Gelin biraz kafaları çalıştıralım.
3 Temmuz Kurgusu'nu kim(ler)in, neden yaptığını öğrenmek için yanıp tutuşuyoruz malum.
Bunun için o kadar çok senaryo üretildi ki, içinde boğuluyoruz. Puzzle anahatlarıyla belli olsa da, biz sadece işin görünen yüzünü yorumlayabiliyoruz. Dolayısıyla puzzle tamamlandığında ortaya çıkacak yüzün yem olma ihtimali de var.
Bu yüzden bugün bir organizasyon şeması çizmek yersiz olur. Ama başka birşey yapabiliriz. Baktığımız pencereyi genişletip, daha yukarıdan bakabilirsek, en azından bazı şehir efsanelerinden arınabiliriz.
***
Dümenden başlayalım.
Bu konuya kafa yoran kamuoyundaki algı, "malum mevcut erkin" kurgunun herhangi bir aşama ya da pozisyonunda vazifeli olduğuna emin. Polis, savcı, hakim, medya dörtlüsüne baktığımızda, açıkçası ben de şüphe etmiyorum. Müdahil oldukları kesin. Ama kurgunun neresindeler?
Hep diyoruz ya; ÖYM'nin başlattığı/baktığı davalar Ergenekon, Balyoz, Oda TV ve Şike kardeş diye, gerçekten de öyle. 4 davanın da mimarı Zekeriya Öz. Diğer savcılar, onların çantacı gazetecileri, mahkeme başkanları, hakimler, polisler ve sair unsurların neredeyse tamamı birebir aynı.
Görülüyor ki; bu davaların tümü, organize şubeden savcısına, evrensel hukukun yapıtaşlarına muhalefet ettiği için kapatılan ÖYM'ler tarafından görüldü/görülüyor.
Biz de haklı olarak, Şike Davası'nı, Ergenekon vb. davaların yanına koyuyoruz.
Peki buradan bir sonuca varabilir miyiz?
Yani Ergenekon ve Balyoz'u tertip edenler, Şike Kurgusu'nun mimarıdır diyebilir miyiz?
Yanıt vermek için Ergenekon ve Balyoz'dan başlamak lazım.
Soralım; Ergenekon ve Balyoz sadece ve sadece iç siyasetin ürettiği/doğurduğu davalar mıdır?
Görünüşte öyle değil mi?
Bence hayır.
Evet; mevcut iktidar, bu davaların muhalefeti yok etmesi sebebiyle ciddi oranda nemalandı. Ama bu davalar AKP tarafından, AKP'nin önü açılsın -temel- amacıyla başlamadı.
Dünya genelinde ulusalcı akımlara karşı başlatılan kıyımın Ortadoğu ve Türkiye ayağıydı.
***
Bilderberg Toplantıları'nı duymuşsunuzdur.
Dünyayı yönettiğine inanılan kapalı devre bir organizasyon, her yıl ortalama 130 kişinin katılımıyla farklı ülkelerde gizli toplantılar yapar.
Devletlerin üst düzey yöneticileri ve dünyanın en büyük şirketlerinin sahipleri/CEO'ları daimi katılımcılar ve her yıl çağrılan farklı konuklar.
Her komplo teorisine inanacak değiliz elbette.
Biz de burada bir başkasını üretmeyeceğiz. Sadece resmin çerçevesini genişletmeye çalışıyoruz.
2007 Bilderberg Zirvesi Türkiye'de yapıldı.
Neler konuşulduğunu elbette bilemiyoruz. Ancak Henry Kissinger'ın zirve başlamadan önceki gece Sabancı Center'daki konuşması basına sızdı. Söylenene göre, zirvede de aynı konuşmayı yapmıştı.
Konuşmada dikkat çekmek istediğim nokta:
Kaynak: http://www.ilk-kursun.com/haber/97483 |
Yorum yapmadan önce Henry Kissinger'ın kim olduğundan bahsedelim.
Henry Kissinger: Katiller kapitalizminin teorisyeni
Tanımak için şu yazıyı okuyun: http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=11301
Özetle Kissinger'ın; Vietnam, Laos, Kamboçya, Şili ve sair ülkelerde yapılan katliamların teorisyeni ve 3. dünya ülkelerinde meydana gelen onlarca askeri darbede parmak izi olduğu iddia ediliyor.
Hizmet ettiği asıl amaç ise:
Geri dönelim ve 2007'de Türkiye'de söylediği aşağıdaki cümlesini yorumlayalım.
"Dünyanın yeni durumuyla baş edebilmek için milli ve tarihi meseleleri aşmak gerekmektedir. Bunu ABD'nin kendi görüşlerini empoze etmesi olarak algılamayın."
Son görevi ulusalcı akımın tüm dünyada yok edilmesi olan Kissinger; milli ve tarihi meseleleri bırakın diyor 2007'de. Ümraniye'de ilk silahlar çıkmadan önce. Ne?
Henry Kissinger 2 Haziran 2007'de Sabancı Center'da yukarıdaki konuşmayı yapıyor ve 10 gün sonra;
12 Haziran 2007'de bir ihbar üzerine Ümraniye'de bir gecekonduda operasyon yapıldı. 27 adet el bombası, TNT kalıpları ele geçirildi. Gecekondu sahibi ve yeğeninin ifadeleri üzerine soruşturma başlatıldı.
12 Haziran 2007; Şevki Yiğit adlı şahsın ihbarı ile bulunan el bombaları, Ergenekon başlıyor: http://tr.wikipedia.org/wiki/Ergenekon_soruşturması_kronolojisi
20 Ocak 2010; Taraf Gazetesi'nde Mehmet Baransu'nun ihbar niteliğindeki haberi ile Balyoz başlıyor:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Balyoz_(darbe_planı)
***
Küçük notlar ile devam edelim.
Ergenekon soruşturmasını Zekeriya Öz, Balyoz soruşturmasını Mehmet Berk adlı savcılar yapıyor.
Ancak Balyoz soruşturmasının -adeta- mimarı tanıdık bir isim: Mehmet Baransu.
Kaynak: http://www.radikal.com.tr/turkiye/balyozun_bavulu_savciliga_geldi-977493 |
5000 sayfa belge, o gün 32 yaşında olan bir gazeteciye kimliği belirsiz bir kaynaktan geliyor. Ve o, bunu önce ihbar niteliğinde haber yapıyor, ardından bavulu savcılara teslim ediyor. 22 Şubat'ta da 49 subayın gözaltına alınması ile Balyoz süreci resmen başlıyor.
***
Aradan zaman geçince unutuyoruz değil mi?
Oysa en uzağı bundan 6 yıl önceydi.
Aynı kişiler.
Aynı yöntemler.
Aynı kadro.
Aynı koro.
Acı bir gülümseme ile devam edelim.
****
Bu detaylara neden girdik?
Ergenekon, Balyoz ve Şike kardeş dedik ya; bunun için tarihte küçük bir yolculuğa gittik.
Ve Şike Davası hakkında yorum yapmadan önce, kardeşleri Ergenekon ve Balyoz'a göz atalım dedik.
Soru şuydu: Ergenekon ve Balyoz iç siyasetin ürettiği/doğurduğu davalar mıdır?
Cevabı şu ana kadar yazdıklarımız vermiş olmalı.
İddiaya göre;
Kissinger'ın tüm dünya ve başta Ortadoğu'da ulusalcılığa karşı yürüttüğü "soykırımın" Türkiye tezahürüdür Ergenekon ve Balyoz.
Ortadoğu'da yürütülen proje ve Yahudi Kissinger'ın ölmeden önceki son görevi ise yukarıdaki manşette.
Evet mevcut iktidar ekmeğini yemiştir bu davaların ve elbet yol vermiştir. Ama rahatlıkla anlaşılacağı gibi kurgu globaldir.
Malum mevcut erkin rolü/pozisyonu nedir burada peki?
O da Kissinger'ın cümlelerinde:
"Bunu ABD'nin kendi görüşlerini empoze etmesi olarak algılamayın."
Çoğunlukla iyi insanların kullanıldığı, İslam yolunda yola çıktığı düşünülen ve ama gizli ajandasında global güçlerin Türkiye ve Ortadoğu projelerinde aktif taşeronluk yazan bir Truva atıdır malum mevcut erk.
***
"Malum mevcut erk Fenerbahçe'yi ele mi geçirmek istiyor?"
Hayır.
Kurgunun aktörleri belli ve kime bağlı olarak/kalarak taşeronluk yaptıkları ortada.
Aynı hiyerarşik yapıyla, müridlerin burada da piyon/asker/taşeron olarak kullanıldığı düşünülebilir.
Ne yani, Şike Kurgusu'nu Kissinger mı yazdı?
Hayır, bunu söylemiyorum.
Ama aynı kanadın bu kurguda, öncelikle bilmediğimiz başka bir hesap, muhtemelen rant; ardından sebep ya da sonuç olabilecek Türkiye'de karışıklık/kaos uğruna koalisyona gittiği düşünülebilir.
İşin komplo teorisi kısmına girmeden, benim için ana fotoğraf yukarıda yazılanlardan ibarettir.
***
Ezcümle;
Söylemek istediğim, Ergenekon ve Balyoz'a birer iç siyaset davası olarak bakmak ne kadar yanlışsa, Şike Kurgusu'na da öyle.
Ancak Şike Kurgusu'nda, aynı taşeron/kadroların kullanıldığı, açık bir koalisyon ve paylaşım söz konusu.
Buna alet olan siyasiler, medya mensupları, kulüp başkanları, holding yöneticileri ise birgün mutlaka açığa çıkacaklardır.
Zira puzzle tamamlanmak üzere ve sadece bir fotoğraf kaldı.
Abi geçen gün bu davaların 28 şubat sürecinin intikamı olduğunu vurgulamıştın twitter'da şimdiyse iç hesaplaşma değil golabal açıdan olduğunu söylüyorsun. Bi bağlantı mı var dediklerinde yoksa bazı parçaları birleştirdikçe fikirler mi 3 aşağı 5 yukarı değişiyor?
YanıtlaSilyaşananlar ve verilen cezalar,türkiye'de 60'tan beri nato kadroları içinde yetişmiş fakat zaman içinde doğu bloku'na yaklaşmış olan ve artık iyice deforme olmuş kadronun tasfiye sürecidir.
YanıtlaSildaha çocuk yaştaki mafya patronunun bu güce ve paraya nasıl sahip olduğu sorgulanmıyor,bu ve bunun gibi mafya tiplemelerinin generallerle dostlukları sorgulanmıyor,90'dan beri neredeyse her sene bir faili mechul yaşanması ama her ne hikmetse 2007'den beri yaşanmaması sorgulanmıyor,g.doğu'da iki halkı birleştirmeye çalışan her kim varsa(t.özal,eşref bitlis,bahtiyar aydın) öldürülmesi sorgulanmıyor ama türkiye'nin bu karanlık döneminin baş aktörleri ceza alınca sorgulanıyor.ne güzel istanbul...
mahkeme adaletsiz,doğru.yeterli delile dayanmadan insanlara ceza verildi,doğru.binbir türlü hukuksuzluk işlendi,hepsi doğru.zaten bu mahkeme muhakeme(yargılama) için kurlmadı.bu mahkeme karanlık dönemin avrasyacı aktörlerine ceza vermek için kuruldu.
bu kadro tasfiye edildiği halde yaşanan "gezi" sürecini düşünün ve bu tasfiye olmasaydı 3 senedir akdenizin güneyinde patlayan ve bize de "gezi" adıyla şöyle bir uğrayan "bahar"ın
türkiye'de nasıl bir şiddette yaşanacağını düşünün.öyle bir patlardı ki,arapların yaşadığı bahara falan benzemezdi.
yalçın küçük(o da ceza aldı) yıllar önce,"israil türkiye'de israil'de olduğundan daha güçlüdür." demişt.ne kadar da doğru.abd'nin sadece ortadoğu'da değil tüm dünyada,ürdün ve israil hariç türkiye'den daha sevgili bir müttefiki yoktur heralde.heralde dediğime bakmayın,yoktur.
her şey açık seçik,yalnızca görebilen göz lazım.işin futbol tarafında bir senedir uykuya yatırdıkları,unuttukları hatta kaldırdıkları men cezasını,nato müteahhidi serdal adalı beşiktaş başkanlığına adaylığını açıklayınca ve yine nato mütahhidi aziz yıldırım fenerbahçe başakanlığına devam etme kararını açıkladıktan hemen sonra tekrar uyandırdılar.
bunları yaz bunları...