18'de 17 yaptık,
İlmik ilmik..
18. kez şampiyonluk kupasını kaldırdık.
Biz tribunlerde, futbolcularimiz sahada ter dokerken, ilmik ilmik..
Birileri de bugünleri hesaplamış..
İlmik ilmik..
Şöyle bir bakalım ve hafızaları tazeleyelim mi, neler olmuş son zamanlarda :
3 Temmuz'dan başlamayacağız elbette.
Bursaspor'un şampiyonluğundan, 2010 yılından başlayacağız.
Nisan-Mayıs 2010;
Şampiyonluk yarışının at başı gittiği dönem. Fenerbahçe, Ali Sami Yen'deki son derbiyi kazanıp, şampiyonluk yarışında potaya girerken, Bursaspor da Anadolu'nun sesi oluyordu. Ben bu yaşıma kadar bir milletvekilinin ya da bakanın şampiyonluk yarışında Fenerbahçe lehine konumlandığına şahit olmadım. Ama Bursaspor'u destekleyenlerin arasında genelde milletvekillerimiz vardı. Gerek TFF'ye gözdağı veren açıklamalar olsun, gerekse Fenerbahçe'yi töhmet altında bırakan suçlamalar olsun; sağolsunlar, Bursaspor adına müthiş bir PR, kampanya başlattılar.
Fenerbahçe ise bu dönemde, vidaları sıktı her zaman olduğu gibi ve haftalarca gol yemeden yoluna devam etti. Yine yenerek tüm rakiplerini eze eze, son haftaya girdi. Futbolun cilvesi, 34 şuttan sadece biri kaleye girebildi ve hazin bir son yaşadık Kadıköy'de. O gün, daha kötüsünü yaşar mıyız diye isyanlardaydık, bilemezdik bugünleri ya..
Kupa finalinde Trabzonspor'a yenildikten sonra herkes maçları paylaştığımızı söylüyordu ama tabii ki söylendiği gibi olmadı.
Haftalarca Fenerbahçe'nin rakip kalecileri satın aldığı safsatasıyla bilediler anti Fenerbahçeli kamuoyunu ve bu sefer yeşil beyaz renkler etrafında birleştiler.
Bu işlerin mihmandırı, şimdilerde olduğu gibi Telegol ve Serhat Ulueren'di elbette. Türkiye derin futbolunun kirli kutusu.
Son maçta yaşanan kaza ile şampiyon oldu netekim, yeşil beyazlılar.
Kendileri ise son maçta, düşman bildikleri Beşiktaş'ın özür kabilinden hediyesini nazikçe kabul ettiler.
Sonra içlerini de döktüler; Ozan İpek, gibi..
Bahanesi yok. İnanılmaz goller kaçtı. Bir tanesi girse şampiyon olacaktı Fenerbahçe ve belki 3 Temmuz 2010'da başlayacaktı bu ooperasyon. Ama durun bir dakika, seçim yoktu geçen yıl, muhtemelen kutlamalardan hemen sonra harekete geçerlerdi, değil mi, bekleyecek ne var ki?
Velhasıl; bildiğimiz ya da bilmediğimiz devlet, Fenerbahçe'nin şampiyon olmasını istemedi 2010 yılında, bunu net bir şekilde ifade etti.
Yahu kardeşim, psikopat mısın sen; Devletin işi gücü yok Fenerbahçe ile mi uğraşsın diyorsunuz değil mi?
Onu da yazacağız inşallah, inşallah..
Peki 2011 yılında ne değişti? Çok kafa karıştırmamak için mümkün olduğunca madde madde ilerleyelim isterseniz.
Aralık, 2010 : Aralık ayında yapılacak ihalede nihayetlenmesi beklenen 4 milyar dolarlık meşhur helikopter ihalesi, gerekçesi kabul görür bir sebeple açıklanmadan ertelendi. Sonuçlanması Nisan 2011'i buldu. İhaleyi Sİkorski'yi temsil eden konsorsiyum kazandı. Aralık 2010'un kulislerdeki favorisi ise İtalyanlar'dı. Temsil eden gruplarda kimler mi vardı? E araştırıverin, beni "günaha" sokmayın.
Aralık 2010 : Giresunspor Başkanı Olgun "Peker"in telefon dinlemelerinden yola çıkılarak Aziz Yıldırım da teknik ve fiziki takibe alındı.
Ocak, 2011 : Ligde Trabzonspor'un ardından 9 puanla 2. durumda olan Fenerbahçe, 2 maçla; ki birinde Trabzonspor'u net bir şekilde yenerek, farkı 4 puana indirdi.
Şubat-Nisan, 2011 : Fenerbahçe ve Trabzonspor yarışa dolu dizgin devam ederken, yaşananlar giderek çirkinleşmeye başlıyordu. Bursaspor'un şampiyon olduğu 2010 yılında olduğu gibi, Anti Fenerbahçe timi, milletvekilleri ve bakanlar devredeydi. Anlaşılıyor ki bu sezon da Trabzonspor'un şampiyon olması gerekliydi. Trabzonspor ile oynayacakları maçlardan önce stadyum protokolleri imzalanan Anadolu şehirleri, Wikileaks'e uzanan ve hala bir tekzip almayan Trabzonspor'a örtülü ödenek yardımı, tek elden, aynı kalemden çıkmışçasına Fenerbahçe alehine yürütülen kampanya ve dezenformasyon, çirkin pankartlar ve kapalı kapılar arkasında yaşananlar..
Mart, 2011 : Galatasaray Kongre Üyesi Zekeriya Öz terfi edilerek ve özel yetkileri alınarak Ergenekon savcılığından alındı. Yerine Fikret Seçen geldi. Fikret Seçen'in birlikte çalıştığı savcılardan biri de Fenerbahçeli Mehmet Berk; şurada bir bilgilendirme var.
Nisan, 2011 : Şiddet yasası yürürlüğe girdi. Taraftarlar için ağır müeyyideler içeren yasada en köklü değişiklik; şike ve teşvik suçlarında oldu. Yeni yasaya göre, şike ve teşvik artık hapis cezası ile cezalandırılacaktı.
Nisan, 2011 : 4 milyar dolarlık helikopter ihalesi sonuçlandı. Aralık 2010'da kulislerde favori olmayan Sikorski konsorsiyumu, ihaleyi kazandı. Kimin kazandığı, kimi kaybettiği malum. İddialara göre söz dinlemeyen ve Aralık 2010'da karşı taraf lehine sonuçlanması beklenen ihalenin Sİkorski lehine sonuçlanmasında etkili olan Aziz Yıldırım birilerini fena kızdırmıştı.
Mayıs, 2011 : Şampiyonluk yarışı kızıştı ve Fenerbahçe son maçta ecel terleri döktüğü Sivasspor karşılaşmasında 4-3 galip gelerek şampiyon oldu. Kutlamalar yapıldı. Kurtlar döküldü. Artık transfer zamanıydı, hedef 2011-12 sezonunda Şampiyonlar Ligi'nde ses getirmekti.
Haziran, 2011 : Malum 12 Haziran Seçimi. AKP kurulduğu yıl iktidar olan parti, 3. kez üst üste ve oy artırarak iktidarı kimseye bırakmadı. Ustalık dönemi başladı.
Haziran, 2011 : Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener yeni dönemde aday olmadı ve yerine sürpriz bir şekilde, Galatasaray ve Beşiktaş camiası tarafından aday gösterilen Fenerbahçeli Mehmet Ali Aydınlar seçildi.
Temmuz, 2011 : 3 Temmuz'da start verildi ve Pazar sabah 7:00'de Hannibal Lecter, pardon Aziz Yıldırım yakalandı. Onlarca kişi Temmuz ayı içerisinde gözaltına alındı ve bir kısmı tutuklu yargılanmak üzere Metris cezaevine yerleştirildi.
Temmuz ayı Fenerbahçeliler için adeta kabusa dönüşmüştü. Eregenekon muhabirleri ekranları sarmış, çarşaf çarşaf delillerden bahsediyorlardı. Emenike para sayıyordu, Sezer arkadaşlarına para dağıtıyordu vs..
Soruşturma hakkında gizlilik kararı olmasına rağmen, hergün, belirli gazete ve televizyonlarda görüntü ve ses kaydından uzak, tape adıyla tabir edilen telefon dinlemesi dökümleri saçıldı ortalığa.
Lehine bir hakem hatasında bile mecliste gensoru verilen Fenerbahçe; konu şike olunca Fenerbahçe'yi tutmayan ve yıllardır maruz kaldıkları dezenformasyon neticesinde sarı laciverte nefret besleyenler için artık suçluydu bile.
Şike ve Fenerbahçe.
Kardeşti artık.
Her ne kadar akabinde Beşiktaş ve Trabzonspor hakkında da gözlatı ve ifadeler olsa da, soruşturmanın merkezi Fenerbahçe'ydi.
Temmuz ayında yaşanan diğer konuyla alakalı olaylar da şurada yazılmıştı.
Ağustos, 2011 : Düşer mi, düşmez mi; kanaat mi, iddianame mi derken kopan kavga gürültüde, son dakikada Şampiyonlar Ligi hakkı elinden alındı Fenerbahçe'nin. Aynı gün bu hak Trabzonspor'a verildi ve ertesi gün kefaletle serbest bırakılarak tutuksuz yargılanan Sadri Şener'in yurtdışına çıkış yasağı kaldırıldı. Bu komedi biraz olsun gözünü açtı Fenerbahçe'nin ilelebet karşısında olmaya yemin etmiş muhterislerin.
Ardından koptu kıyamet Fenerbahçe kanadında ama öyle bir noktaya gelmişti ki sarı lacivertliler, elleri kolları bağlı, manevra ve hareket kabiliyetinden uzak, biçare ligden düşürülmesini talep etmişti.
Öyle ya; soruşturma altında olduğu için, UEFA'nın Sıfır tölerans kaidesi gereği Şampiyonlar Ligi'nden men eilen Fenerbahçe'nin yerine, yine soruşturma altındaki Trabzonspor kupaya davet ediliyordu; hem de ön elemesinde oynayıp elendiği bir turnuvaya.
Teknik direktörü ve yöneticisi Metris'te olan Beşiktaş da Avrupa'da yoluna devam eiyordu.
Minareyi çalan kılıfı hazırladı.
Sıfır tölerans.
Şampiyonlar Ligi kıymetli.
Fenerbahçe hakkında iddialar daha fazla.
Türkiye'den yönlendirmeler yapıldı.
Vs..
Altı boş.
Ama durum gayet net.
Trabzonspor'un şampiyon olması gerekiyordu.
Fenerbahçe şampiyon oldu.
Aziz Yıldırım'ın kontrol edilmesi gerekiyordu.
Yok edildi.
Şampiyonlar liginden gelecek para, Trabzonspor'undu.
Kaderde öyle yazıyordu.
Daha fazla uzatmadan;
Özellikle detaylarına inmek istemediğim, yukarıdaki tablodan bile olayın ne minvalde geliştiği çok ağık değil mi?
1959'dan futbolun tüm kademelerinde var olan muhtelif illegal olgular, 2011 Temmuz'unda bir günahkara zimmetlendi.
Peki neden?
Neden mi?
Sebep sonuç ilişkisiyle yürüyelim;
Sonuçları bulalım, bu işten kimler nasıl fayda sağlıyor, yazalım alt alta, yazalım onu da..
aynen öyle
YanıtlaSil