7 Aralık 2014 Pazar

Hoşçakal Kaptan!


Formalarıma sadece onun adını yazdırdım. Saracoğlu'nda ilk 11 anons edilirken bir tek onun adını haykırdım. En çok onu alkışladım. Çocukluğum Aykut Kocaman, gençliğim Alex De Souza hayranlığı ile geçti. Şanslıydım. Sonra birgün yolları kesişti. Önce rüya gibiydi. Sonrası malum.

Zor ve kötü günler geçiriyorduk. Kimse istemezdi elbette ama kişisel meselelerin zamanı değildi. Belki bu yüzden iki taraf da sevgiden yana, farklı bir tutum sergileyebilirdi. İkisi de haklı, ikisi de haksız. Her ayrılık gibi.

Bu yüzden bu ayrılık ile ilgili tek ama tek kelime yazmadım. Yetim kalanlardanım. 1 milimetre taraf tutmadım. Duygu selinde olgunlaştıramadığım düşüncelerimi yangın ortasında başı boş bırakmadım.

Vah vahlarla, keşkelerle ve özlemle geçti 2 koca yıl. Şimdi son vedasını yapıyor Kaptan. Yaşattığı güzel günler için teşekkür etmek zorundayım, bu yüzden ayrılığından beri ilk kez anıyorum adını, eski sevgili gibi, Alexim'in.

Fenerbahçe tarihinin tartışılmaz efsanesi, gözlerimle gördüğüm en büyük futbolcuydu Alex. Kelimenin tam ve gerçek anlamıyla bir fenomendi. Yeri dolmayacak, emsali bulunmayacak; bir 10 numaradan, bir golcüden, bir kaptandan fazlasıydı.

Kötü anılarla hatırlar, mutlu günleri hafızamın vitrinine almazsam haksızlık edeceğim geçen 8 muhteşem yıla.

İnsanlar için hayatta sadece 2 yön var aslında. Sevgi ve nefret. Ne mutlu ömrüm sevgi içinde geçti ve ben de sevgiyi seçtim. Ve ama bu yolun da bir kuralı var, seveceksin.

Seni seviyorum Alex. Hayat hizaya sokmadan son 6 ayı sildim hafızamdan. Bana ve bize yaşattıkların için sonsuz teşekkürler. Senin ve ailenin güzel, gülen yüzü solmasın. Futbol yaşamın saha içinden daha başarılı olsun ve inşallah yollarımız birgün tekrar kesişsin.

Hoşçakal Kaptan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder