22 Nisan 2013 Pazartesi

Mehmet Topal'ın Fenerbahçe için önemi



Twitter'da yazdım, baktım olmayacak bloga geçeyim dedim. 140 karakterde insan her istediğini çok net bir şekilde açıklayamayabiliyor. Önce Mehmet Topal'a, oynadığı pozisyona ve o pozisyondan beklentilere bakalım. Sonra da o pozisyonun getirilerine ve Mehmet Topal'ın takım için olan artılarına.

ÖN LİBERO

Ön libero denince ne anlıyorsunuz? Herkes menajer oyunları, PES, Fifa vs oynuyor ya hani. Türkçede o dille DM veya CM oynayan oyuncular ön libero olarak adlandırılıyor. Yani Mehmet Topal da ön libero, Emre de, Raul Meireles de vs.vs. Bu yüzden de algı kargaşası oluşuyor.

Hatta ligin ilk yarısında bir ara "Topal transferi Emre'nin boşluğunu doldurmak için yapıldı" diye bir şehir efsanesi de yaratılmıştı ki bu hayatımda duyduğum en saçma argümanlardan biriydi. Emre'nin boşluğunu doldurmak için tekrar Emre transferi yaptık ligin ikinci yarısında. Bu da bir köşede bulunsun.

KESİCİ

Mehmet Topal tam anlamıyla bir kesici. Yani iki stoperin önünde oynayan, o bölgenin güvenliğini sağlayan oyuncu. Top kapan, rakibe basan, fiziksel mücadeleden çekinmeyen bir oyuncu Mehmet Topal. Peki sadece bir kesici mi? Hayır. Topal bir kesiciden daha fazlası. Değinelim artılarına:

1) Top kapan, ve vücudunu rakiple top arasına çok iyi koyan bir oyuncu Topal. Yani topu kaptıktan sonra hemen olumlu kullanamasa bile topu hemen kaptırmıyor. Genellikle tek top oynayarak boştaki takım arkadaşını buluyor. En kötü vücudunu kullanıp rakibe faul yaptırıyor.

2) Sigorta. İki stoperin kenara açılmasıyla aralarına yaklaşıp savunmayı üçlüyor. Bu sayede beklerin gönül rahatlığıyla hücuma destek vermesini sağlıyor. Top kaptırılsa dahi böylece savunma tek ayak üstünde veya eksik yakalanmıyor.

3) Pozisyon alışı üst düzey. Sadece oyun içerisinde top kesme ve kapma anlamında değil, duran toplarda da aynı şekilde etkili. Fiziksel özelliklerini de pozisyon alış içgüdüsüyle birleştirdiği için hem rakibe kolay kafa vurdurmuyor, hem de biz duran top kullanırken kendisi pozisyonlardan faydalanabiliyor.

4) Alan daraltma. Onun arkayı süpürdüğünü bilmenin verdiği rahatlıkla Emre çok rahatlıkla daha ofansif bir role bürünüyor. Önünde Meireles-Cristian ikilisi olduğunda da Meireles en azından Cristian'ın açıklarını kapatmak için kendini paralayıp ofansif sorumluluklarını bir kenara bırakmak zorunda kalmıyor.

5) Şut tehdidi. Hoş bu orta saha oyuncularımızın tamamında olan bir özellik, ama yine de o bölgenin oyuncusu için her daim artıdır uzaktan şut atabilmek.

BEKLENTİLER

Mehmet Topal'dan bir Patrick Viera olmasını beklemek çok yanlış bir beklenti içine girmek olur. Topal'dan sadece görevini yapmasını bekliyorum ben ve o da sahaya çıktığında görevini layığıyla yapıyor.

Bazı oyuncular her maç skora etki etmez, her maç saha içinde neler yaptıklarını göremezsiniz, gözünüze batmaz. Topal işte öyle bir oyuncu. Oynadığı zaman yanındakilerin performansını artıran, görünmez kahramanlardan.

Sadece şu karşılaştırmayı yapın. Trabzonspor deplasmanında Mehmet Topal'ın oyuna etki ettiğini düşünmüyor olabilirsiniz mesela. Emre'nin o akşamki maestro performansının arkasında Topal'ın disiplinli bir şekilde orta sahayı toparlamış olması var.

Aynı şekilde geçin Beşiktaş deplasmanına bakın. 4-4-2'ye dönerken oyuna aldığımız Topal'ın aslında oyuna ilk 11'de başlayıp, 4-4-2'ye dönerken oyundan çıkan oyuncu olması gerekiyordu. Yani maksimum faydalanabilmek için, doğru kullanmanın da gereklilikleri var. Bunları da göz önünde tutalım.

DÜN ÖZELİNDE MEHMET TOPAL'IN EKSİKLİĞİ

Kısa ve net. Beklerimiz bindirirken, daha doğrusu Gökhan ve Ziegler sürekli ileride yakalanırken, Topal savunma güvenliği açısından emniyet sübabı gibi olurdu. Meireles, Cristian'ın açıklarını kapatmak için oyunu 50-60 metrede oynamak zorunda kalmaz, Salih de bu sayede takım arkadaşlarına yanaşırken biraz daha geriye gelirdi. Bu sayede de kompakt kalırdık.

SONUÇ

Bu yazıyı çok uzatmanın alemi yok. Ben ne kadar yazarsam yazayım, mutlaka "Topal niye bizim takımda oynuyo ki yeeaeaa?" kafası değişmeyecek birçoklarında. Sırf içimde kalmasın diye bu yazıyı girme ihtiyacı duydum.

Benim görüşüm, deplasmanda fiziksel direnç gösteren bir takımla oynayacaksak, kora kor mücadele yapılacaksa, Mehmet Topal tahtaya adı ilk yazılması gereken isimlerden olur. Rakip takımlardan birinde oynasa "Keşke bizde olsa" diyeceğimiz oyuncuları, sırtlarında Fenerbahçe forması varken yok yere aşağılamaktan vazeçtiğimiz gün belki bir şeyler değişecek.

17 yorum:

  1. Sevgili Fırat Aktav Topal hakkında böyle uzun bir yazı bekliyordum bu blogtan.Aykut hocanın artık ortasaha kurgusunu biliyoruz bir üçgen yaratıyor orda fakat bu üçgenin sivri ucu aşağı mı bakmalı yoksa yukarı mı.Yani Topal tek önlibero olup önünde Salih ve Emre mi olmalı yoksa Emre yanına gelip önde tek Salih mi olmalı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Topal tek olmalı üçgenin dibinde. Önünde de Emre,Meireles ve Salih rotasyonu. En azından deplasmanlar veya dirençli rakipler için bu böyle olmalı.

      Sil
  2. Kesinlikle öyle..dün aksam özellikle ikili mücadelelerde hava toplarında eksikligini bariz hissettik..christian meireles salih ortasahası kadıköy için belki evet, ama deplasman için intihar olurdu ki oldu..ne yazık

    YanıtlaSil
  3. fenerbahce kontrollu oynadıgı maclarda ıyı sonuclar alıyor, kontrollu oyun ıcınde suan ıcın mehmet topala ıhtıyac var..

    YanıtlaSil
  4. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  5. Topal neden Fenerbahçe'de yea diye çemkirenlerden değilim. Bence de faydalı bir oyuncu. Yazınızda yazdıklarınız tamamen doğru ama eksik olabilir.

    Futbol sabitler ve optimizasyon oyunu. Sahaya yayılış, pres/depar süresi, zamanı kullanma vs. bir çok optimizasyon gerektiriyor. Sabit olan ise sahaya 11 kişi ile çıkıyor olmanız.

    Sahaya 11 kişi ile çıkıyorsanız, rakibinize avantaj sağlamak için o 11 kişinin kaleci de dahil oyunun tamamına katkı sağlaması gerekiyor. Moderm futbolda kaleci oyun kuruyor, sadece bekler değil, stoperler de hücuma çıkıyor. Top rakipteyken tüm oyuncular defansif önlem alıyor. Dolayısı ile bir oyuncuyu alıp sadece oyunun bir tarafında iyi işler yapıyor diye, onu benimsemek tam olarak doğru değil.

    Topal, oyunun hücum tarafında neredeyse hiç yok. Bu durumda hücumda eksik oynuyoruz. Rakibin de bize önlem alması kolaylaşıyor. Bu sadece Topal ile de sınırlı değil. Takımda bir çok oyuncu sadece oyunun tek yönünü oynuyor. Öyle olunca da, sadece adam sayısı olarak değil, çeşitlilik ve planlama olarak da eksik kalıyoruz. Fenerbahçe'de oynayan her oyuncu, mükemmel derecede olmasa dahi, tutarlı olarak oyunun ikinci yönünü de oynayabilmeli. Topal niye Fenerbahçe'de diyenlerin derdi bu olsa gerek.

    YanıtlaSil
  6. Telefondan yanıtlarken hata verdi, yada begenmedin bilmiyorum yayınlanmadı diye tekrarlamak istedim. Yazdıklarının bir coguna katılıyorum, ben de dünkü macta topalın oynamasını bekliyordum ve isterdim, salih ve cristian hücum adına bi seyler yapıyorlar ama ikisi aynı anda lüx...hatirlarsanız nobre'nin geldigi ilk sene tipik 4-4-1-1 le muthiş seriler yakalamıstık, ne zamanki bir dunya yıldızı ve hepimizi heyecanlandıran adam anelka'yı aldık ve nobre-alex-anelka ücü oynadı, basarısız skorlar kendini gosterdi, dun de o zamanlar aklıma geldi. Simdi, 3 senedir her macı yerinde izleyen biri olarak, macı orda izlemenin de Tv'den avantajlı tarafları var, kamera açısında olmayan bir cok seyi görebiliyoruz. konuyu getirmek istedigim, topal mucadeleci olsa da, bilhassa iç saha maclarında kacak dövüsüyo, aynen baroni gibi, top almamak için her seyi yapıyorlar, bu da beni fena halde sinir ediyor. ben, gerekirse istatistikleri de cıkarabilirim , selcuk varken bu transfere karsı cıktım, cok büyük paralarla hem de, bence emre gittiginde o tipten biri alınmalıydı, selcuk en az onun kadar kosar, mucadele eder, kafa topu alır, 50 metre gokhan'ın önune top atar, ama çalım atılmıycak yerde atar, kaptırır ve zaten küfür etmeye dünden razı bi sürü toptan anlayanca yuhalanır. Topal kalan maçlarda oynar, oynamalı da, hoca da hatasını anlamıstır ama gec kaldı, ve oyunu okuyabilen de bi hocamız yok malesef, işimiz de bitti bu senelik, umarım persembe aksamı gol yenmemiş (0-0) dahil bi skorla lizbona gideriz.

    YanıtlaSil
  7. Kardeşim eline sağlık. Senin yazdıklarını desteklemesi amacı ile bir kaç tane örnek eklemek isterim müsadenle.

    BEKLENTİLER (2)
    Sigorta deyip güzel açıklamışsın. Bunun en iyi örneğini Barcelona'da Busquets ile Mascherano oynar. Barcelona'da bekler ileri çıktığı zaman dönüşlerde Busquets her daim geriyi 3'ler. Mascherano'nun da ön liberodan stopere evrilmesi bunun sayesinde olmuştur.

    (3) Pozisyon alışı duran toplarda olduğu gibi hareketli oyunda da iyi. Bizim taraftar pek değerini bilmesede oyununun savunma kısmında Selçuk ile beraber alan savunmasını iyi yapıyorlar. (ikisi yan yana mümkün olduğu kadar oynamamak koşuluyla)

    (4)Arkada bir süpürücünün olması hücum oyuncularını her daim fazlasıyla rahatlatır. Topal'dan çok Emre-Meireles arası bir oyuncu olsada 2003-2004 ve 2004-2005 sezonlarında kazanılan şampiyonlukta Aurelio etkisi gibi. Aurelio pozisyon bilgisi ile ortada kalan topları her daim toplardı. Avantajı oyuna Topal'a göre daha iyi sokabilmeseydi.

    YanıtlaSil
  8. Bir de yorumları okuduktan sonra hücumda etkili değil noktası konuşulmuş ona değinmek istiyorum. Bir kere bu muhabbet yüzyılın boş muhabbeti. Çünkü Fenerbahçe'nin bu sezon özelinde bakarsak olaya 4-3-3 vari birşey oynuyoruz. Normal şartlarda küçük bir matematikle Fenerbahçe'nin hücumda olan/olması gereken oyuncu sayısı 3 hücumcu+2 oratasaha+ 2 kanat beki=7 oyuncu. 1 kaleci'yi çıkardığın zaman kalır 10 kişi. Kusura bakmayın ama Dünyanın hiçbiryerinde aynı anda 10 kişi ile hücum yapıldığı (son dakikalarda gol şart değilse) görülmez. Maçın genel gidişetı içinde bunu oynayamazsın, oynarsan da attığından fazlasını her şekilde kalende görürsün.

    Bir önlibero/çapa/dmc ne derseniz deyin beklentiniz duran toplar ya da sürpriz hücuma çıkışlarda uzaktan şutlarla gol olmalıdır. Ki Topal bunu hakkıyla başarıyor. Takımda bu kadar hücumcu varken bunların arkasını toplayacak bir adam şarttır. Salih-Meireles-Baroni gibi bir üçlü kafalardaki ideal üçlüdür. Ne de olsa 3'ü de hücumda etkin. Ama arkayı toplayacak adam olmayınca Gençlerbirliği maçındaki gibi mağlubiyetle dönersin.

    Maçlar haldır haldır hücum oynayarak kazanılmaz. Akıllı oynayarak kazanılır. Akıllı oynamak için de oyunun hücum kısmı kadar savunma kısmında da doğru hamleler yapılmalı.

    (Kusura bakmayın beyler ikinci yorum uzun oldu ama Topal hücum yapamıyor yea lafını görünce ayarım kaçıyor.)

    YanıtlaSil
  9. atılım ins;
    bazı oyuncuların takımın oyunundaki etkisini olmadıkları zaman çok daha iyi anlarsınız.mehmet topal da bana göre tam da öyle bir oyuncudur..

    YanıtlaSil
  10. Sm Fırat AKTAV;
    Üzülerek söylemeliyim ki Mehmet TOPAL konusunda farklı düşüncelere karşı kullandığınız 'Çemkirmek', 'yeeaeaa' gibi bugünkü ve bundan önceki bir iki yazıda kullandığınız ifadeler hoş olmamış.

    Ayrıca, ''Yani Mehmet Topal da ön libero, Emre de, Raul Meireles de vs.vs. Bu yüzden de algı kargaşası oluşuyor.''

    Burada bir algı karmaşası falan yok. Gayet net. Farklı olarak sıraladığınız özelliklere tekrar bakın; Top kapan, Sigorta, Alan Daraltan, Pozisyon gibi şeyler zaten Kesici Özellikli oyuncuların özelliklerinden farklı bir şey değil ki.. İsabetli Şut özelliği ise UEFA Kupası günlerinde kalan miladilik bir hatıra üstelik.

    Şimdi yukarıda kendinizin sıraladığınız üçlüden Emre'yi aslında aynı bölgede görev alabilecek ama hücüma katkıda bulunma ve gerektiğinde insiyatif alma özelliği nedeni ile çıkarıp aynı bölgenin adamı olarak unuttuğumuz Selçuk'u kattığınızda 26 kişilik takımda aynı mevki için dört kişi tercih etmiş oluyorsunuz demektir.

    Tüm ilk yarı maçlarını ve M.TOPAL'ın pozisyonlarını tek tek inceleyin, özellikle zor maçlarda baskı yediğinde topu geriye veya yana verdiğini göreceksiniz. Üstelik gelen baskının şiddeti fazla ise kaleci dahil olmak üzere pası anında iade ettiği defans oyuncusunun düşeceği kötü durumu bir gram kadar düşünmeyen bir futbol zihniyeti göreceksiniz.

    Özellik olarak üç aşağı beş yukarı aynı özellikli diyebileceğimiz Selçuk varken M.TOPAL'ı 5 Milyon Euroya alıyorsanız hadi neyse en azından yerli der, yedekleme de geçilebilirdi belki ama bununla yetinmeyip Raul Meireles'i onca maliyetine rağmen tercih ediyorsanız insanların Sizi tartışmasına çanak tutmuş da olursunuz. Ve tartışma on bir kişilik bir takımda iki kesici özellikli oyuncu seçiminde skor üretme noktasında başlıyor.

    Örneğin; ''Onun(M.TOPAL) arkayı süpürdüğünü bilmenin verdiği rahatlıkla Emre çok rahatlıkla daha ofansif bir role bürünüyor. Önünde Meireles-Cristian ikilisi olduğunda da Meireles en azından Cristian'ın açıklarını kapatmak için kendini paralayıp ofansif sorumluluklarını bir kenara bırakmak zorunda kalmıyor.''

    Bakın burada orta üçlüde iki olasılığa değiniyorsunuz. Ve her ihtimalde M.TOPAL'ı ve CRISTIAN'ı banko kabul ediyorsunuz. Oysa burada çift kesici tercihte(özellikle Emre'siz) asıl sorun CRISTIAN'ın tutarsız futboludur. Burada defans özelliği hiç olmayan CRISTIAN hücümda da varlık gösteremeyince oluşan ve her zaman seyrettiğimiz skor kısırlığının artık fark edilmesi gerekir. Bunun üstüne birde SOW veya WEBO'dan birinin yokluğunu kattığınızda tam da bugünkü sorunla yüzleşmiş olursunuz.

    M.TOPAL-Emre CRISITIAN tercihinde ise Emre CRISTIAN'ın etkisizleştiği maçlarda inisiyatif alarak öne yüklendiğinde ise hem SOW'un boş bıraktığı sola yardım eden hem de hücüma katkı veren Emre'de yorgunluk ve srtesle başlayan ve rakibin Emre'ye yaptığı sert müdahalelerle ya kart yada sakatlıkla yüzleşilmesidir. Ki bu tabloyu kaç maçta yaşadığımızı şahit olduğumuzu hatırlayın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uzun uzun yazmışsınız, teşekkür ederim ilginize. Ben de uzun uzun cevap vereyim size:

      Bir kere "çemkirmek" ifadesini yazıda ve önceki 1-2 yazıda aratın, bakalım ben mi kullanmışım. Kullanmışsam hangi yazıda kullandığımı söyleyin, ama yok kullanmadıysam da beni kullanmadığım ifadelerle yargılamayın.

      "yeaeaea" tarzı ifadeleri de ben kullanmıyorum, bu tarz konuşan/yazan insanlar var, hedef kitle onlar. Burada onlara gönderme yapıldı sadece. Bunu da not düşeyim.

      Sonrasında bu yazı "Topal oynasaydı bir şey değişmezdi" ve "Topal özelliksiz, düz bir oyuncudur, Fenerbahçe'nin oyuncusu değildir" gibi yargıların üzerine cevap olarak yazılmıştır.

      Bilmiyorum ne kadar takip ediyorsunuz ama bu yazıda ben kendi görüşlerimi paylaşmadım. Bu daha çok Hoca'nın oyuncu tercihleri, oyun planı vs düşünüldüğünde Topal'ın nereye ait olduğuna veya olması gerektiğine dair bir yazı.

      Ha şayet benim kendi görüşlerime dair en ufak bir fikriniz olsaydı, benim Cristian'ı hiçbir şart altında kadroya yazmayacağımı bilir, Topal için ise temel fikrimin yazının sonunda "benim görüşüm" olan kısımda yazdığım gibi "deplasmanda fiziksel direnç gösteren bir takımla oynayacaksak, kora kor mücadele yapılacaksa" ilk 11'e yaz. Yoksa benim görüşüm çok net. Bu takım en azından içeride 4-4-2 oynamalı ve orta ikilisi de Emre-Meireles (rotasyonunda da Salih) olmalıdır.

      Saygılarımla

      Sil
    2. Sevgili Alihoca,

      Çemkirmek lafını ben kullandım ve rahatsız olmanıza gerçekten üzüldüm. Ancak bu kelimeden neden rahatsız olduğunuzu, Fırat Bey'in neden kendini savunmak zorunda hissettiğini anlamakta güçlük çekiyorum.

      Çemkirmek kelimesi TDK'ya göre "Birine karşı gelmek, sert cevap vermek" demektir. Argo veya küfür değildir. Ben çemkirmeyi, Ekşi Sözlük'te birisinin yaptığı tanımdaki gibi "Genelde düşünmeden, anlamadan konuşan, hayatlarını refleksel fonksiyonlar üzerine kuranların yaptığı eylem" olarak kullandım.

      Fırat Bey'in yazısında ilgili yeri okuduğunuzda, bazı kişilere ne kadar anlatırsanız anlatın, sabit fikirle şikayet ediyorlar demiş olduğunu görürsünüz. Bu kişilerin tam da şikayet ederken konuşma şeklini kafanızda canlandırın. Böylece neden bu kelimeyi seçtiğim daha iyi anlayacağınızı tahmin ediyorum. Bence yazıda anlatılan fiilin tam karşılığı çemkirmektir. Bu kelimenin eş anlamlısı aklıma gelmiyor, öneriniz varsa ve paylaşırsanız memnun olurum.

      Kelimeden "Tüm Fenerbahçe taraftarları asla düşünmeden, saygısızca hareket etmez ve konuşmaz, dolayısı ile çemkirmez" düşüncesi ile rahatsız olduysanız, o zaman yukarıda yazdıklarımı gözardı ediniz.

      Sil
  11. Ayrıca,
    Gençlerbirliği yenilgisine kadar Aykut Hoca'yı eleştirenlerin tümünü AYKUTDÜŞMANI mertebesinde ele almakta bir başka yanlışımızdır. En azında kendim için söyleyeyim ki o formayı giyen, o pozisyonda görev yapan ve bu camiayı kutsal bilip belleyen herkes bizimde kutsalımızdır. Eleştiride ise aslolan işler kötü giderken değil iyi giderken doğru-yapıcı eleştiri getirebilmektir.

    Son maçın yetmişinci dakikasından sonra; efendi, iyi huylu, işini yapan, itiraz etmeyen, kavga etmeyen, isyan hiç etmeyen ortak özellikleri ile transfer edilen yada elde tutulan oyuncularımızın maçın sonucunu da kenarda sessiz sakin Hocaları gibi kolayca kabullendiklerini gördük.

    Alınan ve elde tutulan oyuncuların hiç birinde takımın gidişine isyan eden, sahada arkadaşına sahip çıkmak için rakibe-gerekirse hakeme kafa tutan, duruşu, beyanatı ve mücadelesi ile arkadaşlarını ateşleyen lider özellikli bir tek oyuncu gösteremezsiniz.

    Beğenmediğimiz ve yerden yere vurduğumuz Daum döneminde M.TOPAL'ın pozisyonunda ve orta sahasında oynayanlar ile bugünkü orta sahayı karşılaştırılsa bile sorun birazcık olsun anlaşılacaktır.

    Evet Aleks böyle bir oyuncu idi ama benim sözünü ettiğimi Aleks kalsaydı ya indirgemeyin lütfen. Bu Hoca'nın takıma oyuncu seçerken her mevkide mevcut duruma haksızlığa, skora, sertliğe karşı koyacak, gerekirse sertlikle cevap verecek, yenilgiye isyan edecek büyük oyuncu-lider oyuncu aramayan transfer politikasına işaret etmektir sadece..

    Yazdıkça uzayıp gidecek bir derin mevzuya şimdilik bu kadar diyelim.
    Saygılarımla

    YanıtlaSil
  12. Sn Fırat AKTAV;

    Öncelikle 'çemkirmek' ifadesi için özür diliyorum.

    Diğeri olan;
    //Ben ne kadar yazarsam yazayım, mutlaka "Topal niye bizim takımda oynuyo ki yeeaeaa?" kafası değişmeyecek birçoklarında.//

    Her ne kadar tırnak içinde başkasının ifadesi olarak da olsa onay oluşturan cümle-ifade için fikrim aynı. Şık değil.

    Bir başka ifade ile,
    Fenerbahçe için düşünen, kafa patlatan, üreten ve ürettiğini paylaşma erdemi olan bir yürek için şık değil.

    Eleştiriyi ise sadece ego okşamak ve sidik yarıştırmak için yazılan bir saldırı yazısı olarak ele almamakta lazım.

    İnternet ortamında düşünülen üretilen ve paylaşma cesareti gösterilen her yazı aynı zamanda Fenerbahçelilerin bir buluşma, paylaşma, öğrenme ve doğru tespitlerde hemfikir olabilme noktası olarak da değerlendirilmesi gerekir.

    Evet Sizi beğeni ile izliyorum. Bu nedenle de yazınızı ciddi olarak ele almaya çalışarak yorum(Ki devamında işin Hoca kısmını da içeren M.TOPAL'ın dahil olduğu tartışmayı doğuran transfer politikasına da değinen biraz uzunca ikinci bir yazıda daha göndermiştim) yapmaya çalışmıştım.

    Aslolan Fenerbahçe için; farklı görüşlerle geliştirilen, eleştirilerle mükemmelleşen ve hepimizin mutabık olduğu savunabileceğimiz doğru fikirler yaratabilmektir.

    Başarı ve mutluluk dileklerimle

    YanıtlaSil
  13. Sn Ertuğ KAYA;

    Burada sözü edilen,
    Ekşi Sözlükte verilen O bazı kişiler diye devam edilen tanımdaki kişiler değil.

    Burada bu konuda sözü edilen kişiler; Yüreği Fenerbahçe Sevgisi ile çarpıp M.TOPAL ve orta sahaya yapılan yanlış transfer politikası hakkında, orta sahada çift kesici ile oynanması konusunda farklı düşünen Fenerbahçelilerdir.

    Ayrıca birde TDK ve Ekşi Sözlük anlamını bilmeyip halk arasında bilindiği şekli ile bilen Fenerbahçelileri de düşündüğümüzde hoş-şık bir durum oluşturmayacağını takdir edersiniz.

    İşin aslı benim rahatsızlığım falan da değildir.

    Fenerbahçeliler bir 'lise' geleneğinden, tedrisatından, misyonundan, vizyonundan gelmiyor maalesef. Veya başka bir ifade ile yazılı ve görsel basının köşe başlarını kapmış 'Liseliler' tarafından tüm Fenerbahçeliler bilgilendirilmiyor, aydınlatılmıyor, yönlendirilmiyor.

    Örgütsüzlüğümüz, iletişimsizliğimiz ortak paydalarda-doğru fikirlerde buluşma, birleşme ve dayanışma kültürü oluşturmamızda dağ gibi engeller oluşturuyor.

    Hal-i Pür melalimiz böyleyken farklı düşünen bir Fenerbahçeliye neden bu kelimelerle seslenelim ki...

    Kısaca maruzatım bu idi..

    Esenlikle kalmanız dileği ile.

    YanıtlaSil
  14. Yazı çok güzel olmuş. Birkaç şey söylemek gerekirse, Mehmet Topal'ın hangi sistemde ve nerede kullanılacağı, yanındaki oyunculardan ne destek alabileceği ya da onlara ne kadar yardımcı olabileceği de düşünülmelidir. Bu yüzden bence öncelikle sahada takım olarak hangi taktiklerle yer aldığımıza göz atmak gerekiyor.
    Aykut Kocaman antrenörlüğünde gerek 4-4-1-1 gerek 4-2-3-1 olsun takım olarak savunmadayken her zaman topun arkasında pozisyon almaya çalıştık. Bu önemli çünkü defans-hücum dengesinde özellikle orta sahanın 2 kanadında olan oyuncuların (kontra atak kalitesini belirleyen en önemli oyuncular) önlerindeki 2 bek ile birlikte defansta son 50,40,30,20 metrede nereye kadar gelecekleri sahadaki futbolu çok değiştirebilecek bir etken. Bizim taktik anlayışımıza dönersek gözüken, o bölgeden istenen bu görevin ortalama son 20 metreye kadar düzenli olarak yapılması ( Sow ortalama 30 metre seviyelerindeydi). Böyle olunca topu kazandığımız zaman rakip takımın bizim yarı sahamıza tamamen yerleşmiş olduğu düşünülürse oyunu açabilmemiz için özellikle savunma önündeki 2 oyuncunun yüksek pas ve belli kalitede top sürme yeteneğine sahip olması gerekiyor. Bunu herhalde sırasıyla en iyi Emre,Salih, Meireles, Baroni, Mehmet Topal ve Selçuk yapar. Tabi öne uzun oynayıp çıkmayı düşünmezsek. (Benfica maçında Webo'yu birçok kez bu şekilde çok iyi kullandık).
    İyi geçirdiği Valencia kariyerinde takımının da oyun yapısına bağlı olarak, topu ayağına aldığı zaman kısa oynayabileceği, kanada açılmış 2 stoperi, 2 bek'i veya 2 orta saha oyuncusunu rahatlıkla görebilen Mehmet Topal, yazıdaki "kesici" bölümünde anlatılan üst düzey defansif özelliklerine rağmen hücum yönündeki eksikleri nedeniyle Fenerbahçe'de özellikle ligin ilk yarısında zorlandı ve çok eleştiri aldı. Çünkü ne Fenerbahçe Mehmet Topal'a göre oynuyordu, ne de Mehmet Topal ondan isteneni yapabilirdi. Evet "Topal transferi Emre'nin boşluğunu doldurmak için yapıldı" sözü dediğin gibi doğru bir tespit olmasa da hazırlık maçlarında ve ilk yarıda sahaya yansıması ne yazık ki bu şekildeydi. 2. yarı Emre'nin de geri dönmesiyle hücumda sahaya dizilişimiz anladığım kadarıyla 4-1-1-3-1 şeklinde değişti ve birçok şey düzeldi. Son olarak benim anlamadığım nokta ise seninde üzerinde durduğun gibi, orta sahanın ortasındaki bu üçgenin neden ısrarla ters olarak denenmediği geç te olarak 1-1-1' e dönüştürüldüğüdür.

    YanıtlaSil