30 Ağustos 2011 Salı

İlmik ilmik, Şike operasyonu (Gelişme)


Bir rüya gördüm; epey çetrefilli, 3 bölümde anlatacağım müsaadenizle. Kişiler, kurumlar tamamen hayal ürünüdür.




Konuyla ilgili bir önceki şu yazıda çok fazla detaylarına girmeden son 2 yılın fotoğrafını çekmeye çalıştık, kısmi yorumlarla.
Şimdi asıl meseleye gelelim. Temmuz ayında ve takip eden dönemde neler oldu, bir kez daha hatırlayalım:


  • Şike soruşturması başladı.
  • Abdullah Öcalan ile devlet yetkilileri arasında görüşme yapıldığı iddia edildi.
  • Deniz Feneri soruşturması kapsamında gözaltına alınanlar oldu.
  • Çok sayıda şehit verdik. 13 şehit verilen bölgede komutan kusurlu bulundu ve görev yeri değişti.
  • Demokratik Toplum Kongresi (DTK); Kürt halkı olarak demokratik özerkliklerini ilan ettiklerini duyurdu.
  • Özel harekat polislerine terör bölgesinde yetkiler tanımlanacağı iddia edildi.
  • Kuvvet Komutanları ve Genelkurmay Başkanı görevlerini bıraktı.
  • Döviz ve altın fiyatları yükseldi.
  • Kıdem tazminatının kalkacağı yönünde haberler yayınlandı.
  • Tutuklu vekiller için yapılan boykot ile oluşan yemin krizi çözüldü.
  • Yeni Anayasa çalışmaları başladı.
  • Sosyalist Kürt siyasetçi ve yazar Kemal Burkay 31 yıl aradan sonra Türkiye'ye döndü.
  • RTÜK, Kamu İhale Kurumu, Rekabet Kurulu, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu, TMSF, EPDK, BDDK, TAPDK kibi özerk kurum ve kurullar iligili bakanlıkların denetimi altına girdi.
  • Deniz Feneri savcıları görevden alındı. Görevden alınan savcı, "Birilerine yaranacağıma limon satarım." dedi.
  • Euro 2,5'u geçti.
  • OdaTV iddianamesi hazırlandı. Ahmet Şık ve Nedim Şener'in Ergenekon terör örgütüne yardım etmekten 15 yıl hapsi istendi.
  • Türkiye, bizzat Dışişleri Bakanı vasıtasıyla Suriye'ye nota verdi.
  • Belli başlıklarla Türkiye gündemi yukarıdaki gibi şekillendi. Şike soruşturması yaygarasının kaldırdığı tozun altında muhakkak ki bazı hesaplar görülmüştür. Bunun aksi beklenemez. Ama bu soruşturma başlı başına bir hesap, bir hasat değil mi zaten?
    Şöyle bir senarize etsek tüm yaşananları, ne dersiniz?
    Birileri bu çorabı ama bu sebepten ama bu sebepten ördü Fenerbahçe'nin başına.
    Bu birileri; kim olabilir ve bunu neden yapmıştır peki?
    Kurcalayalım bakalım.

    İlmik, ilmik adlı ilk yazıda belirttiğimiz üzere; yaşananları kronolojik bir sıraya koyduğumuzda dahi ortaya bir tablo çıkıveriyor.
    AK Parti Hükümeti göreve başladığından beri, yaygın bilinen yanlışların ve kanıksanmış eksiklerin üzerine giderek önemli ve doğru bir politika sergiledi. Her ilde üniversite, hızlı tren projeleri, duble yollar, sağlık reformları bunların başlıcalarıydı.
    Ayrıca Amerika'nın özgürleştirme adı altında Ortadoğu'da uyguladığı politikaların bir benzeri olarak; demokratikleşme ve temizlenme sürecinin mihmandırlığına soyunda iktidar ve camiası.
    Elbette demokratikleşme ve temizlenme süpürgesine; Türkiye'nin mevcut hakim gücünün hoşlanmadığı "mikropların" takılması normal.
    Türkiye'nin ekseni değişiyor denildiğinde siz sadece milletvekili sayısı ve para mı yer değiştiriyor zannediyorsunuz?
    Dayısı Faruk Y.'dan bu yana, Türkiye ve çevresindeki NİNTENDO ihalelerinin adeta tekeli olmuş bir isim. Nasıl olmuş peki? Tabii ki ihtisas ve donanım sebebiyle. Bugün nasıl Banvit, ihtisası ve donanımı sebebiyle piliç işinde pazar lideriyse, O da aynı sebepten bu işin zirvesinde.

    Ama komuta zinciri değişti, artık başka firmalar da bu pastadan pay almak istiyorlar. Üstelik hem ihtiasas sahibiler hem de donanım.

    Şimdi bir masal yazalım:
    Çekil dediler çekilmedi,
    Paylaş dediler paylaşmadı,
    Eğilmedi, bükülmedi..
    E iyi bok etti.
    Halı ihalesinin Aralık 2010'da istenilen şirketlerin lehine sonuçlanmaması ile alenen düğmeye basıldı. "O onu aramış, şu bununla görüşmüş, bu şuna mesaj atmışla" kayıtlarına ulaşıldı.
    Önce teknik ardından fiziki takibe alındı. Muhtemelen dosyasında, teknik takibe alınması gerekliliği için bir ihbar e-maili vardır; Nedim Zener'de olduğu gibi.
    Mart ayı sonunda Galatasaraylı savcı gitti Fenerbahçeli olanı geldi.
    Ardından Sporda şiddeti engellemek, "mikropları" arındırmak için, oldukça ağır ve muhtemeldir ki ilerde hafifletilecek olan bir yasa çıkarıldı. Bu yasaya göre, şike ve teşvik artık hapis cezası gerektirecekti.
    Yasa Nisan ayında yürürlüğe girdi. İhale Nisan ayında nihayete erdi. Ama ters bir sonuçla. Kazanmıştı, kazanan taraftaydı.
    Fenerbahçe Şampiyon oldu.
    Yine kazanmıştı.
    İhale neticesi zaten belli kanalları hemen harekete geçirdi ve aslı astarı olmayan iddialarla Fenerbahçe; Trabzonspor üzerinden lekelenmeye başladı. Herşey yeşil sahalar ile ilgiliydi ama aslında hiçbir şey futbolla alakalı değildi.
    Seçim beklendi. Böyle bir riske kimse giremezdi.
    Bir de Fenerbahçeli Federasyon Başkanı getirildi ki; kimse itiraz edemesin olacaklara.
    Oldu 3 Temmuz.
    Gerisi malumunuz.
    Türk futbolu temizlik parantezine alındı. AK Parti Hükümeti hızlı tren ve duble yollardan sonra, bir ilki daha gerçekleştirdi. Demokratikleşme süreci ve temiz futbol.
    Amaç O'nu çekil dedikleri, paylaş dedikleri yerden uzak tutmaktı. Ama bir açığı yoktu. Ne babasından ne de askerlik mevzusundan bir şey elde edemediler. Onu alaşağı edebilecekleri tek saha futboldu.
    Sporda şiddeti önlemek için çıkardıkları yasa kapsamında etrafını sardılar. Muhtemelen araya bir de köstebek de soktular ki zincirin birbirine değmeyen halkalarını uç uca eklesin. Trabzonspor'a da geçen sezon Bursaspor'da olduğu gibi tüm yeşil ışıkları açtılar. Nefs-i müdafaa uğruna, öfkeyle; her konuştuğu alehine yazmaya başladı. Gelen, giden eksik olmadı. Nisan ayında göreve getirilen ve hakkında Ergenekon zanlısı Hanefi Avcı'nın kitabında birçok kez bahsedilen, Fenerbahçeli Savcı ipleri birbirine bağladı. Artık herşey hazırdı. Haliç'te Yaşayan Simonlar'da bahsedildiği gibi; Nisan'da göreve başlar başlamaz olayı çözdü. Şimdi bir mola ve seçimin ardından, federasyon başkanı da Fenerbahçeli yapıldıktan sonra, malumunuz dedik ya..
    Ama evdeki hesap çarşıya uymadı.
    Medyayı şuursuzca şikenin varlığına kamuoyunu inandırmak için kullandılar ama Fenerbahçeli inanmadı. Kazandıkları o 17 maçta döktüğü terdendir ki; kimse bu oyuna alet olmadı.
    Oysa; 4 Temmuz haftası, herkes inanmış olsa bu tevatüre, küfretse O'na ve terk etseydi kaderine, bugün yeni başkanımız ve yıldız transferlerimizle Şampiyonlar liginde oynuyorduk belki de..
    Kamuoyu vicdanı öyle hassas bir denge üzerine kuruludur ki; bir omuzda yıkman lazım karşıt düşünceleri. Ama öyle olmadı; Fenerbahçe ve Fenerbahçelilik mağlup olmadı.
    Şimdi kucaklarında bir bomba. Kamuoyu rahatsız. Hesaplar tutmadı.
    Spor mahkemeleri kuruldu ve dosyaların artık oaraya gitmesi gerekiyor. Senaryoya göre konu spor mahkemelerine gidene kadar tüm hesaplar görülecekti ama birilerinin fena ayağına dolandı.
    Müşteki sıfatıyla ifadeye çağırılanlar bile Savcının, dosyayı spor mahkemesine vermemek üzerine çalıştığını, nereden çıktığı belli olmayan silahlar ve tehdit, baskı şikayetleriyle O'nu şike soruşturmasından organize suç örgütü kapsamına almaya çalıştığını apaçık gösteriyor.
    Muhtemeldir ki; nasıl becerecekler bilmiyorum, yakında O ve birkaç kişi hariç, hepsi spor mahkemelerinde tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılacaklar.
    O'nun içerde kalması ise tamamen Savcımızın hayal gücünün sınırlarına kalmış. Ermal Zoroğlu, Aziz Yılmak, Hasan B Kutlualf'den oldukça önemli bilgiler gelmiştir muhakkak:)
    Yukarıda ve diğer yazılarda yazdıklarımın tamamı uydurma, saçma sapan kurgular, komplo teorileri. Aldırmayın sakın bana;)
    Peki kim bunlar?
    Neden yaptılar?
    Birkez daha diğer yazıya saklayacağız; zira sonuçtan sebebe varacağız.
    3 Temmuz'dan bu yana yaşananlar, kimin lehine, kimin alehine gelişti / gelişiyor?
    Devam edecek.

    4 yorum:

    1. Anlamadigim 3 sey var.. 1}Peki bazi kulupler Fb.nin artigiyla beslenmeyi nasil iclerine sindiriyorlar? 2}M.A.aydinlar neden istifa etmiyor{hani fenerbahceliydi ya}3}Kasimpasanin bickin delikanlisi Fb.ile ilgili sorularandan neden kaciyor?

      YanıtlaSil
    2. MUHTEŞEM TESBİTLERİN VAR...AKLI BAŞINDAKİ HERKEZ BU DAVANIN TAMAMEN UYDURMA VE RANT İÇİN OLDUĞUNU BİLİYOR ELİMDEN GELDİĞİNCE YAZINI YAYINLAYACAM..ELDEN ELE DOLAŞSIN BELKİ BİRİLERİNİN GÖZÜNE BATAR

      YanıtlaSil
    3. Bence bu soruşturmada Fenerbahçeyi sıkıntıya sokacak bir kaç konu var.Aziz başkanın,yönetici arkadaşları ile "tarlalar yeşillendi mi?" diye konuşması,Ankaragüçlü Uğur Uçar'ın "evet,bana şike teklif ettiler diye ifadesi. Bir de yazıldı ama yalanlandı mı takip edemedim, Bülent Uygun'un eşinin telefonda "yine şike mi yaptın Bülent" diye konuşması var diye aber yapılmıştı.Bence tek bunlardan sıkıntı olursa olur.Bunlarla ilgili net bilgi var mı*

      YanıtlaSil
    4. DUNYADA ARAB BAHARININ YASANDIGI VE UCURUMLARIN BASLADIGI GEREKSIZ RANT BAHARI YASANIRKEN,SAYIN AZİZ YILDIRIMIN İCERİYE ALINMASI COK SOK OLMUSTU.FAKAT TURKİYE GENELİNDE RANTIN 2 Cİ AYAGI OLDUGU HEMEN FARKEDİLDİ ,GEREKEN ONLEMLER SANIRIM ERKEN TESHİSLE YAPILANMA YAPABİLİCEKLERİ KOTULUKLERİ KESTİ AMA SAYIN BASKAN İCERDE GEREKSİZCE KALDI.BUNDAN SONRAKİ SURECTE BENCE KARTLAR ACILDI ,FENERBAHCE REST DEDİ VE UMİD EDİYORUM BASKAN EN YAKIN ZAMANDA AİLESİNE VE BASKANLIK KOLTUGUNA GERİ DONER VE OTURUR.FENERBAHCE TARAFTARIYLA CAMİASIYLA YONETİCİLERİYLE GELECEKTE YAPICAGI ATILIMLARIYLA DAHA GUCLU CIKACAGI BİR SAVASI KAZANDI AMA KARSI TARAFTA YARALI BİR DUNYA VAR DAHA AKILCI VE POLİTIK OLMASI GEREKTİGİ KANISINDAYIM.FENERBAHCE YIKILMAZ!!!

      YanıtlaSil