6 Eylül 2011 Salı

Madem oynayacağız bu oyunu; En iyi kimin oynadığını gösterelim!


Ne bu tezgahı ne de içerdeki kardeşlerimizi ömür boyu unutmayacağız.
Sindirmeyeceğiz, sinmeyeceğiz.
Ancak; ama bugün ama yarın bu ligde bir şekilde oynayacağız.
Ve oynayacaksak eğer dik durmalıyız, eze eze galip gelmeliyiz ki utansınlar kalan insanlıklarıyla.
O gün bugünse, bir bakalım, değerlendirelim.

Hesabı kaldığımız yerden kesmeye nasıl devam edeceğiz?

Gidenlerle başlayalım.

Emenike resmi maç oynamadığı için gidenlerden saymıyorum.
Lugano, Andre, Guiza ve Niang.
3'ü ilk 11 direk oyuncuları.
Yerleri Serdar, Ziegler ve Henri ile ikame edilecek.
Bu herkes kabul edecektir ki bir zayıflama doğuracaktır.

Lugano, Andre ve Niang; oynadıkları pozisyon üstü oyunculardı.
Lugano öncelikli görevinin dışında takıma kattığı müthiş takım ruhu ve artık sürpriz olmayan golleriyle fark yaratıyordu.
Andre, top hakimiyeti ve gol sezgileriyle bir bekten çok fazla idi.
Niang da komple forvet denilen, hücumun her alanında görev alabilen, rotasyon için çok faydalı bir oyuncuydu.

İkameleri elbette farklı. Yaratacağı dezavantajlar da avantajlar da var elbette.
Karamsarlığa gerek yok kesinlikle.

Serdar, Lugano ile kıyaslanabilecek bir futbolcu değil elbette ancak yatırım yaptığımızda gelecekte çok faydasını görebileceğimiz bir potansiyel. Henüz çok renk de vermiyor ama en azından kadroda bir yabancıya yer açacak olması avantajımız. Yani Lugano ile oynarken önünde Selçuk oynuyordu yabancı kısıtından ötürü ancak şimdi Cristian direk oynayacak büyük ihtimalle; ki bu Cristian'ın artan performansını kalıcı kılacaktır.

Ziegler, Andre kadar yetenekli değil ama ondan disiplinli. Zieglerin disiplinli, pozisyon ve taktik artıları önünde oynayacak olan Dia ve Stoch'un performansını artıracaktır. Serdar'ın dolaylı olarak orta sahaya yaptığı katkıyı, Ziegler'de sol önde yaşatacaktır bize büyük ihtimalle.

Gelelim Henri'ye. Ben sezon içinde Semih ile rolleri yarı yarıya paylaşacaklarını düşünüyorum. Kamerun ön elemede elendiği için Afrika Kupası'na gitmeyecek olması şans. Semih'i biliyoruz, driblingi ve süratı olsa forvet aramayız ama golcüdür, golcü doğmuştur. Henri ise, izledğimizi kadarıyla Emenike benzeri bir oyuncu. Gol pozisyonlarında bir Raul değil ama bir Guiza da değil sanki. Güçlü, süratli. Tam Aykut Hoca'nın istediği gibi. Niang tecrubesi ve pozisyon bilgisi yok ancak enerjisi Niang'dan fazla. Olumlu düşünüyorum.

Bu arada Aykut Hoca'nın shrortlistine de değinmek lazım. Attığını vuruyor.

Ayrıca olumlu taraflara bakacak olursak;

Kazanılan bonservislerle bu dönemde çok ama çok önemli nakit akışı sağladık.
Maaşları bir nebze düşürdük.
Ve Gençleştik.

Zaaflarımız yine orta saha olacaktır ve bu sene defansta da sorun yaşayabiliriz. Alex olduğu sürece hücumda üretkenlik sorunumuz az olur zira yıllardır önündeki isimler değişiyor ama Fenerbahçe bir şekilde golü buluyor.

En kritik konu rotasyon.

40 lig maçı.
Türkiye kupası maçları ve milli maçlar.

Takvim sıkışık.
3 günde bir maçlar.

Gökhan Gönül, Emre, Semih, Dia sık sakatlanan futbolcular.
Öncelikle bu 4 ismin minimum 35 maç oynayabilmeleri ligin bizim için anahtarı olabilir.

Tabi diğerlerini de Allah sakatlıktan korusun.

Gençlere gelelim;

Gelecek için Hasan Erbey, Gökay İravul ve Berk Elitez'i kazanacağımız yıl da olabilir.

Zira kadromuzun en çok eksiklik yaşadığı bölgelerde oynuyorlar ve mutlaka şans bulacaklardır.
Gökay'ın üzerine koyup daha fazla sorumluluk almasını, Hasan ve Berk'in de kendilerini göstermelrini bekliyorum.

Sezer, Özer, Bekir, Bilica, Orhan Şam, Selçuk, Uğur gibi futbolcularımız da ilk 11'i zorlayabilirlerse şike şike kaldığımız yerden devam ederiz.

Ben kadromuza ve Aykut Hoca'ma güveniyorum.
Bu kadro bu hırsla, tüm kayıplarına ve yaşadığı psikolojik sıkıntılara rağmen yine şampiyonluğun en büyük adayıdır.

Ama tabi TFF ne düşünür bilemeyiz. Yeni bir sri akalayınca aşağıdakileri yaklaştırmak için puan da silebilirler bu zikir/fikirle.

Hayırlısı diyelim;

İlk durak Ordu.


1-0 olsun bizim olsun.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder