Biz taraftarız. Zemin kattayız. Duvarın arkasında olanları görebilmek için açımız yetersiz. Olağanüstü haller dışında fazla meraklı da değiliz.
Medya mensupları 1. katta. Ve ancak; müsaade edilen kadarını görmeye, işe yaramaları için bilmeleri gerekenleri öğrenmeye ve kulaktan dolma bilgi artıklarıyla beslenmeye yetecek bir açıya sahipler.
Medya mensupları 1. katta yalnız değil. Aynı katta, kulüp etrafında; hobi, gönül ya da başka ilişkiler nedeniyle bulunan çok yönlü jokerler de var.
2. katta yöneticiler, idareciler ve Fenerbahçe Ailesi'nin tartışılmaz çınarları var.
Ve 3. katta Başkan. En tepede.
Herkes, bulunduğu kattan, sahip olduğu açıyla görüyor olan biteni. Ve tabii herkes gördüğünü biliyor, bildiğini yorumluyor.
Fakat yukarıda bahsettiğim gibi, 1. katın camları biraz buğulu.
Gelmek istediğim nokta şu: Eminim herkes Fenerbahçe'yi seviyor ve onun için en iyisini istiyor. Ama ne zaman yetki ve sorumluluk sınırları aşılarak, buğulu camlardan görülenler üzerinden *birşeyler* yapılmak isteniyor, işte o zaman işler karışıyor. Bunun adı da *tahakküm* oluyor.
Diyor ki; "Bildiğin gibi değil, bu böyle olmaz". Sonra üç kişi daha biraraya geliyor ve olan oluyor.
Buğulu camdan görünenler, artniyetli üfürükler, şekil kazanıyor ve bu yanlış/eksik/subjektif bilgiler zaman zaman en üst katı, yani Başkan'ı etkiliyor. Kötü senaryo da bu.
Bu kulübü Aziz Yıldırım yönetiyor. 16 yıldır gelinen noktada, iyisiyle kötüsüyle, ama çok daha fazla artısıyla tek sorumlu o.
Yönlendirmeye/yanıltmaya *çalışmaktan*, onun ağzıyla konuşmaktan vazgeçin ve onu özgür bırakın artık.
Yetki ve sorumluluk taşımadan sebep olduklarınız kabak tadı verdi.
Ha, unutmayın; zemin kat herşeyi *görüyor*.
#235
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder