3 Mart 2013 Pazar

24. Hafta: Beşiktaş - Fenerbahçe 3-2: Ne kadar futbol yazılabilirse...






Trabzon maçının kopyası gibi başladık. Doğru yerleşim, doğru oyun, üst düzey alan paylaşımı. Sahaya çıkan kadroda benim beklediğimden iki farklı isim vardı. Cristian ve Ziegler. Cristian için hemen daha girişte söylemekte fayda var. Eleştirilebilecek bir tarafı yoktu ikinci yarıya kadar. Oyundan alınmasına ve Ziegler tercihine ise yazının sonuna doğru değineceğim.

İLK 30 DAKİKA

Herhalde hepimiz içimizden dedik "Neler yapıyoruz, neler kaçırıyoruz? Olmaz böyle." diye. Bu kadar güzel oynadığımız bir bölümde sadece bir gollü üstünlük çıkması beceriksizlik veya futbol şanssızlığı diyemiyorsam, bu ciddi anlamda başka bir faktörün olduğu anlamına gelir.

METE KALKAVAN

Maç seyrederken birçoğumuz ağzımızı rahatlıkla bozuyoruz tahminimce. İnanın şu satırları yazarken de o rahatlıkla küfretmeyi isterdim. Önce net gol pozisyonu olacak atakta olmayacak bir faul yaratıp gole engel oldu. Sonra nizami golü ofsayt diyerek kesti. Yardımcısı Mustafa Emre Eyisoy ve kendisi ellerinde olsa, atılan golü de iptal edecek gibilerdi. Üstüne olmayan bir faul/elle müdahaleden rakibe serbest vuruş yarattı ki o da 1-1'i getirdi. Bugüne kadar yazdığım hiçbir yazıda hakeme ait paragraf olmadı, dolayısıyla Mete Kalkavan'ı gerçekten tebrik ediyorum bir ilki başardığı için.

İKİNCİ YARI

Aynı tempoda gitmeyeceği açıktı. Oyunu soğutmamız, kontrol altına almamız gerekiyordu ve bunu nispeten de yaptık. Hiç olmayacak bir gol yedik ama anında da reaksiyon gösterdik. 2-2'yi bulduktan sonra benim maçı alabileceğimize dair inancım bir hayli fazlaydı, ama olmadı.

DEĞİŞİKLİKLER VE 4-4-2

Aykut Hoca'yı ciddi şekilde eleştiriyor birçok kişi tahminimce. Eleştirmeye de Perşembe gününe kadar devam edecektir bu kesim. Ben dahil birçok kişi de sezon başından beri 4-4-2 ısrarındaydı. 4-4-2'ye döndük ama maçı değişikliklerden sonra kaybettik. Peki neleri yanlış yaptık?

1. İki merkez oyuncunun da çift yönlü olmasında fayda var. Emre Avrupa kupası oynamıyor ve dolayısıyla 90 dakika sahada kalması normal olan oyuncumuzdu ama son dakikalarda Topuz'la değişti. Meireles de cezasından dolayı oynamayacağı için bu ikili devam edebilirdi. Cristian'ın oyundan alınması ise hafta içindeki Avrupa maçı düşünülerek yapılan bir değişiklik diyelim. Caner de sistem değişikliği çerçevesinde anlaşılır, ancak Topal'ın oyuna girmesini ben kendi adıma doğru bulmadım. Emre-Meireles ikilisi maçın geri kalanını tamamlamalıydı.

2. Kulübedeki oyuncu tercihlerimiz. Açık alan bulabileceğimiz bir maçta Krasiç neden en azından kenarda yoktu diye sorulur. Ayrıyeten madem oyunun gidişatına göre 4-4-2'ye dönme planlarımız vardı, tecrübeyi vs bir kenara bırakıp, en iyi top yapabilen orta saha oyuncularımızdan olan Salih neden kenarda değildi diye kendime sormadan edemiyorum.

3. Korner/duran top geri dönüşlerini savunmakta büyük sıkıntı çektiğimiz ortada. Risk almakla dikkatsizlik arasında fark vardır ve böyle maçlar dikkatsizliği affetmez. İlk kez böyle gol yemiyoruz, demek ki üzerine eğilmek gerek.

ÖZELEŞTİRİ

Hafta içi kupa maçında Ziegler oynayınca ben Hasan Ali'nin bu maçta ilk 11 oynayacağını düşünmüştüm. Ziegler cidden takımın en kötüsüydü. İnsan ister istemez Hasan Ali'yi soruyor. Tamam çok maç oynadı belki ama oynadığı zaman da temiz 90 dakikalar çıkartıyor. Dinleniyor olması gerek neticede ve bu maç için de dinlendirildiğini düşündü taraftar tahminen. En kötü kulübede olmalıydı bence.

Bir de Volkan... Eğer sakatsa olsun ameliyatını lütfen. Fedakarlık değil bu çünkü. Hem kendine, hem de takıma zarar % 100 olmaması.

YÖNETİME:

Artık lütfen takımın ve taraftarın arkasında olduğunuzu hissettirin. Madem rakibin lobisi var, madem rakip her türlü sahtekarlığı yaparak bizim önümüe geçiyor, bizim ilerlememizi engelliyor, artık lütfen gerekeni yapın. Bu hakem müsveddesi düdüğünü asmalı. Astırın.

TARAFTARA:

Lütfen sağduyulu olun, yaptığınız eleştirilerde seviyeli olun. Sosyal medya üzerinden göz önünde olan insanlar hakkında atıp tutmak cidden çok kolay ve bunu lütfen yapmayın. Şayet şahıslar değil renklerse sizin için daha önemli olan, şahıslara takılmayın ve gönül verdiğiniz renkleri desteklemeye devam edin.

HER PUAN KAYBI SONRASI ALEX DİYENLERE:

Efsanemizi itibarsızlaştırmaktan öteye gitmiyorsunuz. Bu takımın 2000'li yıllarda gördüğü en büyük oyuncunun Alex olduğunun aksini kimse iddia etmiyor. Alex üzerinden her yenilgide Aykut Hoca'ya saldırmanın mantığını ben çözemedim, tahminen de çözemeyeceğim.

SONUÇ

Puan farkı 7'ye çıktı. Genel anlamda şansın bizden yana olmadığı bir hafta sonunu geride bıraktık. Önümüzde Plzen maçı var. Umarım bizi bu hafta sonu yalnız bırakan şans Perşembe günü yanımızda olur.

http://twitter.com/firataktav

3 yorum:

  1. Yobo neden oynamadı bir bilginiz var mı? Eğer sakatsa neden kulübedeydi? Yabancı kontenjanı yüzünden oynatılmadıysa böylesine önemli bir maçta Yobo gibi bir oyuncuyu oynatmamak büyük hata değil mi?

    YanıtlaSil
  2. fenerbahçe başkanı herzaman güçlü olmak,em güçlüsü olmak zorundadır!
    çünkü diğer takımlar galibiyetleriyle sempati duyulurken fenerbahçeye duyulmaz, fenerbahçenin 100 yıldır rakibi sadece karışısındaki takım değildir!
    bunu artık kabul edin! başkan güçlü değilse hepsi birden hortlar sadece 1 tanesi değil! ve aziz yıldırım içeriden çıktıktan sonra fenerbahçe kart sahibi bir fenertbahçeli kadar olaylara müdahil! beceriksiz aykut yüzünden yarınlarımızdan oluyoruz! oyunun en önemli dakikalarında alex i çıkartan ve bunun cezasının defalarca çekmiş adam bugun gelmiş yine orta sahayı boşalttı! mücadeleyi sadece taraftar veriyor. ne oyunculara nede yönetime bir güvenim kalmadı! birde çıkıp hakem falan demenin anlamı yok! hakem hataları yeni birşey değil bizim için! iyi futbolda oynamadı bugun fenerbahçe! iyi futbol oynayan takım 3 gol mü yer? iyi defans yapınca iyi futbol oluyo mu? 2 adam kaçırma 2 verkaç yaptılar diye nerdeyse kupa isticek bazıları! gayet kötü taktikler ve kötü bir futbolla şampiyonluktan olduk! e hoca suçlu değilde illa hakem mi suçlu?

    YanıtlaSil
  3. 2006'dan beri süre gelen bir süreç. 3 defa şampiyonluk elimizden çalındı. Basketbolda,voleybolda sayısız haksızlıklara maruz kaldık. Hepsini tek tek yazmaya gerek yok. Zaten iyi bir FENERBAHÇELİ hepsini biliyordur. 3 Temmuz darbesi'ne rağmen yıkılmayan bir kulüp değil taraftar var. Bu taraftar sayesinde hala ayaktayız. Peki bu süreçte bize bu oyunları oynayanlara karşı nasıl bir yaptırımda bulunabildik ki... hepsi yerli yerinde. Vücutlar değişiyor ama beyinler aynı. Lig Tv'nin oyunlarına son verdik mi, Fırat'a, Halis'e düdüklerini astırabildik mi? Canımızı en çok acıtan da bu. Taraftarın direnecek gücü kaldı mı bilmiyorum. Direnebilmek için sadece taraftar organizasyonları yetmiyor... Acı çekiyoruz ve giderek, ne olursa olsun işin sonunda kaybeden camia'ya dönüşüyoruz.

    YanıtlaSil