Fenerbahçe'yi teknik açıdan değerlendirmek gerekir ise;
Savunma
Bir önceki Sivas maçı ve dün akşam oynanan Kasımpaşa maçlarında yenen toplam 4 gol savunma anlayışının takım olarak henüz oturmadığını gösteren bir veri olabilir. Kişisel olarak yapılan hatalar da var elbette. Volkan'ın çok konsantre olmaması ve fizik olarak da hazır olmaması, savunma dörtlüsünün pozisyon hataları gibi etkenleri de sayabiliriz. Ancak Ersun Yanal'ın, en azından geçen seneki savunma kurgusunu, düzenini yakalaması ve hücumsal olarak da üretkenlik eklemesi gerekiyor.
Hücum:
Aşağıdaki Matchstudy grafiğinde de çok net görüldüğü gibi takım hücuma çıkarken Gökhan ve Caner'in karşı yarı sahaya geçtiğini, Selçuk'un da Alves ve Egemen'e sokularak topu oyuna sokmaya çalıştığını birkaç haftadır izliyoruz.
Bu durum oyunu karşı alana yıkmak için etkili bir yöntem olabilir gibi görünüyor. Rakip alanda topla oynama oranı da %52,70 ile geçtiğimiz haftadan (%45) daha yüksek bir değere sahip. Takım boyunun da geçen hafta ile aynı kaldığını görünce takımın blok olarak karşı alana daha fazla yığıldığını söyleyebiliriz. Önümüzdeki haftalarda bu sürecin nasıl işlediğini analiz etmeye devam edeceğiz.
Sağ ve sol bek oyuncularının ofansif anlamında bu denli öne çıkmaları ceza sahasına yapılan orta anlamında da meyveleri verecek gibi görünüyor; Caner 8 orta yaparken Gökhan'ın ise 6 orta yaptığını görüyoruz. Sağ ve sol kanatlardan toplamda 13'er orta yapılmış. Bu ortalardaki isabet oranının artması çok daha etkili hücum olanağı sağlayacaktır.
Toplam şut isabet oranına bakacak olursak %28'lik düşük bir oran ile karşılaşıyoruz. Geçen yıl bu oran % 38 ile yine düşüktü. Ancak Fenerbahçe ilk 3 hafta sonunda % 60'ı geçmiş, bu alanda zirveye oturmuştu. İsabet sayılarında da özellikle Meireles, Selçuk, oynadığı zamanlarda Topal gibi orta saha oyuncularının katkıları beklenebilir.
Gelelim takımın kat ettiği mesafeye; toplamda 111.9 km koşulmuş. Takımın en çok koşan oyuncusu 11 km ile Caner olmuş.
Maçın Oyuncusu:
Caner: Takımın topla Alves ile birlikte en fazla oynayan oyuncusu. Sol kanatta sürekli gidip geldi. Aşağıdaki verilerde ceza alanına 21 top attığını görüyoruz, açık ara takım arkadaşlarından ayrıldığını görüyoruz.
Maçın Hayal Kırıklığı:
Holmen: Topla sadece 51 saniye oynamış. 15 pas, başarı oranı %86. Ceza alanına ise sadece 1 top atmış. O bölgedeki oyuncunun çok daha fazla insiyatif alması gerekiyor. Tabiki maç eksiği olduğu söylenebilir, zamana ihtiyacı var denilebilir. Ancak taraftar Holmenden minimum geçen haftaki performansı bekliyor.
Gokhan ve caneri'in pozitif oyunlari zaten mutad.bugun oldugu gibi kotu bir sistem ve kotu bir hocanin elinde olsalar dahi bu ikili her zaman belli bir cizginin uzerinde.bu durumun en buyuk sebebi her ikisinin de fizik-kondisyon olarak avrupadaki ust duzey mevkidaslarindan pek bir farklarinin olmamasi.
YanıtlaSilTakim ise hala cagdisi bir sistemle oynamaya calisan futbolcular toplulugundan baska bir goruntu arz etmiyor.esasen fenerbahce stankovic'ten beri benim hatirladigim low ve zico donemi haric ki bunlar da hepi topu uc senedir,ayni cagdisi sistemle oynamayi israrla surduruyor.en onemli iki oyuncusunun ayaginin kirilmasiyla dunya futbol tarihine gecebilecek bir sansizliklar silsilesi yasayan low'u bir kenara birakirsak,koskoca otuz yilda avrupada elde edilen tek basarinin zico doneminde gelmesi,fenerbahce hakkindaki iddiamin en bariz ispatidir.
Fenerbahce uzerine kafa yoran insanlarin ugur boral gibi bir futbolcuyu avrupanin en iyi sol kanat oyuncularindan biri haline getiren seyin ne oldugunu israrla,inatla,bikmadan usanmadan sorgulamalari gerekir.orta sahasi deived de souza,maldonado,ugur boral,colin kazim,alex ve selcuk sahin gibi nahif ve naif futbolculardan kurulu bir takimin nasil olup da chelse,inter ve sevilla gibi takimlara gecit vermez bir yapiya burundugunu sorgulamalari gerekir.
Evet herkes kendi dogrusuna tapiyor ama soyle de bir gercek var;dogru bir tanedir.dunya futbolu 30yildir 4lu alan savunmadi oynuyor.ve bu 4lu alan savunmasini oynayan takimlar enerjilerini 90dakikaya maksimum bir verimle yaymak amaciyla uyguladiklari oyun mesafesini dusurme konusunda ne kadar mahirlerse o kadar iyi bir takim haline geliyorlar ve tahakkum gucleri de o nispette artiyor.
Analizleriniz gercekten ayrintili ve bir o kadar da aydinlatici...ama fundamental olarak boylesine bozuk ve futbolun temel prensiplerinden bu kadar uzak bir takimin saha ici performanslari,pas yuzdeleri ve bunun gibi verileri hakkinda fikir beyan etmek bana hakikaten zul geliyor.
Boyle oynayan,bu zihniyetteki hocalarla calisan bu takim turkiye liginde sampiyon da olabilir ama inanin avrupada hicbir zaman basarili olamaz.sali gunu rakibinde 6 gol yiyen takimin mac boyu yaptigi baskiyi ve oynadigi oyunu hicbir zaman oynayamaz.real madrid gibi bir takim karsisinda 2farkla yenik durumda olmasina ragmen taraftarina hicbir zaman "biz bu takimi hala yenebiliriz" sozunu soyletebilecek ozguveni veremez.
Turkiyede alan savunmasini bilen ve uygulayabilen iki hoca(bilic ve terim) oldugunu soylemistim.birinin bu bilgisiyle ne kadar fark yarattigini 15yildir mudahade ediyoruz,digerinin de neler yapabilecegini ins. hep birlikte gorecegiz.