13 Mayıs 2013 Pazartesi

Tahrik etmek - Tahrik olmak




Dün bir çocuk öldü.
Maçtan sonra, metrobüs durağında öldürüldü.
Cinayet yani.
Bunu yapan "taraftar".

Yapanı bulup sorsanız bahanesi de hazırdır: "Tahrik etti."
Zaten ülkede herkes her şeyi tahrik olduğu için, sabrı tükendiği için yapmıyor mu?
Evde karısına şiddet uygulayan koca da zıvanadan çıkıyor, çocuğunu boğarak öldüren anne de.

Sokakta kuytu köşede bir kadına 20 kişi tecavüz edenlerin de bahanesi buna benziyor.
"Öyle açık saçık giyinmeseydi. Tahrik olduk."
Yani herkes her şeyden tahrik olup harekete geçme hakkını kendinde görüyor.
Bu öfke neye? Neden bu kadar nefret var ?

Sonu ölümle bittiği için bu kadar duyuldu, konuşuldu Burak'a yapılan kalleşçe saldırı.
Bunun bir de öncesi var ama gel gör ki...

U-17 maçında sahaya girip çocuklara uçan tekme atanlar.
Evine dönerken sadece üstünde başka takımın forması var diye tekerlekli sandalyedeki vatandaşa saldıranlar.
Liste daha uzar gider.
Caydırıcı ceza verildi mi? Hayır.
Aksine başlarını okşadılar, bir daha yapsınlar diye sokağa saldılar tekrar.

Peki bunları yapanların yanına yaptıkları kâr kalınca ne oldu?
Başkaları "ben de yapabilirim" dedi.
Ve yapmaya başladı.
Üstelik o yapanlar da artık yaptıklarının yanına kâr kalmasını bekledi yüzsüzce.

Şiddete kimin engel olmasını beklersiniz?
Devletin.
Bekleyince de "Her şeyi devletten beklemeyin" derler.

Peki devletten beklemeyelim.
Devletin medyası var, polisi var.
Sağduyuyu kim sağlamalı o zaman?
Medya.
Medyadakiler ne yaptılar bunca zaman?
Yangına körükle gittiler. Zamanında "Derbi kanlı mı, kansız mı olacak?" sorusunu sorana en doğru cevabı Burak Yıldırım verebilir sanırım.

Devletin polisi de var dedik.
Peki birbirine giren iki farklı grubu ayırmak değil mi polisin esas görevi?
Yani olması gereken o değil mi aslında?
Polis denince artık aklımıza gelenler biber gazı ve plastik mermi.
Yani bir ülkede polis gördüğünüzde kendinizi güvende hissetmek yerine tedirgin oluyorsanız, o ülkede çok şey yanlış gidiyor demektir.

Devletin polisi kendini her şeyin üstünde görüyor. Bize karşı son 1-1,5 yıldır sebepsiz uyguladıkları şiddeti bir kenara koyalım.
Seyircisiz oynanan PTT 1. lig maçı dışarıda atılan biber gazı nedeniyle durmak zorunda kaldı daha yeni.
Geçenlerde de U-14 maçında hakeme şiddetli itiraz eden çocuklara biber gazı sıkıldı.
Sorayım: Bu polis mi şiddete engel olacak?
Şiddeti körükleyen polis...

Sonra kendi stadında son maçını izlemeye giden Beşiktaş taraftarının arasına yunuslarla dalıp havaya ateş açan, masum taraftara biber gazı sıkan, bir taraftarı ikisi kollarından tutarken, üçüncüsünün tekme attığı polis.

Sorarsanız evet, teoride şiddetin önüne geçmesi gereken onlar.

Peki masum insanın olan bitenden tahrik olmaya hakkı yok mu?
Antakyalı olarak benim içimi sızlatan Reyhanlıdaki patlamalar var mesela.
Hakkında konuşulması yasak olan.
Sansüre maruz kalmış, unutturulacak olan.
O da hasır altı edilir. Her şeyin edildiği gibi.
Neyse, onu yazamayanlar utansın...

Maç yazmam gerek değil mi benim normalde aslında. Yazayım.
Kadromuzda Yobo, Sow ve Webo varken Eboue'ye muz sallayan taraftarımızı yazayım.
Sahaya bizim oyuncularımızı ve taraftarımızı tahrik etmek için çıkmış olan rakip oyuncuları yazayım.
Bu ucuz tahriğe kapılan Volkan'ı yazayım.
Maç bitince kaybetmesine rağmen sahanın ortasında kutlama yapıp, bir kez daha taraftarı sahaya girmesi için tahrik etmeye çalışan rakip oyuncuları yazayım.

Maç sonunda yine nefreti körükleyen röportajları yazayım.
Oyuncuların verdiği demeçlerde küçük oynamalar yaparak kendi taraftarını tahrik eden Galatasaray çevirmenini yazayım.

Maç yazacaktım değil mi?
Yine de tahrik etmek - tahrik olmak oldu konu.

Dün 20 yaşında bir çocuk öldü.
Gencecik Burak Yıldırım, metrobüs durağında kalleşçe öldürüldü.
Tahriğin, öfkenin, nefretin sonucunda.
Üstündeki forma yüzünden öldürüldü.

Şiddeti günlük hayatının bir parçası yapmış olan, magandalığı adamlık sayan bir anlayışın hüküm sürdüğü hiçbir yerde sürpriz değil bu olanlar.
Biz daha önüne geçilsin diye bekleyelim.
Çok bekleriz...
3-4 gün sonra ne Reyhanlı'da ölenler konuşulur, ne de Burak'ın haince öldürülmüş olması.
Hiçbir şey olmamış gibi de hayatımıza devam ederiz.
Etmek istemesek de ettiriliriz.

Bu kaostan da kim faydalanacaksa arkasına yaslanıp, gülerek izler.

8 yorum:

  1. Bence bu satır herşeyi anlatıyor "Bir ülkede polis gördüğünüzde kendinizi güvende hissetmek yerine tedirgin oluyorsanız, o ülkede çok şey yanlış gidiyor demektir..."

    YanıtlaSil
  2. fırat, noavas yada yazmaya devam eden her kimse. bu nefret olaylarında fenerbahçeliler olarak iğneyi ilk önce kendimize batıralım. sizde bunlardan bahsedin. mesela dün stadda "futbol holiganıktır, futbol adam bıçaklamaktır" "esrar çekenler burada" diye bağırıp arkadaşı ölünce "bu kan aziz yıldırıma sıçradı" diyeni bile var. ve yani bu olayların başında "genç fenerbahçelilerin" olduğu çok açık. reddeden kördür. bence tepkiden korkmayıp bunun üstündede durmalıyız. bu nefret grubundan başlayıp, taraftarımızı bilinçlendirmeliyiz. saygılar.

    YanıtlaSil
  3. Galatasaraylı futbolcuların maçtan sonra soyunma odasının duvarlarına yazdıkları yazılar, yaptıkları üçün birini aldınız anlamındaki şekiller ve atılan imzalar futbolda şiddetin tavan yapmasının en büyük nedenlerinden biridir... ateşe benzin dökmektir... aynı şekilde Galatasaray futbolcularının maç bitiminde sahanın ortasındaki sevinç provakasyonu yine kitleleri şiddete adeta davet eden bir harekettir... şimdi şu yapılanları ayıplamayıp, faturayı alakasız noktalara çekerek güzel ülkemin sorunlarının gerçek nedenlerini halının altına süpürerek kaldığımız yerden yola devam ederiz... Geçen yıl gs takımının yaptıkları ortada... tüm bu yaptıkları rezilliğin hakkı verilmediği için, dün gece soyunma odasında yaptıklarını hiç utanmadan gs televizyonundan yayınlayanlar bu ülkede spora nefret tohumlarını bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde ekenlerdir... 3 temmuzdan sonra Galatasaraylıların medyasıyla, yönetimiyle yaptıklarına bu kadar müsaade eden iktidar ve iktidarın güdümündeki yargı da en az onlar kadar gelinen bu noktada mesuldür... Ama çok güzel suçu başkalarına atıp zeytinyağı gibi üste çıkmayı gayet iyi bilen gs ve akp bu işlerdeki sorumluluklarını gene yükleyecek birilerini bulurlar... aziz yıldırım hakkında yeni bir işlem yaparlarsa ben şaşırmam... Gs'nin yaptığı tüm şımarıklıklara göz yumanlar gene günah keçisi olarak aziz yıldırımı ve Fenerbahçelileri suçlarlarsa hiç şaşırmayacağım...

    YanıtlaSil
  4. Galatasaraylı futbolcuların maçtan sonra soyunma odasının duvarlarına yazdıkları yazılar, yaptıkları üçün birini aldınız anlamındaki şekiller ve atılan imzalar futbolda şiddetin tavan yapmasının en büyük nedenlerinden biridir... ateşe benzin dökmektir... aynı şekilde Galatasaray futbolcularının maç bitiminde sahanın ortasındaki sevinç provakasyonu yine kitleleri şiddete adeta davet eden bir harekettir... şimdi şu yapılanları ayıplamayıp, faturayı alakasız noktalara çekerek güzel ülkemin sorunlarının gerçek nedenlerini halının altına süpürerek kaldığımız yerden yola devam ederiz... Geçen yıl gs takımının yaptıkları ortada... tüm bu yaptıkları rezilliğin hakkı verilmediği için, dün gece soyunma odasında yaptıklarını hiç utanmadan gs televizyonundan yayınlayanlar bu ülkede spora nefret tohumlarını bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde ekenlerdir... 3 temmuzdan sonra Galatasaraylıların medyasıyla, yönetimiyle yaptıklarına bu kadar müsaade eden iktidar ve iktidarın güdümündeki yargı da en az onlar kadar gelinen bu noktada mesuldür... Ama çok güzel suçu başkalarına atıp zeytinyağı gibi üste çıkmayı gayet iyi bilen gs ve akp bu işlerdeki sorumluluklarını gene yükleyecek birilerini bulurlar... aziz yıldırım hakkında yeni bir işlem yaparlarsa ben şaşırmam... Gs'nin yaptığı tüm şımarıklıklara göz yumanlar gene günah keçisi olarak aziz yıldırımı ve Fenerbahçelileri suçlarlarsa hiç şaşırmayacağım...

    YanıtlaSil
  5. atılım ins;
    trabzonda korner kullanmaya giden emre için ''korneri niye emre kullanıyor,tiribünleri tahrik ediyor'' diye yaklaşımlarını tamamen renk ayrımı temeline oturtan medya iki senedir 12 mayısta saraçoglunda gs. ın yaptıklarına şevkat ve sevgiyle yaklaşıyor.

    YanıtlaSil
  6. daha önce de insan öldürmüş birkaç taraftara sahip bir klüp. başarılı olsunlar da devleti yüzlerce milyon zarara uğratsınlar önemli görmeyen bir profil,tabiki de başırılı bir sezonda adam öldürmeyi bile üzerlerine alınmayıp hatta aykut hocayı ve başkanı hataya %50 ortak etmeye çalışan bir medya. bu hepimizin suçu diyerekten suçluyu örtbas etme, toplumsal bilinç kaybı mavalıyla suçluyu kollamaya çalışma yöntemi..
    saraçoğlunda bıçaklanan taraftar olayıyla saha kapattırmaya çalışan spor programları, galip tarafın taraftarını öldüren rakip taraftarları gündeme taşımamak için üzüntüyle karışık konuyu kapatma ve nasıl bir toplum olduk köşe yazıları.
    şike iftiraları atılırken nasıl bir toplum olduk futbolumuz nereye gidiyor bile diyemeyip! direk fenerbahçe klübünü hedef alan ve darağaçları kuranlar çok daha ciddi bir olayda herkesi suça ortak etmeye çalışmaktalar.
    vahim olaydan hemen sonra bile sosyal medyada "gebersin pislik" yazan onlarca şahıs okudum, onlardan daha da komiği "haala akıllanmadık mı? yeter bu pislik, istifa edin artık şikeyle uğraşacağınıza" gibi yazılar yazan sözde ermiş gs taraftarı..
    utanma arlanma kalmamış memlekette!
    fenerbahçe taraftarı 5 kere çeşitli şekilde şampiyonluk kaybetme ve şike süreci gibi buhran zamanlarda bile bunları yaptıklarını yapmadı!
    şimdi hep bir ağızdan tahrik etmek-tahrik olmaktan bahsediliyor. bu sürecin uzun olacağını biliyorduk ama bukadar yalnız ve bukadar hain dolu olacağını bilmiyorduk.
    şimdi birkez daha suçu ülke olarak üstlenip dışarıya karşı ülke olarak ayıplancağız. esas suçlu zihniyet ise halinden tabiki de memnun.
    gelelim kendimize.
    tabiki bizde suçluyuz.
    maçtan birgün önce başkanın malum taraftar grubuna savaş açmasının anlamı yoktu. Fenerbahçe başkanı düzeyinde değil zaten bu savaş ama kendisi o düzeye indi!
    koh-grede gs klübünün usulsüzlerinden bahsediyor. seni gs olarak şampiyonlar ligine göndermeyen külübün yaptığı usulsüzlüklere karşı anca anlatırsan işte adama ağlıyor derler.önüne geçemeyeceksen orda durmayacaksın. Fenerbahçe klübü başkanı en güçlüsü olmak zorunda!
    birde dün yaptıkları hükümet istifa tezahüratıyla ilgli açıklama! Fenerbahçe tribünün kimliğne,öz iradesine doğrudan müdahele.herzman arkasında olduğum aziz yıldırıma mikrofonla stada terbiye verme çabasından sonra bir kez daha inanamadım..
    başkan bunları bıraksın! 27 şampiyonluğumuzdan bahsetsin. bizim mali yapımızdan bahsetsin. diğerlerinin yaptıklarının takipçisi olacağından bahsetsin ama yok ortalık illa toz bulutu olacak.
    emre ve vokan ın maç esnasında ki inanılmaz agresiflikleri ise ayrı bir komedi peki ya takımın hücum bölgesinde ki laubalilikleri? hepsi bizi bu olayların içine iten faktörlerdi.şimdi aldı başını meireles in tombalasına kadar gidiyor iş.
    bunlar hiçbirzaman suçlarından dolayı utanmaz. bunlar Türkiyenin yüz karasıdır bunları taraftarlıkları kupa kadardır.adam da öldürdüler devletide dolandırdılar. kabul etmiyorum. bizim ülkemizin ayıbı değil bu onların ayıbı. gs li bir babanın Fenerbahçeli oğluyum, babamın yüzüne söyledim! hırsızsınız! katilsiniz! kabul etmiyorum bu onları ayıbı!

    YanıtlaSil
  7. umarım kupa maçında da, ve bundan sonraki tüm Fenerbahçe maçlarında da, hükümet istifa sesleri yükselir..
    Reyhanlı'dan, Dağlıca'ya; 3 temmuzdan, 12 mayısa; saha ortasında sevinme gafletinden, alçaklığından, Burak Yıldırım cinayetine kadar, hepsinde nefreti, kutuplaşmayı, kurguları alttan alta empoze eden en büyük etken maalesef iktidardır..
    Olayların önünü kesmek yerine, çıkardıkları yasaları Fenerbahçe'ye ve Türk milletine uygularken, diğer renklere, pkklılara, Suriyeli göçmenlere uygulamazsa, burada çifte standart olur.. Bu da halkı geren, tahrik eden uygulamadır..

    YanıtlaSil