16 Temmuz 2014 Çarşamba

SİYASETİN SON OYUNCAĞI: FUTBOL -I- [GAZİANTEPSPOR]


Ülkemizin her daim sofraya koymaya bayıldığı bir konu siyasetin sporun içine dahil edilmemesi meselesi. Özellikle son yıllarda Gezi Olayları, Ali İsmail Korkmaz’ın tribünlerde anılması, siyasal sloganların hızla artış göstermesi bu tartışmayı siyasilerin tabiri caizse -koz-u haline getiriyor. Oysa geniş açıda durum farklı. Günümüzde siyaset her devirde olduğundan çok daha fazla sporun içinde. Zaten artık hemen hemen herkesin bildiği bu gerçeği kulüpler özelinde incelemenin geniş resmi daha netleştireceği fikrindeyiz.

Bu anlamda Gaziantepspor’a öncelik verme nedenimiz ise öncelikle yakın bir zamanda, Büyükşehir Belediye Başkanı olan o günün Bakanı Fatma Şahin’in soyunma odasında prim vaat etme iddiaları.[1] İkinci olarak ise gözde bir Anadolu kulübü olması. Günümüz futbol endüstrisinin içinde var olma savaşı veren Anadolu kulüplerinin siyasiler için adeta kolay lokma halini alıyor olması.

Gaziantepspor ile ilgili yakın zamanda siyasetin olaylara dahil oluşu 2012 yıllarında Başkan Kızıl’ın ve yakın çevresinin bir operasyon çerçevesinde gözaltına alınmasıyla gün yüzüne çıkıyor.[2] Operasyonun ardından Adalet ve Kalkınma Partisi Gaziantep Milletvekili Mehmet Erdoğan peş peşe yaptığı açıklamalarla Gaziantepspor’u başkanından ayırmak gerektiği ve ellerinin kulüp üzerinde olduğunu ifade eden açıklamalarla dikkat çekmişlerdir.[3] Sonrasında da ekonomik sorunlar ve sportif nedenlerle dara düşen kulüp kongre sürecine girmiş, yerel gündemde kan değişimi gerekliliği konuşulmaya başlanmıştır.

Bu konuyla ilgili yerel basın incelendiğinde kongre sürecinin oldukça sancılı ve ilgi çekici olduğu görülüyor. Ekonomik meselelerin ön safhada tutulduğu propaganda sürecinde başta iktidar partisi olmak üzere tüm yerel yönetimler ve yerel aktörler olağan üstü bir ilgi göstermiş ve kulübün geleceği hakkında bazı yollar çizilmeye çalışılmış. Bununla birlikte basın demeçlerinden anladığımız kadarıyla muhalefet partileri bu ilgiden rahatsız olmuş ve kulüp üzerinde “eşit” derecede söz sahibi olunması gerektiğini vurgulamışlardır.[4]

Oysa yine yerel basın ve yerel basının yer verdiği vatandaş düşünceleri tüm bu siyasal baskı ve teyakkuz halinden rahatsız bir görüntü vermektedir. Yeterince karışık olan il gündeminde spor ve siyasetin böylesine iç içe geçmesi tepki çekmiştir. Bunlar yetmez gibi yerel bürokrasinin de kulüp üzerinde söz söyleme hakkında kendini unsur kabul etmesi işleri tam da istenildiği gibi karmaşıklaştırmıştır.

Kongre süreci bu şekilde ilerlerken Gaziantepspor ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Spor arasında gerçekleşen rekabetin yalnızca sportif değil aynı zaman bu siyasal unsurların bir taktik tahtası haline geldiğini söylemek çok yanlış olmayacaktır. Özellikle Şamil Tayyar’ın basına verdiği bu iki kulüp arasındaki meseleler konusunda bir uzlaşı gerekliliğini içeren röportaj[5] ve Fatma Şahin’in Gaziantep Büyükşehir Belediye Spor yemeğinde söylediği “bu güzel havayı Gaziantepspor’da yakalayamadık” [6] cümleleri meselenin nasıl geliştiğini göstermektedir.

Bu süreçte Hüseyin Çelik’in Gaziantepspor Başkanı Kızıl’a yönelik kulübün kapılarını herkese açması yönündeki çağrı oldukça dikkat çekicidir. [7]

Kongre sürecinde tüm bu yerel aktifliğe rağmen Başkan Kızıl yeniden adaylığını koymuş ve iktidar partisi saflarından tepki görmüştür. Buna rağmen seçimi kazanan Kızıl’la iktidar partisi unsurlarının arasının pek barışmadığını – verilen sözlerin tutulması – temalı basın demeçlerinden anlayabiliyoruz.[8]

Tüm bu özel örneklerden sıyrılarak bir strateji belirtmemiz gerekirse: günümüzün siyaset ve spor ilişkisi temel bir yol üzerinde ilerlemektedir. Kulüplerin ekonomik koşullarının çeşitli nedenlerle ( buna her türlü nedeni dahil etmemiz mümkün: kötü yönetim, plansızlık, destek alamama, Avrupa’da yarışmama vs.) yönetime imkan bırakmaması, bu durumun akabinde nüfuslu ve zengin ama aynı zamanda siyasal erke yakın iş adamlarının ve kimi zaman siyasal erkin devreye girerek gündemi “taze kan” gerekli manşetleri ile süsletmesi, buna özellikle belirleyici unsur olan taraftarın inandırılması ve tepki koyulmasını sağlamak ( bununla ilgili taraftar gruplarının farklılıklarından yararlanmak) son olarak da bir olağanüstü seçim sonucu spor kulübünün yönetimini elde etmek.

Böylece fikir ve iktidarın arka bahçesi haline gelen spor kulüpleri birer ideoloji yuvası haline gelir ve farklı kimlikteki kitleler –tuttukları takım olan- üst kimlikleri sayesinde kontrol altına alınırlar.

Siyaset kelime manası ile bir at evcilleştirme sanatıdır. Dizginlenemeyen kitleler bazı stratejiler ile evcilleştirilmeye çalışılır ve çoğu zaman başarılır. Tam da bu nedenle spor ve siyaset asla ayrılmayacaktır. Önemli olan kimin neyi hangi zamanda ve niçin yaptığını anlayabilmektir aslında..[9]



[1] “Kamil Ocak’tan ‘Şahin’ Geçti” http://www.telgraf.net/26.11.2013-kamil-ocaktan-sahin-gecti-haberi-19327.html
[2] http://www.ntvmsnbc.com/id/25336904/
[3] http://www.tarsusonline.com/gaziantep/milletvekili-erdogan-dan-gaziantepspor-aciklamasi--h126132.html
[5] http://gaziantep27.net/m/index.php?islem=detay&id=477866
[6] http://www.olaymedya.com/Haber/fatma-sahin-gaziantepspor-gibi-olmayacagiz_1401734703.html
[7] http://www.sporfc.com/futbol/super-lig/gaziantepspor/huseyin-celik-ibrahim-kizila-takimin-sahiplenmesi-noktasinda-kapilari-acmasini-defalarca-soyledik-h9318.html
[9] Gaziantepspor ile ilgili yerel kaynaklara ulaşmamızda yardımcı olan www.telgraf.net , Didem Gözütok ve Selda Göktaş’a teşekkür ederiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder