18 Ağustos 2013 Pazar

1. Hafta: Konyaspor - Fenerbahçe: 3-2: Hayal kırıklığı.




Değil lige, sezonlara doğru düzgün giremediğimiz gerçeği var yıllardır. 2009-10 sezonundaki 8'de 8 istisnası dışında lige iyi başlayamadığımız ve ilk yarılarda 35 puandan fazlasını toplayamadığımız da bir diğer gerçek. Böyle bakınca ligin ilk maçındaki kayıp sürpriz olmuyor. Öte yandan camianın beklentileri her zamanki gibi yüksek ve bu beklentilerin yakınından bile geçilememiş olması da büyük hayal kırıklığı yaratıyor. Hele ki geçen sezonu ligin ilk yarısında kaybettiğimiz gerçeği varken.

Birçok şekilde yenilgiye sebep aranılabilir. Suçlu gösterilebilir. "Bireysel hatalardan dolayı oldu" denilebilir. "Takım gevşedi" denilebilir ve hatta bir adım daha ileri gidip mide bulandırıcı şekilde klişeleşmiş olan "Akıllar Arsenal maçındaydı" gibi bir kılıf dahi uydurulabilir.

Ben bunları yapma taraftarı değilim. Kötü oynayanın kaybetmemesi kadar doğal bir durum yok. Hak etmeyen de kazanmamalıdır futbol biraz adaletli bir oyunsa. Fenerbahçe'nin oynadığı futbol kazanmayı hak eden bir futbol değildi. Bunu söylemekten çekinmemeli kimse. Kötüye kötü demeyi bilmeli.

İLK YARI

Genel olarak sonuç itibariyle çok fazla şikayet edilebilecek bir ilk yarı oynadığımız söylenemez. Özellikle skorun çabuk yaklanmış olması, Emenike'nin ön alandaki hareketliliği ve alan parselleme açısından takımın çok üretken olmasa dahi rakibin üretmesine engel olduğu bir ilk 45 dakika oynandı.

Özellikle vurgulamak istediğim bir nokta var. Bir takım oyunun her anında üretken olacak diye bir kaide yok. Önemli olan üretilemeyen anlarda rakibin üretmesine engel olmaktır. Bunu Galatasaray maçında 30 dakika gösterebildi Fenerbahçe. Konya deplasmanında ise ilk yarı geneline bunu yaydı denilebilir.

İKİNCİ YARI

Rüzgarın tersine döndüğü ve olumlu tek bir şey söylemenin mümkün olmadığı bir ikinci 45 dakika. Gömülerek Emenike'ye uzun top oynamak bizim skor üstünlüğünü muhafaza etme planımızsa, bazı şeyleri şöyle dikkatlice gözden geçirmekte fayda var demektir.

Nitekim rakibin gelmesine izin verdiğimiz her dakikanın bizim için büyüyen tehlikelerle dolu olduğunu acı bir şekilde tecrübe ettik. 10 kişiyle Galatasaray'a karşı kapanmanın dahi Konya'dan baskı yemekten daha karakterli olduğunu düşünüyorum. Neticede birinde adam eksikliği var ama bu maçtaki ikinci yarı oyunu kabul edilebilir bir durum değil.

"Emenike skor 2-1'ken o pozisyonu atsa bunları konuşmuyor olurduk" diyecekler de çıkacaktır. Futbolda -se/-sa pek kullanılması keyif verici olan ekler değil. Basit bir avuntudan öteye gitmiyor. O pozisyona dair tek olumlu şey ise yıllar sonra takımın kontraya o kadar çabuk kalkmış olması.

1-2

Rakip 4'ü ceza sahası içinde, 1'i de yay üzerinde olmak üzere 5 kişiyle geldiğinde bizim savunmamızın haline bakın. Hasan Ali kendi bölgesini ihmal edip ortaya gidiyor ve boş kalan ters kanattan golü yiyoruz. Çok amatörce bir gol. İlk yarı boyunca iyi alan parselleyen bir takımın ikinci yarıda rakibini üstüne çekerek böyle bir gol yemesi kabul edilebilir değil.

2-2

Tamamen Cristian'ın hatası. Bu kadar laubalilik ciddi şekilde sinir bozucu. Daha geçen hafta oyundan çıktığı için surat asan bir oyuncunun şu hareketi akıl alır gibi değil. Cristian konusunda çok fazla şey yazılabilir ama bu yazılacaklar sadece bu maç özeliyle sınırlı kalmaz. Kendisi hakkındaki fikirlerimi okuyan, takip eden herkes biliyor. Daha fazla bir şey söylemek istemiyorum.

3-2

Hatalar zinciri şeklinde gelişen bir gol. Nasıl geçen sezonki Antalyaspor maçında olduğu gibi hatanın Salih'e yıkılmasına izin vermediysek, bu maçta da aynı şekilde yaklaşmalıyız. Salih hatalı olabilir, ama kademesinde olması gerekirken rakibini izleyen bir savunma hattı varken ben faturayı Salih'e kesmem.

TEKNİK EKİP

Genellikle teknik ekiplere oyuncu değişiklikleri üzerinden saldırmak çok kolaydır. Kime sorsanız Alper-Salih ve Kuyt-Webo değişikliklerinin de bu maçın kaybedilmesinde direkt etkisi olduğunu söyler. Sıkıntı şu ki buna katılmamak elde değil. Pili bitmiş veya umursamaz bir şekilde sahada gezen oyuncular 90 dakikayı tamamlarken Alper'in çıkması birinci sıkıntı mesela.

Kuyt-Webo değişikliği Kuyt'ın sağlık durumundan dolayı anlaşılabilir bir durumken Webo'nun kariyeri boyunca oynadığı merkez forvet yerine sağ kanatta oynamış olmasına ise ben hiç anlam veremiyorum. Tamam, genç oyuncuları tecrübe kazanmaları ve adaptasyon için başka pozisyonlarda denemek normal bir durum ama 30 yaşını geçmiş ve kariyerini merkez santrafor olarak yapmış bir oyuncuyu çizgiye sürmenin mantığını ne yazık ki çözebilmiş değilim.

2-2'den sonra kenar yönetimin donakalması ise düşündürücü. Maçı izleyen Fenerbahçe taraftarı donakalabilir o durumda ama kenardan ateşleyici bir şey yapılmalıdır. Bir hamlenin, bir fırçanın veya en basitinden bir mimiğin dahi birçok şeyi değiştirebildiğini herkes biliyor. Hiçbir şeyin yapılmamış olması ciddi şekilde can sıkıcı.

TERCİH YANLIŞLARI

Kendi adıma değinmek istediğim birkaç nokta var. Oyuncu değişikliklerini doğru bulmadığımı vurguladım ama özellikle de Salih konusunda birkaç şey yazmak farz oldu. Salih'in sezon başı kampı almadığını, sürekli U-bilmemkaç milli takımında oynayarak takımla antreman yapmaktan çok milli takımda vakit geçirdiğini, bunlardan dolayı adam gibi yaz tatili yapamayıp dinlenemediğini ve mental yorgunluğunu üzerinden atamadığı gerçeği var. Salih'i mental olarak biraz rahat bırakıp, fiziksel olarak güçlendirmek gerek. Ufak ufak da forma şansı vererek tekrar kendisini sahaya ısındırmak ve sonrasında yine randımanlı bir şekilde kullanabilmek bence en doğrusu, ama yine de karar Ersun Hoca'nın bu konuda.

Bir diğer şikayetim de Kuyt konusunda. % 100 sağlıklı olmayan hiçbir oyuncunun değil yedek kulübesinde, maç kadrosunda olmaması gerektiğini düşünüyorum. Kuyt'ın kaşı tam randıman vermesine daha erkenden engel olmaya başlayabilir ve biz mesela 20. dakikada zorunlu bir değişiklik yapmak durumunda kalabilirdik. Geçen sene Emre'nin sakatlık durumu üzerinden eleştirdiğim konuya burada geri dönmek istiyorum. Bu fedakârlık dense de bence hiç profesyonel olmayan bir durum. Tamam, bugün Kuyt durumuna rağmen iyi sayılabilecek bir oyun ortaya koymuş olabilir, ama tam randıman veremeyen bir Kuyt yerine kendisini göstermeye ihtiyacı olan başka bir oyuncuyu sahada görmeyi tercih ederim.

ARSENAL MAÇI ÖNCESİ

Maç seçen ve reaksiyon takımı olarak gördüğüm oyuncu grubumuzun işleri mutlaka daha sıkı tutacağı ve daha fazla motive olacağı bir karşılaşma olacaktır. Tablo karanlık olduğu için bu maçın bir çıkış maçı olarak görüleceği gerçeği de var. Ancak resmi maçlar göz önünde bulundurulduğunda ilk Salzburg maçında 15, ikinci Salzburg maçında 30, Galatasaray maçında yine 30 ve bu maçta da 45 dakika diri görünen bir Fenerbahçe'nin, topla oynamayı seven, baskılı ve atletik bir takım olan Arsenal karşısında daha henüz sezon başında maç boyunca kendi kapasitesinin üstüne çıkması gerek. Bu mümkün mü? Tabii ki mümkün, ama geride kalan maçlara bakıldığında bunun olabileceğini düşünmek biraz fazla pembe tablo çizmek olur. Ha "Arsenal'in çok önemli eksikleri var" diyenler de çıkacaktır. 4 değil 14 oyuncusu da eksik olsa, rakip her sene Şampiyonlar Ligi'nde iyi kötü bir şeyler yapan Arsenal. Bunun farkına vararak yorum yapmakta fayda var.

SONUÇ

Olumlu bir şey göstermenin mümkün olmadığı bir maçtan haklı bir mağlubiyetle ayrıldık. Daha fazla bir şey söylemek mümkün değil. Ersun Hoca'nın hangi oyuncuya hangi şekilde ihtiyacı olduğuna karar vermesi ve kararlarını tereddüt etmeden uygulaması gerektiğini düşünüyorum. Umarım şans yanında olur ve kötü başlangıca rağmen işleri rayına oturtarak ipi önde göğüsleyebilir.

6 yorum:

  1. noavas senden bekliyorum maç yazılarını..

    YanıtlaSil
  2. emenikenin futbolculuk profiline bişey dediğimiz yok ama webo bu takımla hazırlık periyodunu geçirmiş ve son dömenlerde iyi bir form grafiği yakalamış tı bence ilerde webo solda sow ve sağda kuyt çıkmalıydı ilk onbirde.Alperi almak yerine emre yi çıkarabilirdi alper fenerbahçeye geldi geleli ilk defa bişeler göstermeye başlamıştı.Kuyt tamam çok hızlı değil ama mehmet topuzun önünü iyi kapatıyordu işin doğrusu biraz da fenerbahçeli futbolcular iş bitti mantığına düştüler 15 dakikada 3 gol yediler 5 golde yiyebilirlerdi.

    YanıtlaSil
  3. Hep destek tam destek sloganı Fenerbahçe taraftarını diğer taraftarlardan ayıran önemli bir özellik...Bu tutkusunun ve kadir şinaslığının göstergesi ; ama bu tavır artık zarar veriyor...Kronikleşen hatalar yapılıyor... Kadro yapılanması diye bir şey yok. Bu kadar geniş bir kadroda bir tane sağ bekinin olmaması gerçek anlamda bir tane bile sağ veya sol açığının olmaması olanların da yollanması-orhan,stoch(performansları tartışılsa da). akıl karı işler midir... Teknik direktör meselesine geldiğimizde. Bana kalırsa Fenerbahçe bugüne kadar FB'ye yakışan bir teknik direktörle çalışmamıştır...Sadece Aykut Kocamını bu durumun dışında tutarım onu da prensip ve sistem sahibi olması hasebiyle...Dünkü maçata yapılanlara farklı bir açıdan bakmak istiyorum. Hani denir ya Türkiyede herkes kendini teknik direktör sanıyor manavı da bakkalı da vs... sanırım dünkü performans onları cesaretlendiren... Öyle akla zarar hamleler yapıldı ki bakkal da manav da kendini o işe layık görüp ben olsam maçı galip bitirmeyi beceriridim demiştir... Neden böyle düşüldüğünün anlatacağım ; ama ayıp olur o kadar bariz ki durum... Yönetime, Teknik direktöre söylenmesi gerekenleri söyledik ya futbolcular... sizin bir tabiriniz var "reaksiyon takımı" diye yerinde bir tespit...reaksiyoner bir takımız çünkü kişilikli, dominanat karakterde futbolcu sayımız çok az... eyer tersi olsa dünkü maçı 11 dakkada verirmiydik...ben artık şu kanaatteyim: Fenerbahçemizdeki artık bu ucube sistem ve zihniyet yerle bir olsun...hep destek tam destek ifadesi artık zarar veriyor...

    YanıtlaSil
  4. çok düşünüyorsun değil mi...fenerbahçe'deki tariflere sığmaz bu uğursuzluğun,bu nasipsizliğin nedenini çok ama çok düşünüyorsun.

    bu lig daha kaç sene oynanır bilinmez ama yüz yıl geçse bile hiçbir takımın şampiyonluğu 3 kez son saniyede kaçırmayacağını,kaçırsa da bunu 5 sene gibi kısa bir zaman dilimine sığdıramayacağını sen de biliyorsun.

    bak noavas bey kardeşim,fenerbahçe'yi edebi ve en azından düşük ve devrik cümle hatalarına düşmeden iktidar yanlısı "mutedil" bir dille yorumlamak seni ilerde büyük bir gazetede spor yazarı yapabilir.bence başladığın bu yolda azimle devam et,inanıyorum bir gün bu hedefine bir gün ulaşacaksın.hatta ileride bir mehmet demirkol veya uğur meleke de sen olabilirsin.

    ama bir gazetede köşe yazmak için yeterli olan bu dil ve üslup heralde doğruları görmeye ve söylemeye yetmiyor.

    futbolcusunu kendi tesislerinde linç ettirircesine tekme tokat dövdürten kişilere ve zihniyete karşı durmak şöyle dursun,sonradan bu kişileri ve zihniyeti alkışlamaktan geri durmayan fenerbahçe taraftarının o günden beri iki yakası bir araya gelmiyor.

    her zaman söylüyorum fenerbahçe'nin miladı o gündür ve yaşadığı tüm bu uğursuzlukların nedeni böylesine bir olayı gerçekleştirenlere sesini çıkarmaması ve bunun hesabını sormamasıdır.

    futbolla ilgilenmesi bile şart değil,o gün o dayak görüntülerini tekrar tekrar izleyen 90 doğumlu çocuklar bugün fenerbahçe'den nefret ediyorlar.bu hadise fenerbahçe üzerinde öyle negatif öyle kötü bir enerji bıraktı ki,şansızlıklar bir türlü fenerbahçe'nin yakasını bırakmıyor.

    fenerbahçe o karanlık dönemden sonra şampiyon da oldu ama asıl başarıyı ve soluk aldığı dönemi zico'yla yaşayabildi.niye daum,lorant,denizli ya da aragones değil de zico biliyor musun ?

    çünkü o adam rakip takımın en önemli oyuncusunu(arda turan) yanına çağırıp ona sakatlanmaması ve kendisine iyi bakması konusunda nasihatler verecek kadar "insan" biriydi.

    kulübe çöreklenip onu esir alan ve yaydıkları negatif enerjiyi tarife kelime dahi bulamadığım
    güruhun zico'yla anlaşamamasını ve hatta şiddetli bir biçimde kavga etmesini tesadüf mü zannediyorsun.elde ettiği ne kadar başarı varsa borçlu olduğu futbolcuyu,"elinde tivit" vefasızlığıyla kovan adamla,"bana beyaz pele demeyin,ben bu tarifi ırkçı buluyorum." nahifliğindeki ve tekrar söylüyorum "insan"lığındaki adam sence bir arada bulunabilir mi ?

    iyiyle kötü bir arada bulunamaz...

    fenerbahçe'nin,teknik,taktik,tandem,orta saha,4-3-3 gibi şeylerle açıklanamayacak sorunları olduğunu görebilmek ve anlayabilmek için acaba daha kaç teknik direktör ve futbolcu öğütülecek?

    layık olduğu biçimde yönetilen bu taraftara yaşananların hepsi müstehak...niye müstehak biliyor musun ?

    3 temmuz'dan sonra yapılan ilk genel kurulda bir Allah'ın kulu da çıkıp,"sayın başkan ve yöneticiler,haysiyeti ve şerefiyle yüz yılı devirmiş bu kulübün alnına bu lekeyi nasıl sürebildiniz ?" bile diyemedi.

    hadise komplo olsa dahi bu komploya fenerbahçe neden maruz bırakıldı diye soran bile olmadı.düşünebiliyor musun ?

    sana ve bu blogu okuyan fenerbahçe taraftarlarına soruyorum,sizce bu durum mormal mi ?

    YanıtlaSil
  5. tercih taktik teknik bir yanlış yok! kadroda şişkinlik var! ısrarla söylüyorum iyi niyete, Fenerbahçe sevgisine bakma lüksümüz yok! baroni,kuyt,serdar kesimal gönderilmeli. emre,webo,topuz kızağa çekilmeli. mehmet topal hücumda katkı sağlayamıyorsa yedeğe gönderilmeli. gönderilen futbolcuların yerlerine tartışmasız isimler alınmalı yada kadro içinden çözülmeli mevzu! ama maç seçen topçularla olmaz! sezona konya bile bizden daha hazır girmiş. ne oldu topuk yaylası,dereağzı süper sezon öncesi falan filan.. çoğunun kilo ve adele sorunu var 2 aya kadar anca form bulurlar.1 aylık tatilde sıçmış batırmışlar herşeyi. ersun yanal'da son 4 maçta aldığı eleştiriler ve salak futbolu sonunda Fenerbahçeye hoşgelmiştir. arsenal maçı sonrası gider

    YanıtlaSil
  6. http://spor.haberturk.com/futbol/haber/870447-fenere-yildirim-dustu

    bakın ve görün fenerbahçe'yi kimler,nasıl bir zihniyet yönetiyor ?

    futbolcuları azarlar tonda uyarınca,uyguladığı sistem kendi sisteminden on gömlek üstün olan gs'yi geçebileceğini zannediyor.

    gs'nin başarısını,futbolcuların ciddiyetleri ve yaptıkları koşularla kazandığını zannediyor.kendi futbolcularının da bu vasıflara sahip olmadıkları için başarısız olduklarını zannediyor.ve maalesef 15 senedir böyle zannediyor !

    bir gün dahi olsun oturup da,"yahu ben bu fatih terim karşısında neden sürekli çaresiz kalıyorum ?" sorusunu kendi kendine soramıyor.sormak aklına gelmiyor.

    ergün,suat,okan,selçuk,melo,semih...isimler değişiyor ama adam sürekli başarılı,niye ?

    fenerbahçe'yi kimler yönetiyor görüyor musun ?

    taraftarın kendi parasıyla yaptığı ve bunca fiyaskoya rağmen hala hayat verdiği stat gelirleri,fenerium ve onca mülkü kendi yapmış,kendi cebinden çıkmış gibi yıllardır o parayı veren taraftarı kandırıyor.buna inanan taraftarı da Allah ıslah etsin,ne söyleyeyim.

    ama fenerbahçe'ye yaptığı en büyük kötülük ne biliyor musun ?islam çupi'nin "adı konamaz" dediği o fenerbahçe büyüklüğünü,yani türkiye'nin en fazla taraftara sahip,en fazla sevilen,en zengin işadamlarınca desteklenen ve sürekli topluma pozitif enerji yayan hüviyetini,kısacası fenerbahçe'nin sahip olduğu beşeri sermayeyi 15 senede bitirip,tüketmesidir.özellikle uğraşılsa böyle bir şey başarılamazdı ama bu adam başardı.

    basını,medyayı öyle yönetti,insani ve halkla ilişkileri öyle berbat sürdürdü ki,bugün toplum nazarında ve basında oluşan "fenerbahçe nefreti" denilen olguyu yarattı.

    ben bu adamı fenerbahçeli olarak Allah'a havale ettim,Allah'ından bulsun.

    ama benim daha çok üzüldüğüm ve kaldıramadığım durum,fenerbahçe'yi,sözde mutedil ve sağduyulu tavırlar takınarak falanca gazetede elde edeceği köşe yazarlığına veya fbtv'ye çıkabilme umuduna satanların durumudur !onlar adına fenerbahçeliliğimden utanıyorum.

    sırf bu ikballeri uğruna utanmadan sıkılmadan,"ama stat yaptı,ama fenerium yaptı" deyip,kimin parasıyla yaptığını söyleyemeyen alçaklardır.

    bunlardan utanıyorum.üzerine alınma ve bu yorumu da yayınlama.malum çok tehlikeli sözler içeriyor.sonra burayı yıllardır uydurulagelen "büyük yalan" a inanmış gençten bir fenerli okur da gerçekleri görür falan.

    yayınlama...

    YanıtlaSil