Türkiye'nin iki büyüğü; Fenerbahçe ve Galatasaray.
Büyüklükleri göreceli, izafi; ama güçleri ölçülebilir ve açıklanabilir, tavırlarında gizli.
Fenerbahçe; bir asırdır, taraftarı ve yönetenleriyle halkın içinden, herhangi seçilmiş bir zümreye hitap etmeyen, tabana yayılmış, Cumhuriyeti ve sembollerini temsil eden, tabiri caize halkın takımı.
Galatasaray; tabanı ve yönetenleriyle Galatasaray Lisesi'ne ve zümresine hitap ve hizmet eden, ancak kazandığı başarılarla halkın tabanını yakalayabilmiş, aristokrasinin simgesi.
Tarif edebildiğimiz ve edemediğimiz farklarıyla, iki çok "farklı" büyük Fenerbahçe ve Galatasaray.
Peki hangisi daha güçlü?
Güç nedir?
Türk Dil Kurumu aşağıdakileri söylüyor:
Gücün 11 maddelik tarifi ortada.
"Güçlü" dediğimizde ne anlama geldiğini biliyoruz artık.
Bu bağlamda; soruyorum şimdi:
- Güçlü olan yalan söyler mi, ihtiyaç duyar mı?
- Güçlü olan rakibinin arkasından iş/entrika çevirir mi?
- Güçlü olan; önce gayriresmi, sonra resmi personeliyle, rakibinin Avrupa'dan men edilmesine azmettirir mi?
- Güçlü olan; ücreti mukabili görevlendirdiği medya taşeronlarıyla, rakibini alaşağı etmeye çalışır mı?
- Güçlü olanın gündemi; kendi yolunu açmaktan çok, rakibinin önünü tıkamak olabilir mi?
- Güçlü olan; entrikalarla yönettiği kurullardan neması azalmasın diye en çiğ maskelerle mağduru oynar mı?
- Güçlü olan rakibinin rakipleriyle işbirliği yapar, fitne sokar mı?
- Güçlü olan; sahada bir asırdır baş edemediği rakibini, mütemadiyen saha dışı yollarla alt etmeye çalışır mı?
- Liste uzar; peki güçlü olan bunlara tenezzül eder mi?
Cevap veriyorum: Hayır.
Tekrar soralım;
Fenerbahçe mi, Galatasaray mı güçlü?
Bilhassa son 2 yıldır Fenerbahçe aleyhinde -ama Galatasaray'ın dahliyle, ama alkışlarıyla- yapılmayan kalmadı.
Galatasaray'ın kurum olarak bulunmadığı şer planlarında, Galatasaraylılar hiç eksik olmadı.
Peki alt edebildi mi Fenerbahçe'yi?
Başarabildi mi arzu ettiklerini?
Hayır.
Öldürmeyen şey güçlendirir.
Güçlendirdi.
Çünkü öldüremedi.
Çevirdikleri her fırıldak, başımıza sardıkları her bela güçlendirdi, olgunlaştırdı, efsunladı bizi.
Bağışıklık sistemimiz kuvvetlendi, taş gibi olduk şimdi.
Prangalar kar etmedi,
Arkalarına aldıkları rüzgar yar olmadı.
Başa sardılar; mağduriyet maskelerini sandıktan çıkardılar şimdi.
Hallerine gülerek, halimize gururla ve şükrederek izliyoruz artık.
İki büyük.
Biri; gücünü taraftarından, halkından ve onların saf sevgi dolu yüreğinden alan büyük, Fenerbahçe.
Diğeri; gücünü 600 yıllık kültürlerindeki genlerden, entrika, siyaset ve hizipten alan, Fenerbahçe nefreti ve korkusuyla önündeki boku yiyemeyen büyük, Galatasaray.
Korkmadık.
Korkmuyoruz.
Önümüze bakıyoruz.
Devam edin.
Katkılarınıza teşekkür ediyoruz.
çok erken ötüyosun
YanıtlaSilçok
son gülen iyi güler
Nihat Abi evet Galatasaray'ın tarihi siyasi olsun şike olsun kirli ama Fenerbahçe'nin tarihinin temiz olduğunu söylemekte büyük komedi olur Çünkü düzenin amacı Galatasaray-Fenerbahçe rekabetinin canlı tutulması ki zaten Türkiye'de temiz bir tane kulüp dahi yok. Yinede üç büyükler içinde en onurlusunun Beşiktaş olduğunu düşünüyorum. 1960 öncesi futbolda bizimde siyasi ve şike ilişkilerimiz vardı.
YanıtlaSilşampiyon olunca tüm Türkiye, inleyecek en büyük kanarya diye..
YanıtlaSil