5 Mart 2014 Çarşamba

Ey Fenerbahçe'nin Aydınlık Geleceği, şu anda ne yapıyorsun?

"Kaderinden kaçamazsın" derdi rahmetli Babanneciğim. Gerçekten de öyle, hayır ya da şer, farkında olmadan kaderine koşuyor insan.

107 yıllık çınar diyoruz ya Fenerbahçe'ye. Ne badireler atlattı, ne sevinçler yaşattı nicelerine. Ama tutku bu, terketmiyor sevdayı ve belki de acılar derinleştiriyor kaderimizi.

Futbol ekseninden göz atarsak, aslında 2006'da atıldı ilk çentik. Kırıldı kalpler. Sonra 2010. Ve ardından 3 Temmuz. Her "Başımıza daha ne gelecek?" dediğimizde, kaderimiz kötü şakalar yaptı bize. Güldürdü de elbette. 2008'de çeyrek final, 2013'de yarı final ağzımızda unutulmayacak bir tad bıraktı. Gel gelelim 3 yıllık mücadeleye. Hiçbir detayına girmek istemiyorum. Yapılan işkence, onanmaz yaralar açtı ciğerlerimizde. Kalpler yorgun ve ama sağlam. Akıllar dalgın ve ama olgun şimdi.

Hasarı tespit eden çok olur böyle günlerde; ben Polyanna'nın uzaktan akrabası olma sorumluluğuyla, olumlu yanlarına -da- bakmak gerektiğini düşünüyorum. Bu tuzak ve işkence, hiçbir şey yapmadıysa bile eksiklerimizi gösterdi ve bağışıklığımızı kuvvetlendirdi. Ki herkese nasip olmayacak bir madendir dipteki. Ama tabi bakmasını bilmeli.

Aziz Yıldırım'ın 16 yıllık başkanlık serüveni, bugün nefret edeni dahil kabul görmüştür ki, Fenerbahçe'ye yapısal ve ekonomik anlamda çağ atlattı. Sadece Fenerbahçe'ye değil, Türk sporu adına bir devrim örneği teşkil etti. Evet Fenerbahçe'nin potansiyeli her zaman vardı ama tabiri caizse dağdaki suyu köye Aziz Yıldırım getirdi. Barajlar, sulama kanalları yaptı. Burası tartışılmaz. Bu yapısal açıdan kuvvetlenmiş ekonomik gücün yeşil sahalara ve salonlara yansıması ise elbette tartışılabilir. Ki öyle de oluyor zaten. Eksileriyle artılarıyla, taşıdığı her tuğla ve cesareti için sonsuz teşekkür ediyorum kendisine.

Aziz Yıldırım'ın başkanlık görevi kendisinin de belirttiği gibi bir gün son bulacak. Tüm Fenerbahçeliler'in temennisi bunun kendi rızası veya kongre kararıyla olması elbette. Ama biliyoruz ki bu devrin bir sonu var. Ve bu yüzden diyebiliriz ki, Fenerbahçe'yi ama 3 gün, ama 3 ay, ama 3 yıla yeni bir dönem bekliyor. Peki Fenerbahçe bu yeni döneme hazır mı? Ne kadar?

Daha önce aday olmuş, olası 2015 kongresinde aday olmayı düşünen bir çok Fenerbahçeli var, buna eminim. Hepsine -biri hariç- sonsuz saygı duyuyorum. Ve zaten, ezelden ebediyete, iyi günde kötü günde, Fenerbahçe için bir tuğla taşıyandan Allah razı olsun. Fakat emin olmadığım birşey var. 2015 ve/veya yakın gelecekte Fenerbahçe'nin yeni dönemine liderlik etmeyi düşünen kahramanların bir planı olduğundan şüpheliyim. Daha önemlisi kaygılıyım.

Fenerbahçe tuzak ve işkence ile taarruz altında bile saha içinde ve dışında gücünü, potansiyelini ispat etti yedi düvele. Dolayısıyla artık kongreden 3 gün önce netleşen listelerin oluşturacağı kadrolarla yönetilemez boyutta.

Fenerbahçe'nin adaya, adaylara ihtiyacı var. Bu adayların bir politikaya ve dahilinde bir plana ihtiyacı var. Lokomotif futbol ve diğer branşlarda radikal, kalıcı, istikrarlı kalkınma hamleleri, ekonomi, iletişim, medya, algı yönetimi, yeni nesillerin kazanılması ve sair konularda bugünden başlaması gereken planlamalara ihtiyacımız var.

"İntikam alacağız" diyoruz ya, nasıl olacak bu? Hakimimiz, savcımız yok bizim, Kurtuluş Savaşı'nda cepheye taşıdığımız emanetler haricinde silahımız da olmadı çok şükür. Tek şansımız var intikam almak daha da önemlisi Fenerbahçe'nin hakkını vermek için; tüm dünyada saha içinde ve dışında örnek alınan bir kulüp olmak. Bu uçuk bir dilek, ütopik bir hedef değil kesinlikle. Potansiyelimizin hâla farkına varamamış olanlar çıktıkları yoldan bir an evvel dönsün ya da bir oturup düşünsün.

3 Temmuz bize çok şey gösterdi. Başta geçmişten kalan defolarımızı, bugün eksik kalan yanlarımızı, Fenerbahçeli bildiklerimizin iç yüzünü ve rakiplerimizin yol/yordamlarını. "Krizden fırsat doğar" sözü ne kadar klişeyse de o kadar gerçektir. Yüzleştiğimiz gerçekler, dipte yüzümüzü sürdüğümüz maden, aydınlık geleceğimizin atom çekirdeği olacak.

Ey Fenerbahçe'nin aydınlık geleceği sana söylüyorum. Kaderinden kaçamazsın. Fenerbahçe davası seni çağırdığında orada olmak zorundasın. Bu, kalbinden söküp atamadığın aşka, damarlarında gezen tutkuya karşı bir mecburiyet. Ömür boyu yakana yapışacak bir borç, alın yazısı. Önce bir karar vermelisin. Karar verdiğin gün huzura ereceksin. Ama Fenerbahçe'nin Aydınlık Geleceği adlı film tam da o zaman başlayacak.

"Kongreye daha çok var, kim öle kim kala" diyecek zaman değil. Karar verme zamanı. Politika belirleme zamanı. Plan yapma zamanı. Aydınlık bir gelecekten bahsetmek için bu üçünü vakit kaybetmeden yapmak zorundasın. Çünkü çok iş var.

Klişe değil gerçeğin ta kendisi: Daha yeni başlıyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder