25 Mart 2013 Pazartesi

Uefa Avrupa Ligi - Çeyrek Final: Lazio Analizi.




Lazio analizi yazmak isteyen herkes oturup 1-2 Lazio maçı izlemeye çalıştı tahminimce. Ben iki maç seyrettim, 6 sayfa not çıkarttım ama çıkarttığım 6 sayfa not dahi sıkıntıdan bayıldığım ve maçlar esnasında esnemekten ağzımın ayrıldığı gerçeklerini değiştirmeyecek. Özetle: Dünyanın en sıkıcı rakibiyle oynayacağız!

Rakibimizin bir önceki turda deplasmanda oynadığı Stuttgart maçı ve hemen sonrasında ligde iç sahada oynadığı Fiorentina maçları üzerinden yola çıkarak bazı şeyleri aktarmaya çalışacağım. İki üst üste maçı seçmemin esas sebebi ise, rakibin bizimle oynayacağı maçlar öncesinde çok çetin maçlar oynayacak olması. Bizimle yapacakları iki maç arasında Roma derbisi, ikinci maçtan sonra da iç sahada Juventus maçları var. Şampiyonlar ligi yarışı için bu maçlardan mutlak galibiyet çıkartmak zorundalar ve arada da bizimle oynayacaklar. Kadro rotasyonlarının bu trafiği kaldırıp kaldıramayacağını hep birlikte göreceğiz. Hele ki Roma derbisi sıralama için de çok önemli, zira ligde Roma'nın gerisine düşmüş durumdalar ve kaybederlerse Avrupa Ligi'ni dahi riske atmış olacaklar. Hoş biz de şampiyonluk yarışının içinde kalma çabası içindeyiz ve rakiplerimiz nispeten daha zayıf olsa da kazanmak zorundayız. Yine de onların bu süreçte daha çok yıpranacakları bir gerçek.

STUTTGART DEPLASMANI

İzlediğim iki 90 dakikadan nispeten daha çekilebilir olanı buydu. Ne yaptığını bilen, iyi bir deplasman takımı vardı sahada. Genel dizilişleri olan 4-1-4-1'i kullanmadılar. Top rakipteyken 4-4-1-1, top onlara geçince 4-2-3-1 oldular. Yani esnek bir 4-5-1 kullandılar ve bunu da alan daraltmadaki başarılarının yanına "driver" kanat oyuncuları sayesinde yaptılar. Sahaya da çok simetrik yayılmadıkları için genelde şöyle bir görüntü çıktı ortaya:




Görselde Kozak daha sola doğruymuş gibi görünse de önde çok hareketli. Stuttgart maçı özelinde Ederson'a ceza sahasına girme imkanı tanımak için daha çok sola açıldı. Rakibi genellikle önde karşıladılar, Candreva ve Lulic kapılan toplarda hemen fırlayarak kaleye yönelmeyi düşünen kanat oyuncuları. Önde baskıyı da bu oyuncular başlatıyor. Zaten attıkları gollere bakanlar, gollerin rakiplerin hatalarından geldiğini farkedecektir. Stuttgart maçındaki ilk golde daha ortada pozisyon bile yokken atılan bir yanlış top Ederson'da kalıyor ve vuruşunda gol. 2. golün ise Stuttgart'ın 4-4-2'ye dönmesinden bir dakika sonra gelmiş olması ironik. Orta sahada boşluk bulunca ileri fırlayan Onazi golü atıyor.

Maç boyuna pres yapmaya çalışan, önde top kovalayan, ancak neredeyse hiçbir şey üretemeyip sadece üç pozisyona girebilen Stuttgart'ı siliyorlar sahadan. Temelde tempoyu düşürüp oyunu soğutarak yapıyorlar, yani birçoğumuzun tabiriyle çirkin futbol oynayarak.

Tempoyu düşürüyorlar derken, istedikleri zaman artırabiliyorlar da. Stuttgart maçının ikinci yarısının başlamasıyla birlikte rakibi karşılama mesafelerini öne çektiler. Bunda skor üstünlüğüyle rakibi yıldırma isteğinin de etkisi vardı, ve 10 dakika sonra meyvesini de 2. golle aldılar. Sonrasında rakibin oyundan düşmesini çok iyi kullandılar, iki dörtlü blok halinde kapanıp kontra aradılar. Hele ki Ederson-Ledesma değişikliğinden sonra tam bir defansif 4-5-1'e dönüştüler ki 4-2-4 gibi dizilip gol aramaya çalışan Stuttgart orta sahayı tamamen onlara teslim etti.

Deplasmanda bu skoru alırken özen gösterdikleri noktalar; Alanı daraltmak, doğru baskı yapmak, pas hatalarını en aza indirmek, tempoyu istedikleri gibi ayarlamak ve disiplini hiç bırakmamak oldu.

FİORENTİNA YENİLGİSİ

Stuttgart'ı deplasmanda yendikten sonra iç sahada Fiorentina karşısında darmadağın oldular. Oynadıkları oyun nispeten aynı, ama rakip çok daha doğru oynayınca bu sefer sahadan silinen onlar oldular. Fiorentina anlayış olarak bize benzeyen bir takım, dolayısıyla bu maçın bize birçok doğruyu göstereceği düşüncesindeyim.

Klasik dizilişleri olan 4-1-4-1'le sahadalardı bu sefer. Kırmızı kart cezalısı Candreva'nın yerine Alvaro Gonzalez'i tercih ettiler. Önde de Avrupa Ligi golcüsü Kozak'ın yerine daha savaşçı karakterli Floccari oynadı. Yani aşağı yukarı şöyle yayıldılar sahaya:





İlk 15 dakika öylesine göstermelik bir baskı yaptılar. Bu esnada Fiorentina topu çok akıllıca çevirdi, sabırlı davrandılar, top hakimiyetini rakibe teslim etmemek adına tempoyu biraz düşürdüler. Lazio baskısı kesilir gibi olunca da yavaş yavaş topla çıkmaya başladılar. 20. dakikada da ilk organize atakla golü buldular. Pas oyunu oynayıp, tempoyu biraz artırabilen bir takımın Lazio'yu nasıl tek ayak üstünde yakalayabileceğinin güzel bir örneğiydi goldeki organizasyon. Buradan izlemek mümkün:



Lazio geri düşünce reaksiyon gösteremedi. Candreva'nın yokluğu ve Lulic'in 35. dakikaya kadar alıp gidecek alan bulamamasınından dolayı karşı kaleye istedikleri gibi gidemediler. Kanatlardan gidememenin üstüne Ederson'un topsuz oyunda kaybolması, Ledesma'nın sürekli pres yapma hevesiyle yerini kaybetmesi sayesinde orta alan hakimiyetini tamamen eline geçiren Fiorentina, Lazio'ya top oynatmadı. İlk yarının son 10 dakikasında biraz kıpırdanır gibi oldularsa da rakibe diş geçiremediler.

İkinci yarı Ederson-Kozak değişikliğiyle 4-4-2'ye dönüp, 5 dakika sonra da serbest vuruştan 2. golü yemeleriyle tamamen oyundan koptular. Fiorentina o dakikadan sonra tempoyu iyice düşürdü, ama Lazioluların da bir şeyleri değiştirmeye hevesi yok gibiydi.

Bu maç özelinde Lazio'nun neleri yanlış yaptığından çok Fiorentina'nın neleri doğru yaptığı önemliydi benim için. Zira dediğim gibi, tarzlarımız benziyor. Onlar da topla oynamayı seviyorlar, tempoyu oyunun belli bölümlerinde artırıp, belli bölümlerinde düşürüyorlar. Diziliş olarak sezon başında daha çok 3-5-1-1'i tercih etmiş olsalar da son haftalarda, oyuncu tercihlerini değiştirmeden, 4-3-3'e dönüş yaptılar. Onların doğrularının, Stuttgart'ın da yanlışlarının üzerinden giderek ne yapmamız ve yapmamamız gerektiğine bir bakalım.

NE YAPMALIYIZ - NE YAPMAMALIYIZ?

Fiorentina üzerinden gidelim. Bir kere en önemlisi; açık alan bırakarak şuursuzca saldırmaya yeltenmediler. Topsuz oyundaki hareketlilikleri sayesinde de hem rakibi çabuk bozdular, hem de paslar hep doğru yere gitti. Disiplini de hiç elden bırakmayarak rakibin en kaliteli bölgesi olan orta sahasını çökerttiler.

İleride soldan sağa asimetrik dizilen Ljajic-Jovetic-Cuardado üçlüsü, top kullanma becerisi çok sınırlı olan Lazio savunmasını mutlaka rahatsız etti. Bizdeki Sow-Webo-Kuyt dizilişine çok benzer yayıldı bu üçlü ileri. Orta üçlüden de Valero sık sık ileri destek verdi ki bizde de Cristian bu rolü üstleniyor. Videodaki golün organizasyonda Ljajic-Valero ve Jovetic üçlüsünün nasıl hareket ettiğine bir bakın. Sağ tarafları Pereirinha oynadığı sürece çökmeye çok müsait. Buna ayrıca değineceğim.

Biraz da Stuttgart'ın yanlışlarına bakalım. Disiplini elden hiç bırakmamak gerekiyor. Topla çıkarken bir anlık dalgınlık veya en ufak hatayı hemen cezalandırabiliyorlar. Stuttgart önünde Ederson'un attığı ilk gol bunun en iyi örneği. Alanı iyi daraltmak ve top kullanma becerisi yüksek olmayan savunma hattını rahatsız ederek hataya zorlamak şart. Yani top yaparak rakibi dağıtmanın yanı sıra önde doğru baskıyla top kapıp rakibi tek ayak üstünde yakalamak mümkün.

Rakibin oyuncu tercihlerinin de bizim oyunumuza çok etkisi olacağı düşüncesindeyim. Sakat olan sağ bek Konko'nun yetişmemesi bizim lehimize olur, zira Pereirinha ciddi anlamda en sıkıntılı oyuncularından birisi. Stoperlerin yokluğundan da Cana'yı stoper oynatmak durumunda kaldılar ki, Cana doğal pozisyonu olmadığından dolayı çok sıkıntı yaşadı o bölgede. Bunun dışında santraforda ilk tercih Klose'nin sakatlığı var ve yetişmesi hâla şüpheli. Hoş Avrupa Ligi'nin en golcü oyuncusu Kozak var ellerinde alternatif olarak, dolayısıyla bu büyük bir sorun değil onlar için.

Kontrollü oyun prensibimizin ve top hakimiyetimizin oyunu domine etme yolunda bize çok yardımcı olacağını düşünüyorum. Elenmeyecek bir rakip asla değil, ama disiplini hiç elden bırakmadan oynamamız gerekiyor. Avrupa Liginde oyuncularımızın sahaya yansıttığı ekstra konsantrasyon bu bakımdan avantajımız.

OYUNCU TERCİHLERİ VE DİZİLİŞ

Az çok herkes biliyor artık nasıl çıkacağımızı maçlara. Webo ve Mehmet Topal iyileşmiş, Meireles de cezasını tamamlamış olacak. Yani Avrupa Ligi söz konusu olduğunda tam kadro çıkabileceğiz sahaya, ki bu çok güzel bir şey. Olur da Mehmet Topal %100 hazır olmazsa da umarım Salih'i izleme fırsatımız olur Selçuk yerine. Zira top yapabilen bir orta sahanın onları nasıl oyundan düşürdüğünün en taze örneği Fiorentina maçı. Geriden topla çıkarken hata yapılmaması, uzaklaştırılan topların da gelişigüzel vurulmaması şart. Yani Bekir-Yobo ikilisi oynarsa şayet, Bekir attığı toplarda daha seçici ve dikkatli olmalı. Yobo da Antalya maçında rakibin önüne indirdiği topa benzer pozisyonları vermemeli. Çünkü rakibin en önemli silahı ileride kaptıkları toplar.

RİSK ALMAK GEREKİRSE

Olur ya hani belli mi olur, bazı şeyler yolunda gitmez, işleyen düzenden çıkmamız ve risk almamız gerekebilir. Rakibi çok ciddi şekilde baskı altına almak durumunda kalabiliriz. Geçtiğimiz hafta Hırvatistan-Sırbistan maçını izleyenler, Hırvatların sahaya yayılışını ve ilk yarıda Sırpları nasıl baskı altına aldığını farketmişlerdir. 18 yaşındaki Kovacic'i savunmanın önüne yerleştirip, Kranjcar-Modric-Rakitic üçlüsüyle rakibi sürklase ettiler. İleride de Mandzukic ve Olic stoperlere basıp, çıkmayan bekleri de bir hayli rahatsız ettiler. Bu maça değinme sebebim ise Lazio'nun yapı olarak Sırp milli takımını bir hayli andırması. Yani benzer bir baskı ve yüklenme şekliyle dağılabilirler. Hele ki skor üstünlüğünü rakibe verirlerse çok kolay konsantrasyonlarını kaybedebiliyorlar. Rakibi çok bunaltıp skor yakalamamız gerekiyorsa Caner-Salih-Meireles-Kuyt dörtlüsünün önüne Sow ve Webo yerleştirilebilir. O baskı mutlaka sonuç verecektir. Hoş bana kalsa ben baştan da böyle başlayıp rakibi ilk maçtan harcamak isterim ama Aykut Hoca çok daha sabırlı ve kontrollü yaklaşacaktır.

SONUÇ

Son 24 yılın en kötü Lazio'su dense de siz pek inanmayın. Çok sıkıcı olabilirler, ama sonuca gitmeyi de çok iyi biliyorlar. Teknik direktör Petkovic'in bizi tanıyor olması onlar adına avantaj, ancak onun da elinde Young Boys'daki gibi haldır haldır basabilecek, çılgınca saldırabilecek bir kadro yok bu sefer. Her şey ortada ve daha az hata yapan kazanacak. Biz daha yetenekliyiz belki, ama onlar asla boş bir takım değiller.

Bir not da taraftara: İstanbuldaki ilk maç tempo olarak çok düşük olabilir. Homurdanmadan, sabırla, oyunculara baştan sona destek olmak şart. Rakibin her şart altında oyunu soğutmak isteyeceğini akılda tutarak desteği kesmemekte fayda var. Tempo çok düştüğü takdirde taraftarın takımı oyunun içinde tutması ve hareketlendirmesi gerekebilir, bunu unutmayalım.

6 yorum:

  1. Emeğinize sağlık,çok iyi anliz etmişsiniz,İNŞALLAH lazio2yu eler yarı finale çıkarız

    YanıtlaSil
  2. Doğru bir analiz olmus ama ben ilk maçın çok düşük tempoda oynananacağını düşünmüyorum olası bir gol yemelerinde sonucu kimse tahmin edemez tebrik ederim :)

    YanıtlaSil
  3. Güzel yorum elinize sağlık. Ben Fenerbahçe'ye çok benzetiyorum Lazio'yu oyun yapısı açısından. Çok ilginç bir eşleşme.

    YanıtlaSil
  4. eğer taktik tutar ve öne geçersek aykut hoca oyunu tutmak adına yine ileri uçdan birini çıkarıp mehmet topuzu yada selçuk şahin i oyuna alırsa en iyi ihtimalle kendi evimizde berabere kalır, muhtemelende yeniliriz. 2-0 yada 3-0 öne geçebileceğimizi pek sanmıyorum en büyük handikaplarımız mehmet topal, meireles ve kuyt ın pas hataları ve neticesinde kaybettiğimiz toplar daha da vahimi volkan ın formsuzluğu! oyuncu kalitesi olarak takıma çok güveniyorum ama taktik olarak hocaya mental olarak da takıma güvenmiyorum.
    son 24 yılın en kötü lazio su da, en kötü napoli, en kötü borissia mcghb., en kötü sevilla, en kötü chealse gibi yine liseli medya geyiği, çok güldürüyorlar bizi sağolsunlar.

    YanıtlaSil
  5. Kazanacaksak maçtan önce kazanacağız. Aykut Kocaman elediğimiz rakiplerde olduğu gibi yine detaylı analizlerini yapıyor. Kaybedeceksek maç içindeki beklenmedik durumlardan kaybedeceğiz. (Kırmızı kart, sakatlık, seyirci, sahaya atılan havai fişek vb.) Önemli olan takımın o stres altında benzer olumsuzluklara karşı direk tepki verebilmesi.

    Bunun dışında oyuna, hocaya, oyunculura güvenim tam.

    YanıtlaSil
  6. Eline sağlık hocam, iyi bir analiz olmuş bence. Yorumlarına bir ek yapmak isterim.

    Lazio takımının Stutgart ve Fiorentina maçlarında ihtiyacı olan skor farklı olduğu için farklı motivasyonla sahaya çıktı. İtalya liginde kazanmak zorunda olduğu bir maçta, kontrollü oynayan rakibine ilk golü de verince strateji iyice farklı hale büründü. Yani demek istediğim, LAzio'nun rakiplerinin de stratejileri, bulunulan konuma göre değiştiği için, iki maçı birbirine karıştırmamak lazım.

    İlk maçı gol yemeden kazanırsak, ikinci maçta deplasmanda da kazanabiliriz. Ama ilk maçta avantajlı skor elde edemezsek, ikinci maç bizim için kötü geçebilir. Güçleri dengede olan takımlar arasındaki maçlarda yakaladığın ilk pozisyonu gole çevirip, stratejik üstünlüğü ele geçirmek gerekir.

    Bugün Aykut hocayla yıllardır tanışan bir eğitim duayeni abimizle konuştum. Aykut hocanın (zaten bilindiği üzere) ne kadar planlı olduğu ve her zaman 3-4 hamle sonrasını düşünen bir yapıya sahip olduğunu söyledi. Ben eminim ki burada yazılan her ayrıntı Aykut Hocanın bilgi bamkasında mevcuttur. Sadece bazen bizim doğrularımızla hocanın doğruları farklı olabiliyor. Sonuna kadar saygı duyuyorum ve güveniyorum.

    Sevgiler,

    Emrah Yücedeniz
    Selamlar

    YanıtlaSil