28 Ocak 2013 Pazartesi

Suya yazdım: Kaldı 1350 dakika ve 5 puan gerideyiz.



Evet; her Fenerbahçe taraftarı gibi, ben de maçları her hafta kafamda oynuyor, bulduğum yere kadro yazıyorum. Hastalık diyip geçebilirsiniz.

Ama bu sefer durum biraz farklı.

Ne dedi Aykut Kocaman?

"36 resmi maçta 19 kez geriye düştük. Bu kolay değil."

Haklı, kolay değil.

Peki neden, niçin, nasıl?

Bunun önce mental, sonra taktiksel bazı yanıtları var.
Evet, öncelikle mental.

Kabul ettiğim dış etkenler var, başta Aykut Hoca olmak üzere tüm takımın odağını kaydıran; ama artık mazaret yerine sonuç üretmek zorundayız. Tren son istasyona uğrayana kadar yetiştik, yetiştik.

***

36 maçın 19'una mağlup başlamışız ve bu maçlarda 5 galibiyet 7 beraberlik 7 yenilgi almışız.

Yani bu 19 maçın 12'sinde rakibi yakalamış, 5'inde geçmişiz. Peki nasıl?
Tamam, kötü başlamış ve geriye düşmüşüz. Bu kötü.
Peki 12 kez rakibi nasıl yakalamışız?
Peki 5 kez rakibi nasıl geçmişiz?

36 maça da mevcut formasyon ve oyun kurgusu ile çıktık malum: 4-2-3-1.
Birkaç maç orta sahadaki üçgeni ters çevirdik sadece.

Yani işin mental tarafını bir kenara bırakırsak; oynadığımız resmi maçların yarısından fazlasında mevcut formasyon ile yenik duruma düşmüşüz.

3-5 maç olsa genelleyemeyiz. Ama bir örneklemde, değişkenlerin yarıdan fazla tekrarlanması durumunda, bu örneklemin karakteridir diyebiliriz pekala. En azından tesadüfle açıklanamayacak sıklıkta.

Çevirdiğimiz maçları hatırlayın bir de.
İlerideki hücum oyuncusu sayısını artırıp ön alanda baskı ile oyunu rakip yarı sahaya yıktık ve kah karambol kah organize ataklarla sonuca gittik.

Gaziantep maçı bunun en yakın örneği: 2. yarıya Orhan Şam - Semih Şentürk değişikliği ile başladık. Semih ön alanda duvar oldu, yer yer oyun kurdu ve etrafında kümelenen oyuncu grubu baskıyla 2 gol buldu.

Geri çevirdiğimiz maçların neredeyse tümünde aynı senaryoyu izledik. [Detayını bilahare paylaşacağım]

Demek ki maça 1-0 mağlup başlaan formasyonumuz kendisini telafi edemiyor ve şekil değiştirmek zorunda kalıyor.

Napıyoruz sonra?
Ya 2. yarı ya da 60-70'den sonra illaki hücum oyuncusu sokuyoruz oyuna.

Peki; bu, şu an puan tablosundaki durumumuza da benzemiyor mu?
5 puan gerideyiz, son 15 hafta.
Neden 2. yarılar yaptığımızı şimdi yapmıyoruz?
Ha maçı çevirmişiz, ha ligi; aynı şey değil mi?
Ha son 30 dakika, ha son 1350 dakika; çevirmemiz gereken bir maç var sonuçta.

***

Evet kadro yukarıda.

Defans malum. Ama lütfen biraz daha önde, orta sahaya yakın.

Orta saha göbeği ikili. 2 tek pas yapabilen, ayağında top tutabilen, derin ve uzun pasa yatkın, hücum ve savunmayı eş zamanlı becerebilen orta saha oyuncusu. Baskı da yapar, topla da çıkar. Ben Salih konusunda kararımı verdim. Yaşı, fiziği vs. umrumda değil. Meireles'in de daha fazla sorumluluk alma zamanı geldi.

Kanatlarda risk yok. Orta saha göbeği ikili kurulduğu için, hem kenar hem göbek kademesine girecek oyuncular, Caner ve Topuz. Yine; hücum ve savunmayı birarada götürebilen, hırslı, dinamik ve sorumluluk alan, motive edildiğinde daha fazlasını yapabilecek oyuncular. Hücum şeklimiz belli, pres. ki bu kadroyu yazma sebebim de o, en iyi yapabilecek 11.

Ve ilerisi. Kuyt, Nobre'nin iyisi, Avrupalısı. Enerjisi harika. Sürekli oyunun içinde ama yetenekleri kısıtlı. Kanatlarda çabalamaktansa, en önde rakip defansı karşılayan isim olabilir. Ve Sow. Yanında bir forvet olunca, özellikle ceza alanı çevresinde çok tehlikeli oluyor. En önde oynama sorumluluğunu devrettiğinde, takımın dribbling ihtiyacını tek başına çözebiliyor. Atletik meziyetleri ön plana çıkıyor ve daha fazla üretiyor. Bu hem kanatları hem de orta saha göbeğine hücum ve savunma anlamında destek sağlıyor.


15 maç, 1350 dakika kaldı.
5 puan gerideyiz.

Kazanmaktan başka çaremiz yok.
Kimsenin form tutmasını bekleyecek zamanımız yok.
Takımın mevcudunu geliştirmesi için yeterli zemin yok.
Makas değiştirmeliyiz, transfere bile ihtiyaç yok.

Sahaya çıkarken; bilmeliyiz ki 70. dakika ve 2-0 gerideyiz. Kalan 20 dakikada 3 gol bulmak zorundayız.
İşte maça böyle başlamalıyız.

Krasic, Stoch, Topal ve diğer form grafiği yükselmeyen futbolcular; bekleyecekler ve zaten rotasyonda şans bulacaklar. Kupa, Avrupa derken birçok maç var.

***

1350 dakikalık finali oynayabilecek hırs ve istekteki futbolcularla devam etmek zorundayız.
Takım kurgusu, gidenler, gelenler, yaşadığımız krizler; hepsi bir kenara.
Bütün bunları, bu 1350 dakikadan sonra değerlendirecek çok zamanımız olacak.

Şimdi sakat veya cezalı değillerse, yukarıdaki 11 futbolcu yazılacak tahtaya.
Ve maça 70. dakikada 2-0 mağlup gibi çıkacaklar.

Santrayla beraber çimleri kazıyacaklar.
Panik yapmanın zamanı geldi!

Bence.

***


Suya yazdım. Umarım okunur ve iz bırakır.


Sevgiler.








5 yorum:

  1. Kusursuz. Yüreğine sağlık

    YanıtlaSil
  2. Keşke dediğin gibi olsa üstad, bence de çok doğru olur...

    YanıtlaSil
  3. 3 Temmuz sürecinden bu yana gerçekten birçok baskıya maruz kalmış ve mental olarak bundan çok etkilenmiş bir takımız doğru, kesinlikle katılıyorum.. Ancak bu durumun çok fazla arkasına sığınan bir görüntü ortaya koyuyor takım. Süreci sonlandırmak artık tamamıyla takımın elinde ve onların göstereceği mücadele, alacağı başarılı sonuçlar otomatik olarak rakiplerin direncini de kıracaktır.

    Yazdıklarınıza da kesinlikle katılıyorum daha henüz hiçbir şey bitmedi ve ben sonuca ulaşacağımıza yürekten inanıyorum.

    YanıtlaSil
  4. evet çok doğrusun bu takımın 11'i bu olmalı

    YanıtlaSil
  5. Fb-nin camia olarak silkinmesi,tam olarak kendine gelmesi için,bir an önce yargıtay nihayi kararını açıklamalı.kimse önünü göremiyor ki...

    YanıtlaSil