beri, bari rakiplerin yaptığından ders çıkartalım. Hiç mi 2-3 kişinin biraz daha açılıp daha ileride durması ve rakibin ceza sahasına koşarak hamle edecek oyuncularını engellemesi düşünülemez? Düşünülmemiş demek ki.

2-0'A KADAR

Topu karşı yarı alana daha çok geçirmiş gibi göründük. Plân-program çerçevesinde mi? Hayır, panikle. Sivas maçında da benzeri olmuştu. Bu en azından bir 10 dakika kadar böyle devam etti. Sonra daha aklıyla oynamaya başladı takım. Salih'in biraz daha diğer orta saha oyuncularına yanaşmasıyla bu gerçekleşti. 15 ve 16. dakikalarda iki Salih-Caner verkaçından tehlike yarattık.

Bu arada Azofeifa'nın hem Salih'e, hem de Caner'e insanlık dışı iki müdahalesi oldu. En azından birinden sarı kart çıkmalıydı, çıkmadı. Hoş, rakip oyuncunun Emre'nin hayalarına tekme atmasına sadece sarı kart veren Abitoğlu'nun kart çıkartmaması şaşırtmadı. Neyse, hakem belki en son konuşulacak şey zaten bugün özelinde...

Cılız tehlikelerimiz oldu sonrasında. Hatta Salih bir pozisyonda yine rakip savunmayı çarşı pazar gezdirdi. Ona ben bakkala göndermek diyemiyorum, ama böyle şeyler yetmiyor tabii futbolda. Yine de gözlerimizin pasını sildi ve tahminen maçın en güzel hareketini yapmış oldu.

2-0

Duran topun üstüne bir de arka direk hastalığımız hortladı. Bu da ilk kez yediğimiz bir gol tipi değil. Sezon başında Vaslui'den de yedik, yakın zamanda Lazio'dan da yedik. İkisi de aynı kanattan hem de. Sorumlusu oturup düşünecek. "Ben niye yerimde değildim?" diye soracak kendine. Nasıl Volkan ilk golü defalarca kez izlemeliyse, Gökhan da bu golü açsın defalarca kez izlesin.

İKİNCİ YARI VE OYUNCU DEĞİŞİKLİKLERİ

Belli başlı hamlelerin yapılması gerektiği iki gol arasında ortaya çıkmıştı zaten. Beni düşündüren neden ikinci yarıya hemen değişikliklerle başlamadığımız? Tamam ikinci yarının ilk 2 dakikasında kaleye iki şut attık, bu şok golle başlama isteğini ve amacını ortaya koyuyor. Yeter mi? Yeteceği garanti mi? Şimdi risk almayacaksak ne zaman alacağız? Maç giderse şampiyonluk şansı neredeyse sıfıra inecek mi?

Hepsinin cevabı aynı yere çıkıyor. Hiçbir şey yapamıyorsan kaos yaratacaksın futbolda bazen. Bazen plânlı programlı yüklenmen işlemiyorsa kalabalık yaratacaksın. Ceza sahasına adam sokacaksın. Şurada 45 dakika ölümüne tempo yaparak aynı skorla maçı bitirseydik ağzımı açıp tek kelime edemezdim, ama şimdi sahada yürünmesini eleştirebiliyorum.

57. dakikada geldi değişiklikler. Sow-Cristian değişikliği doğru ama Mehmet Topuz'un oyuna giriş amacını ben cidden çözemedim. Hem ön alanda çok etkili olan Caner sol beke geldi, hem de Topuz ve Kuyt yer kargaşası yaşadılar. Mehmet Gökhan'la ikili varyasyonlara gireyim derken ortayı boşladı. Oraya Kuyt geçince Salih kaleden uzaklaştı... Daha sayılır. Üstüne de kapanan rakibe karşı Krasic'i oyuna aldık. Yani ne oyuncu değişikliklerimiz mantıklıydı, ne de zamanlamaları iyiydi. Dolayısıyla da amaçsızca yüklendik. Kaos yaratmak için yüklendiysek, onu da yaratamadık. Öyle olunca da top şişirip durduk ve skora razı olmak durumunda kaldık.

SONUÇ

Bir mucize olmadığı takdirde mutlu sona ulaşabileceğimiz 3 değil 2 kulvar kaldı, demek yanlış olmaz sanırım şu esnada. Rakip bize gelene kadar iki kere puan kaybedecek ve biz de kayıpsız ilerleyeceğiz. Bir kez puan kaybetmeleri daha olası bir senaryoydu ama iki kez puan kaybedeceklerini ben hiç sanmıyorum. Şu andan sonra lig özelinde de iki beklentim var: Birincisi zaten sıkıntıda olan Beşiktaş'ın daha fazla yaklaşmasına izin vermemek, ikincisi de Kadıköy'de rakibi sahadan silerek alınacak bir Galatasaray galibiyeti. Ha bir mucize olur da puan farkı erirse, zaten o maç daha büyük anlam kazanır ve bu satırlar da anlamını yitirir.

Perşembe günü Benfica maçı var önümüzde. Umarım Avrupa Ligi maçlarında sahip olduğumuz karakteri yitirmeden, kendimiz gibi oynayarak avantajlı bir skor elde ederiz.

4 yorum:

  1. hayal kırıklığı ve hazımsızlık! durumum tamda bu!
    aykut hoca sonra konuşacağım demiş!
    konuşsun ama o kaybedilen puanları 2-0 lık maçları 2-2 nasıl yaptıklarını v.plzen maçının son 10 dk sı sow u çıkarıp defans oyunucusunu nasıl aldığını? v.plzen durumu 2-1 yapsaydı bizim 2. golümüzü yine egemenle mi arayacaktı? bunlarıda açıklasın..
    uefa kupasını alsalarda hiç affetmeyeceğim bu kadro ve teknik heyeti!

    YanıtlaSil
  2. bazen gerçekten deli oluyorum.

    YanıtlaSil