5 Nisan 2015 Pazar

3 Temmuz'dan 4 Nisan'a: Azmettiriciler


3 Temmuz'da Fenerbahçe armasına, 12 Mayıs'ta taraftarına ve dün, 4 Nisan akşamı futbol takımına *ateş* açtılar. 3 Temmuz'da şike, 12 Mayıs'ta hazımsızlık yalanlarını siper aldılar. 4 Nisan için bir *taş* denemesi yapıldı ve şu anda başları kumda ama elbet bir cin fikirle çıkacaklar ortaya, atak yapacaklar topluca.

3 büyük saldırı, arasında devam eden amansız linç ve entelektüelinden objektifine, çocukluğunun Fenerbahçe kompleksini dışa vurup bu şiddetli ayrımcılığa cevaz ve/veya katkı veren kırk tabaka toplum.

Nefret 3 Temmuz'da başlamadı. Fenerbahçe 100 yıldır Aziz Yıldırım tarafından yönetilmiyor. Emre, Volkan Fenerbahçe tarihi yanında çakıl taşı. Ama nefret baki. Bugün Seba ve Canaydın'lı cümlelere adı geçen Faruk Ilgaz dönemi farklı mıydı sanki?

Tabii ki büyük olmanın bedeli. Fenerbahçe bu doğal *kem göz* ile mücadele edebilir. Ama eşyanın tabiatına aykırı bu kadarı. Arkadan iten, bıçağın ucunu sivriltip daima Fenerbahçe'ye tutulmasını sağlayan birileri var. Karşısında devamlı yeni cepheler ve yeni kavgalar. Karşılık vermediğinde hasar alan, verdiğinde karşısında yeni cepheler bulan bir günah keçisi, kısır döngü içinde ömründen tüketiyor.

"Fenerbahçe neden sevilmiyor?" klişesini şöyle yanıtlamıştım az zaman önce:

Her büyük takımın karşılaştığı bu antipati Türkiye'nin 2 numarasına yetmedi. Şehzadeyi sadrazama boğduran şeytan medresesi; mertlik nedir bilmediği, entrika içinde doğduğu için doğrudan karşımıza çıkamadı çok kez. Kulübüyle, medyasıyla yönlendirdiği, manipüle ettiği tetikçileri saldı üstümüze. Trabzonspor bunların uç örneği.

3 Temmuz; bu kara nefret bulutlarının aynı anda ve hep birlikte Fenerbahçe üzerine düşürdüğü yıldırımdı. Yok etmeye çalıştılar. Ama toprak kutsadı.

Linç olanca hızıyla devam ederken 12 Mayıs'ta Cüneyt Çakır'la başlayan senaryo maç bittikten sonra devam etti. Yaşanan şeref dolu bir yılın sonunda Fenerbahçe taraftarı 14 dakika boyunca takımını gurur gözyaşlarıyla alkışlarken, *özel yetkili polis* boş durmuyordu. Orada o anı yaşarken, peşinden farklı açılardan videoları izlerken de emin olduk ki; Cüneyt Çakır'ın yöneteceği maçın sonucunu bilen  özel yetkili polis Kadıköy'e katliam için gelmiş. Bir mucize oldu, Allah korudu, ölen olmadı.

Aralıksız süren linç, Fenerbahçeli olmayan herkesin hevesle girdiği bu nefret girdabı, kendine semboller (Emre, Volkan vs.) bulup hiç kalkmayan bir çığa dönüştü. Fenerbahçe futbol takımına Trabzon'da pusu kuruldu. 40 kişinin canına kast edildi. Bir mucize oldu, Allah korudu, ölen olmadı.

Peki ne yapmalı?

Tezahürü 4 Nisan olan bu zehrin bir panzehire var. Fenerbahçeli olmayanların iliğine işlemiş (işletilmiş) bir algıyı üç günde yok etmek mümkün değil, doğru bir iletişim politikası ve yıllar ister. Bu yüzden yapılacak ilk iş, bu nefret duvarına yeni tuğlalar taşınmasını engellemek.

Peki nasıl?

Fenerbahçe bugünden tezi yok, 4 Nisan'ın *azmettiricilerini* savcılığa şikayet etmeli.

Peki kim bunlar?

3 Temmuz 2011 pazarından beri kamuoyuna açık eylem ve söylemleriyle, Fenerbahçe aleyhinde nefret, ayrımcılık ve linç ateşine odun atmış tüm yazılı, sözlü (radyo), görsel ve sosyal medya tetikçileri ile bazı rakip takım yöneticileri; dün akşam tetiği çekenlerin azmettiricisi olarak savcılığa şikayet edilmeli.

Deliller ortada. Radyoda, televizyonda, gazetede, twitterde; 3,5 yıldır algı operasyonları ile organize çete gibi nefret ekme faaliyetleri gösteren en az 100 kişinin dün akşam ateş alan silahta parmak izleri var. İsimlerini hepimiz biliyoruz, burada anmaya hiç mi hiç gerek yok.

Sonuç önemli değil. Hak ettiği cezaları almayacak hiçbiri. Ama adlarının geçmesi, bu şikayet dilekçesinin bizzat Fenerbahçe Spor Kulübü tarafından adli makamlara verilmesi, yaptıklarının Fenerbahçe ve Türk futbol tarihine yazılması, kayda düşülmesi ve kazınması demek. Ve bence, aslında, çok geç kalmış karşı hareketin ilk adımı olacak bir isyan bu.

Fenerbahçe kendi işini kendi görmeli. Sadece 3 Temmuz'u planlayan ve uygulayanları değil, zehrin atar damarlarını da -önce- tarihe şikayet etmeli. Sonrası sonra. Hele sen bir başla.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder