7 Nisan 2013 Pazar
28. Hafta: Orduspor - Fenerbahçe: 0-2: Salih Uçan resitali
Sekiz günde üçüncü maçımızı da gol yemeden, iki farklı kazandık. Öncelikle takımı ve teknik ekibi bunun için tebrik ederek başlayalım. Üç maçın üçünü de yüksek tempoda götürmemizi beklemek hayalcilik olurdu. Özellikle daha Perşembe günü Lazio karşısında yapılan tempo ve sarfedilen enerjiden sonra, bugün yorgunluk kabul edilebilir bir durumdu.
VOLKAN
Bugün özelinde baktığımızda da ilk yarım saatte rakibin düşme korkusuyla agresif bir şekilde saldırmasının sonucunda yediğimiz baskıyı atlatmamızda Volkan'ın payı çok büyük. Formsuz olduğunda eleştiriyoruz, iyi oynadığında da hakkını verelim. Volkan bugün maçın başında çok büyük oynadı. Kendisinden bekleneni yaptı ve rakibin çılgınca bastığı esnada yakaladığı pozisyonlara geçit vermedi. Koca bir bravo!
GOLE KADAR VE GOLDEN SONRASI
16. dakikada topla oynama oranı %48'-%52 bizim lehimizeydi. Orduspor bastırırken bu istatistik enteresan gelmiş olabilir ama oyunu soğutmaya çalışıyorduk. 20. dakikada ilk kez kesintisiz birkaç pas yapabildik oyunun temposunu istediğimiz kıvama getirmek adına. Rakibin baskısı yavaş yavaş kırılmaya başlayınca biz de olağan sakinliğimizle topu karşı yarı alana geçirmeye başladık. Rakibin temposunu kaybetmesi bize bir hayli yaradı. Nitekim taçtan gelen topta Caner'in Orduspor savunmasını bakkala gönderip attığı şahane ara topu Salih çok klas bir şekilde bitirdi. Şimdi burada iki oyuncuya da birer parantez açmakta fayda var, çünkü ikisi de bireysel performanslarıyla maçın önüne geçtiler.
CANER
Bir hafta önce içerideki Akhisar maçında oyundan çıkarken taraftarla münakaşaya girdi, şişe tekmeledi vs diye hepimiz surat astık. Aykut Hoca motivasyonunu korumasındaki en büyük etken diye düşünüyorum. Lazio maçındaki iki golde de pozisyonun direkt olarak içindeydi, bugün de şahane bir asist yaptı, bir de ikinci yarıda çizgiden top çıkardı. Moralini bozmadan, çalışıp kendini hazır tutmasıyla da şahane bir profesyonellik örneği gösterdi. Bir koca bravo da ona! Ayrıca umarım kendisine o yabancı cismi atan insan müsveddesi hakkında da gereken yapılır.
SALİH
Hepimiz üzerine titriyoruz. Biz titredikçe bu genç adam harikalar yaratıyor. Birinci goldeki yaptığı koşu, topu kontrol edişi ve son vuruşu inanılmaz. Ben Andre Santos karşı karşıya kaldığında golden emin olurdum hep önceleri. Salih daha topu kontrol ettiğinde gol diye kalktım, orada attı çünkü golü.
İkinci gol için söylenecek çok şey var, ama kelimeleri seçmek cidden çok güç. İnanılmaz bir gol attı Salih. Topu kontrol edişiyle kaleciyi ters ayakta yakaladı, bütün savunmayı bakkala gönderdi ve müthiş bir aşırtma gönderdi tam direğin altına. Mükemmel golün hayalini kursak bu kadar olurdu.
Sadece hücumda değil, bir de savunma yönünü gösterdi daha golden 2-3 dakika sonra. Kayarak tertemiz topu aldığı o müdahaleyi birçok savunma oyuncusu o kadar temiz yapamaz. Oyunun iki yönünde de vardı, iki yönünde de parladı. Bravo Salih! Allah nazarlardan saklasın... Koçum benim!
İKİNCİ YARI
İlk 10 dakika akılda kalan hiçbir şey yok diye not almamla birlikte Salih'in golü geldi ve maç da orada bitti zaten. Sonra tempoyu istediğimiz gibi ayarladık. Webo'nun topuk pasıyla Kuyt'a yarattığı pozisyon dışında çok net sayılabilecek bir pozisyon da yakalamadık. Beykan'ın da süre alması sevindiriciydi. Gençlerimiz forma şansı bulduğunda ben çok mutlu oluyorum kendi adıma.
Pek göze çarpmamış olabilir ve hatta birçoklar "ne oynadılar ki?" de diyecektir ama bugün Hasan Ali, Mehmet Topal ve Meireles görünmeyen kahramanlardı. Hasan Ali'nin ters kademeleri, Topal ve Raul'ün de orta sahadaki disiplininin takım olgusuna yaptığı katkı tartışılmaz.
Oyuna müdahalelerdeki zamanlamalar yine çok iyiydi. 70. dakika civarında yapılan iki değişiklikle orta sahada diri kaldık. Değişiklikler zamanında gelmiyorken söyleniyoruz, zamanında geldiğinde hakkını teslim edelim.
LAZIO MAÇINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKİLEN NOKTALAR
2-0'lık skor avantajıyla seyircisiz deplasmana gidiyor olabiliriz ama tur henüz geçilmedi. Bir 90 dakika daha var ve oyuncularımız bunun bir hayli bilincindeymiş gibi görünüyor. Bu sevindirici, ancak bugün özelinde Lazio'nun cezalandırabileceği birkaç hatamız oldu, değinmeden geçmeyelim.
* Lazio da yüksek ihtimalle Orduspor kadar iştahlı başlayacak maça. Hatta belki daha da baskılı başlayabilirler. Topu gelişigüzel uzaklaştırmak yerine yere indirmek ve tempoyu kendi istediğimiz şekilde ayarlamakta bu kadar geç kalmamalıyız. Orduspor 20 dakika basıyorsa Lazio 30 dakika basabilir. Baskı arttıkça da gol yeme riskimiz artar, buna dikkat.
* Duran toplardaki alan paylaşımlarımız çok kötüydü bugün özelinde. İki kez Kuyt, bir kez de Caner (çizgiden) savunmanın vurdurduğu ve Volkan'ın hamle alanında olmayan toplara müdahale etmek durumunda kaldılar. Biraz disiplinle ne o topları vurdururuz, ne de oyuncularımız çizgi üstünden veya civarından top çıkartmak durumunda kalmazlar.
* Volkan'ın 80. dakikada aldığı çok gereksiz bir risk vardı. Bu maçta da pahalıya patlayabilirdi ama patlamadı. Daha fırsatçı ön alan oyuncularına sahip Lazio ve bizi böyle konsantrasyon eksikliklerinde cezalandırabilirler.
SONUÇ
Rakibe 3 puanın adeta hediye edildiği bir haftada bizim çok zor geçmesini beklediğimiz bir maçı takım oyunun yanına üst düzey bireysel performansları da ekleyerek geride bıraktık. Puan farkı sabit, seri yakalamış durumdayız, ama en güzeli de aklımızla oynayarak alıyoruz maçları. Böyle devam!
Geçen hafta Akhisar için söylediğim şeylerin tam tersini de bu hafta Orduspor için söylemek zorunda hissettim kendimi. Geçen seneden antipatimizi kazanan başkanlarının gazıyla daha maç başlamadan koro halinde Aziz Yıldırım'a küfreden, sonra toplu halde hakeme saydıran, daha sonrasında Caner'e ana avrat küfredip üstüne bir de kafasına yabancı madde atan bir taraftarın yanı sıra saha içerisinde de oyuncularımıza lüzumsuz sertlik uygulayan bir oyuncu grubunun temsil ettiği bir takımın bu ligde işi olmamalı. Umarım sezon sonunda ligi şimdi bulundukları yerde bitirirler ve uzun bir süre de uzak kalırlar.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder