Euro haftayı rekor eşiğini egale ederek kapattı.
Üretici ve tüketicide kısmi telaş var.
İthalatçı kan ağlıyor.
İhracatçı ağız kulak.
Ne oluyor?
Kur nereye gidiyor?
Önce hafta içinde Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın yaptığı aşağıdaki açıklamaya bakalım:
Açık pozisyonlarınız varsa kurlardaki dalgalanmaya karşı toleransınız daha az oluyor. Açık pozisyon yoksa daha rahat dalgalı kur rejimini uygulayabiliyorsunuz. Açık pozisyonunuzu sınırlamanız iyi bir şey.
Kamu ve özel sektörün dövizde açık pozisyonda olmamasında fayda var.
Türkiye ile ilgili konuşulan tek risk unsuru cari açık.
Türkiye'nin durumu şu anda iyi, biraz fazla mı iyi diye bakıyoruz.
Haddinden fazla endişelenmeye gerek yok, senaryolara hazırlıklıyız.
Enflasyon hedeflemesi kesinlikle devam edecek.
Lehman krizinden sonra bir karikatür vardı. İki iktisatçı vardı. Ortada bir tüketicisi. Biri tasarruf et, biri harca diyor. İkisine bakıp başı dönüyor. altta yorum var ekonomiyi döndürmeyi başardık.
Düşük enflasyonun ekonomiye katkısı büyük oluyor.
Yunanistan için alınan kararların bulaşma riskini azaltacağı ümit ediliyor, biz de bu şekilde ümit ediyoruz.
Malumunuz, yıl sonu cari açık ciddi boyutlara ulaştı ve Hükümet de önlem paketini gündemden saklayarak uygulamaya koydu.
Yapılacak ilk iş ithalat-ihracatı dengelemekti.
Zira ithalat rakamları 2009 kapanışın neredeyse iki katıydı.
% 10'luk bir artışla ilk çeyrekte net bir fren yapıldı.
Ancak ilk çeyrek rakamları beklenildiği gibi pek iç açıcı değildi.
2. çeyrekle beraber diğer önlemler de bir bir uygulamaya koyuldu.
Fedakarlık sırası ithalatçıdan sonra bankalardaydı.
Munzam karşılıklar ve Merkez Bankası'nın faizleri yükseltmesiyle, önce bir direnç gösteren Bankaların Genel Müdürleri; sırasıyla İş Bankası, Halkbank ve Ziraat Bankası'ndaki "operasyonlarla" beraber muslukları kıstı.
Yıllık faizler % 10'un üstüne çıktı.
İthalatçı bir darbe daha yedi.
Ancak devlet ödenekli projelerde iş devam ettiği için piyasa genel bir nakit sıkıntısı yaşamadı. Dolayısıyla enflasyon; bu kur ve faiz artışına rağmen eşiğine tutunabildi.
Son çeyrek yaklaşırken su artık damla damla geliyor.
Euro 2,42'yi gördü.
Büyük ihtimalle de 2,5'u görecek.
Merkez Bankası Başkanı'nın yukarıdaki röportajında kritik bir söylem var.
Durumumuz iyi, hatta fazla mı iyi diye bakacağız, diyor özetle.
Kur artışının enflasyonda baskı yapmasından çekiniyor olabilirler. Ki bir miktar olacaktır ve enflasyon hedefinin tutması için son çeyrekte kurun dizginlerini bırakacaklardır.
Ekonomik politika.
Tercihler dünyası.
Ancak yatırımcılara sözüm, özellikle müşterilerime;)
Bu dönemde Merkez Bankası Başkanı'nın söyleminin aksine döviz kredisi çok daha avantajlı.
Kur son çeyreğe 2,5 ile girecektir ve son çeyrekte dengeyi yeniden bulacaktır. Euro'yu bu kadar yüksekken Türk Lirasına çevirmek ve onu % 10'un üzerinde bir faizle finanse etmek hiç akılcı değil.
Tabi bu yorumları riski seven bir gözlemci yapıyor, unutmayın.
Tüm bu yurtiçi dengelere Yunanistan, Portekiz, İtalya, İspanya'daki durum olumsuz etki yapar mı?
Son çeyreğe kadar sıkıntı olmaz diye düşünüyorum çünkü rezervlerimizde sorun yok.
Alınan tedbirler de belki burada daha fazla işe yarayacaktır.
Bakalım, göreceğiz.
Not: Bu politikaları yılbaşından beri bilen Merkez Bankası çalışanları, hükümete yakın şahıslar vs.. ; piyasadan ne kadar Euro toplamıştır sizce? Peki bu da şike suçuna girer mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder