Olmuşla ölmüşe çare yok derler.
Gelenekleri "gereği" bir sezona daha kötü başladı Fenerbahçe, hatalar zinciriyle.
Ağlasak da, zırlasak da hayat devam ediyor, edecek.
Başta Yönetim ve Teknik Kadro'nun, ardından futbolcuların ayağa kalkması, silkinmesi şart.
Taraftar zaten bir kıvılcıma bakıyor, hazır kıta.
Daha önceki yazılarda hep planlama ve kararlılıktan bahsettim. Teknik detaylara girmedim.
Bugünün ve yarının şablonunu ve hatta ekolünü belirlemeli Hoca ve uygulamalı kararlılıkla.
"Peki senin fikrin ne, şablon/ekol ve kadroya dair?" derseniz; izah edeyim aklımdan geçenleri.
Öncelikle;
- Çift forvet oynardım. Rol dağılımlı 4-4-2 ile. Bugün ile geleceği bir potada eritmek için.
- Alex, minimum 20 maç ilk 11 oynar ve diğer maçlarda duruma göre sonradan oyuna girerdi.
Ve elimizdeki mevcutlarla kuracağım takım 2 alternatif ile şöyle olurdu.
Alternatif 1:
Madde madde izah edeyim.
- Bu kadro, bu dizilişle oynar mı? : İlk başta ben de olmaz diyenlerdendim. Ancak derinlemesine kafa yorduğumda gayet başarılı olabileceğine kanaat getirdim. Bazılarınız bu 4-2-4, kevgire döneriz diyebilir. Müsaade edin açıklayayım. Krasic kademe yapan, hatta yer yer hücum preste rol alabilen bir kanat oyuncusu. Kuyt, en az bir orta saha kadar koşuyor ve alan kapatıyor. Yukarıdaki 11'de, Topuz, o bölgede zaten hem alan kapatacak, hem pres yapacak. Stoch, geçen yıl bir ara yapmaya karar verdiği kademeyi yapar ise; özetle, herkes dersine iyi çalışır ve defans ile forvet ipleri koparmazsa, bu oyun pekala mümkün görünüyor. En azından benim kantarımda.
- Neden Serdar? : Egemen, sanıldığı gibi, bir Lugano değil. Bekir de potansiyeli mevcuduyla eşdeğer, hatta geçen sene, mevcudunun üzerine çıkmış bir stoper. Gördük/göreceğiz ki Egemen de, Bekir de o bölgede hatalarla oynuyorlar. Üstelik, kesiciliklerinin yanına katabildikleri hiçbir şey yok ne yazık ki. Egemen oynadığından beri, defanstan ileri top şişirir olduk, bu bize ters. Serdar da oynadığı maçlarda hata yaptı. Oynarsa, o da hata yapacaktır. Ama bir fark var. Serdar, stoperlerin olgunluk yaşına henüz gelmemiş bir futbolcu. Altyapısının üzerine hala koymakta olan, gelişim çağındaki bir stoper. Üstelik kesiciliğinin yanında meziyetleri var, diğerlerinin aksine. Ayağı düzgün Serdar'ın. Pas kabiliyeti 4 stoper arasında en yüksek seviyede. Yobo ile oynadığı müddet, Yobo'nun da sahada yaptığı öğretmenlik ile, üzerine koyacaktır muhakkak. Geçen yıl yaptığımız önemli yatırımlardan, milli takıma yükselmiş bir stoper. Kesinlikle Egemen ve Bekir'in arkasında bekleyecek bir futbolcu değil.
- Neden Topuz? : Kayserispor'daki günlerini arayanlar çok oldu. Ama ben şahsen Daum ve Kocaman ile o sezonların 2. yarılarında oynadığı futbolu beğenenlerdenim. Bir kere; Topuz, rakibinizde oynasa, enerjisi ve fiziğiyle kesinlikle isteyeceğiniz bir futbolcu. Yani bugün; Topuz yine Kayserispor'da olsa, meşhur orta saha transferimiz o olurdu muhtemelen. Pas kabiliyeti ve oyun görüşü eksik olabilir. Dribblingi yer yer kötü olabilir ama bunların tümünü oynadıkça ve bölgesine alıştıkça geliştirebilir Topuz. Sert, gidip gelen, şut atabilen bir orta saha istiyoruz ama elimizdeki cevheri kullanmıyoruz, bence.
- Hasan Ali: Sorun daha çok ikamesinin olmaması. Bu stres yaratıyor Hasan'da. Ama kesinlikle geleceği var. Serdar'da olduğu gibi, sabredip, üzerine yatırım yapmamız gereken oyunculardan. Temposu oldukça iyi. Sezon boyu oynadığı maç sayısı daima yukarıda. İki yönü de üst düzey olmasa da, var. Ve Serdar gibi, yerli.
- Yerli-Yabancı rotasyonu : Malum, seneye ilk 11'deki yabancı sayısı 5'e inecek. Mevcut sistemde de, 6 ile çıktığınızda, oyuncu değişikliğinde eliniz kolunuz bağlanabiliyor zaman zaman. Hatta 1 oyuncu değiştirmek için 2 değişiklik yapmak durumunda kalabiliyorsunuz çoğu zaman. Öyleyse; Serdar, Hasan, Topal, Topuz, Gökhan çok önemli. Fenerbahçe; kalecilerinin hatalarına sabrederek geliştirdiği yerli kaleci geleneğini, stoper ve sol beki için de yapabilirse, çok daha fazlasını kazanabilir.
- Hücum : Oyun kurucunuz Topuz olacak. İlk bakışta ve başlarda güven vermeyebilir ama eminim uyum sağlayacak, geliştirecektir. Kayserispor'da bunu Topuz yapıyordu zira, iyi de yapıyordu. Bu anlamda, Topuz ile Stoch, Sow, Kuyt ve Krasic arasındaki bağı oluşturmak çok önemli. Gökhan'ın sağdan oyun kurma özelliği zaten bir nebze rahatlatacaktır. Hakeza Serdar'ın zaman zaman yaptığı çıkışlar ve Kuyt'a direk indireceği paslar ile. Kuyt zaten hem Sow'u, hem de kanatları besleyebilecek kapasitede. Ve tehlikeli bölgede, Stoch çok daha önemli rollere soyunabilir. Ona bu ortamın hazırlanması gerekir. Farklı kombinasyonlarda, onlarca hücum seti çizebilirsiniz bu diziliş ve kadro ile.
- Savunma : En zor tarafı. İş Sow ile Yobo'ya düşüyor. Birbirlerine yaklaşmaları lazım. Koordinasyon elzem. Stoch ve Sow'dan öyle hücum pres beklediğim yok ama kademelerini kusursuz yapmak zorundalar. Zaten Sow alanını doğru kapatırsa, Kuyt'ın yapacağı ön baskı rakip savunmayı rahatsız etmeye yetecektir. Ve Topal. Defansın arasına girmemeli. Girecekse de karar versin, 3-5-2 oynayalım, bu dertler bitsin. Topuz'a yaklaşmalı Topal. Adaşlar, ikiz gibi oynamalı.
Özetle;
Bir maçla yukarıdakilerin hepsini yapamayabilirsiniz. Ama her maç üzerine koyduğunuzda ve en yüksek form düzeyine geldiğinizde, elinizde çok iyi işleyen bir makina olacaktır. Sabrederseniz.
Alternatif 2:
Yine madde madde.
- Gökhan Stoper: Aragones göstermişti bize, Gökhan stoperde. Evet onun oyun alanı sağ kulvar, en etkili ve verimli olduğu yer de. Ancak üstün kademe kabiliyeti, çevik ve çabuk fiziği, Otamendi ve Puyol'dan sadece 4 cm. kısa boyu ile hem defans çizgisinde, hem de önündeki kulvarda 2 yönlü katkı verebilir takıma. Gökhan-Yobo ile sert, kademesi iyi ve ayakları düzgün bir defans hattınız olabilir. Üstelik açılan oyunda onu yine ileri sürebilir, yerinde Topal'ı bırakabilirsiniz.
- Topuz Sağbek: Görüldüğü üzere, tüm alternatiflerimde oynayacak futbolcu Topuz. O fizik ve enerji başka bir futbolcumuzda yok çünkü. Ve eğer orta sahamızda oynamayacaksa ve Gökhan-Yobo tandemine meylettiysek, sağbekte Orhan değil, Topuz oynar. Tüm özellikleri bunu yapmaya müsait Topuz'un. Üstelik yanında/arkasında yine Gökhan olacak.
- Cristian/Transfer Ortasaha: Geri 4'lüyü yukarıdaki gibi kurduğunuz taktirde, iyi bir Cristian ve/veya transfer edilecek orta saha ile orta saha kurgusu da şekillenir. Ki Süper Final'in MVP'si Cristian, yükselebilirse bu işi yapabilir.
- Hücum : Alternatif 1'den fazla fark yok. Krasic'i çizgide, Stoch'u sol içte, Kuyt'u 3. bölgenin tamamında, Cristian'ı arkalarında ve Sow'u en önde, doğru ve verimli kullanabilirsek bu iş olur.
Bir özet daha yapalım;
- Volkan, Topuz, Topal, Kuyt, Krasic, Stoch, Sow, Yobo, Gökhan, Hasan Ali; bu takımın hem bugünü, hem de yarını için ilk 11'de öyle ya da böyle, olması gereken futbolcular. 1 kişilik yer kaldı. İster yukarıdaki 2 alternatife bakarsınız, ister yapacağımız orta saha transferini oraya koyarsınız.
- Fenerbahçe'nin; kalecilerine gösterdiği sabrı, diğer yerli futbolcularına da göstermesi gerek. Bir Serdar, Hasan Ali'yi kazanmak, gelecek için çok fark yaratabilecek.
- 40 kere yazmaya gerek yok; Alex hayranıyım. Ve ben olsam onu bugün ve geleceği bir arada düşünerek, rotasyonda kullanırdım. Burada anlaşamayacağımız Fenerbahçeliler'e saygı duyuyorum.
- Sow'un yeteneklerini ve özelliklerini henüz verimli kullanmadığımızı düşünüyorum. Önüne/ayağına pas istiyor Sow ve verildiğinde neler yapabileceğini gösteriyor, her defasında.
- Yobo ile Sow arasındaki mesafe. Ana konu bu belki de. Ben olsam antremanlarda, ip bağlarım bellerine, mesafeyi korumayı öğrenmeleri için. O derece. Bu durum orta saha oyuncuları için de geçerli.
- Stoch'u da, Sow gibi, kullanamıyoruz. Dribblingi olan, şut çeken, hareketli ve neresinden bakarsanız bakın, yetenekli bir oyuncu Stoch. Henüz çok genç ve elinizde büyük bir silaha dönüşebilir. Hoca'ya en çok Stoch konusunda iş düşüyor zannımca. Ümid ediyorum ki, o da bunun farkında.
- Kritik konulardan biri de koşu mesafeleri ve pas alma arzusu. Oyun olarak rakibin gerisine düştüğümüz dönemlerde, reaksiyon gösterip daha fazla koşmamız gerekirken, biz de tersi oluyor. Çekingenlik, adeta ayaklara pranga oluyor. Bir futbolcunun, saha içinde gösterebileceği en temel ve basit reaksiyon, koşmaktır. Hele ki iyi ya da kötü oynarken, artan koşu mesafelerine pas alma arzusunu eklerseniz, zaten kendiliğinden işleyen bir takım kimyasına sahip olabilirsiniz. Pas alma arzusu konusunda da, stresten ötürü, ileri seviyede kırılganız. Oyun olarak sindiğimiz maçların belki de en önemli sebebi.
Bunlar da benim fikirlerim.
emeğinize, kaleminize sağlık,
YanıtlaSilçok güzel bir çalışma olmuş.
1. alternatif, mevcut kadromuz için benim de düşündüğüm kadro ile bire bir aynı. tek eksik, topal ve topuz'un teknik yetersizliğinin oyun kurmaya yönelik negatif etkisi. bu pozisyonda rakibin kanatları iyi kapaması, çaresiz kalmamıza sebep olabilir ancak, aynı zamanda göbekte verebilecekleri boşluklar yüzünden de bu 2 şutör için bol bol şut atma imkanı doğabilir.
son 5 yıl'dır kulübe çeşitli defalar çektiğim fakslar ile seviyenin en az 2 çıta yükseltilmesi gerektiğini söylüyorum ama maalesef yönetimin beceriksizliği/basiretsizliği yüzünden kırgınım.
halen ilk 14'ü zorlayan 6 yabancı ortalama 3 milyon, 8 yerli 2 milyon alıyor. toplam rakam 34 milyon. bütçenizde, bu rakamları yabancılar için 5, yerliler için 3 milyona yükseltirseniz, fazladan 20 milyon harcarsınız ama inanılmaz bir kalite farkı yakalarsınız. mesela;
1. diarra gibi oyuncular, dağıstan'a gitmek yerine istanbul'u tercih ederler.
2. şampiyon olduğunuz yıllarda, duran toplardan gol atarak maç kazandıran defans oyuncularının (luciano, lugano) gerekliliğini unutmazsınız ve mesela yobo yerine rolando'yu oynatırsınız.
3. sağ kanatta; navas, sol kanatta; malouda kalitesinde oyuncular oynatırsınız.
4. anadolu'daki yerli oyuncular, 1 milyona beşiktaş veya 1,5 milyona galatasaray'da oynamak yerine 3 milyona fenerbahçe'de oynamayı tercih ederler, en azından fenerbahçe'nin yerli oyuncuları kazandıkları yüksek geliri kaybetmemek uğruna çok daha büyük çaba harcarlar.
hepsi güzel de; "fazladan harcanacak 20 milyonu nasıl bulacağız?" diye sorabilirsiniz.
siz böyle bir takım kurarsanız; fenerbahçe'nin, kombine, ürün satış ve sponsor gelirlerinde ki artış bu rakamı fazlasıyla karşılar. ardından bir seviye daha yükseltirsiniz, sonra bir seviye daha...
halbuki bugün, 2007 yılında kurulmuş takımdan daha güçsüz ve daha ucuz bir takımla oynamak zorunda kalacağız. son 5 yıl içinde gelirler artmış, bilet ve ürün fiyatları yükselmiş ama takımın değeri küçülmüş.
aziz yıldırım'ı çok seven, 3 temmuz'dan sonra her platformda mücadele etmiş ve ömrümün sonuna kadar kendisine saygı duyacak birisi olarak diyorum ki, başkan maalesef biraz cimri, fazla ön yargılı ve inat. istedikleri kadar iddia etsinler, profesyonel bir kurumsal yapıya ulaşamadı kulüp.
hızlı bir şekilde öz eleştiri yapılmasını ve fenerbahçe'nin hakettiği yere ulaşması için ekstra çabalar sarf edilmesini diliyorum.