3 Kasım 2013 Pazar

Teknik Analiz: 10. Hafta - Bursaspor - Fenerbahçe

İnanç...

Bu hafta Fenerbahçe için kullanılabilecek en doğru kelime olabilir.

Bursaspor deplasmanının zor bir deplasman olacağı bekleniyordu. Fazlasıyla zorlu geçse de deplasmanda üst üste alınan 3. galibiyet özellikle Galatasaray derbisi öncesi çok önemli.

Bakalım rakamlar neler demiş;

Genel Bakış:

Toplam pas sayısında, pas başarısında ve rakip alanda oynama anlamında geçtiğimiz iki haftaya göre düşüş var. Takım boyu da Gençlerbirliği maçı dışında (56 m) en uzun boyuna ulaştı (42,15 m). Maçın sıkıntılı geçmesinde bu üç parametrenin önemli olduğunu düşünüyorum. 
Takımda oyuncuların ortalama pozisyonlarına baktığımızda sağ ve sol bekin alışılmış olarak orta sahaya kadar çıktıklarını ve Topal'ın savunmadan top almaya geldiğini görüyoruz. Pozisyon olarak Cristian ve Alper beklenen bölgelerindeyken Sow ve Kuyt'ın orta alana çok fazla girdiğini ve oyunu sıkıştırdığını görüyoruz. Daha önceki haftalarda da belirtmiştim, iyi savunma yapan, blok halinde hareket eden takımları açmanın önemli bir yolu rakip takımı enlemesine açmaktır. Fenerbahçe bunu ilk 10 hafta itibari ile yapamıyor. Bu oyuncu yapısı ile de yapması zor görünüyor.



Kat edilen mesafelere baktığımızda Fenerbahçe'nin kendi lig ortalamasını (114 km) tutturduğunu görüyoruz. Ancak takım boyunun uzun olması ve karşı alanda oynama oranının düşük olması Fenerbahçe'nin etkin bir oyun oynamasını engellediğini, ayrıca toplam kat edilen mesafenin de verimli kullanılmadığını gösteriyor.


İlk yarıda baskı kurmaktan uzak, oyunu karşı alana yıkmakta sıkıntılı bir Fenerbahçe izledik. İkinci yarı ise kaleye şut sayısı ikiye çıktı (8). Köşe vuruşlarında, ceza alanına atılan toplarda ve hücum bölgesinde topla oynama sayılarında ciddi bir artış oldu. Fenerbahçe taraftarının ikinci yarıda görmüş olduğu silkinme rakamlara da yansıdı.



Hücum:

Hücumda Topuz ve Kuyt'ın takımın 3. bölgedeki en aktif iki oyuncusu olduğunu görüyoruz. Emenike'de de attığı gol dışında istatistiksel olarak kıpırdanma var; 3. bölgede 10 isabetli pas yaptı, ayrıca ceza alanına en çok  giren- Pas atan oyuncu oldu. Sow ve Cristian'ın bu istatistiklerin hiçbirinde listenin üstlerinde olmaması düşündürücü.



Sow ve Cristian'ın etkisizliklerini şut ve orta rakamlarından da görebiliyoruz. Burada bir söz de Alper'e söylenebilir. Çok büyük bir potansiyel, çok farklı noktalara gelebilecek bir oyuncu. Ancak biraz kaleye bakması gerekiyor. Herşeyden önce oynadığı mevkii bunu gerektiriyor. İnanıyorum ki bu özelliğini de önümüzdeki haftalarda geliştirecek, 3. bölgede pas, şut, asist ve gol sayılarında artış yaşanacaktır.


Savunma:

Alves büyük kazanç olsa da henüz tam olarak toparlanmış görünmüyor. Pozisyon hataları onun oyun stilinde çok ta rastladığımız bir durum değil. Eminim birkaç hafta içinde yeniden takımın savunmasındaki lideri olacaktır. Egemen ise belki de kariyerinin en verimli dönemini yaşıyor. Ersun Yanal bu ikilide ısrar edecektir. Mehmet Topuz'un ise her türlü iyi niyetine rağmen dişli rakipler karşısında sıkıntı yaşayacağını düşünüyorum.

Maçın Oyuncusu:

Egemen. Attığı kritik golün dışında olağanüstü çabası, konsantrasyonu onu maçın adamı yaptı.

Maçın Hayal Kırıklığı:

Cristian. Ofansif olarak takıma hiçbir artı katamadığı gibi defansif anlamda da ortalarda gözükmedi. Bazı taraftarların her ne olursa olsun koşulsuz "tepkilerini" haklı çıkardığı bir maç oldu.

Fenerbahçe zorlu bir virajın ilk maçını kayıpsız atlattı. Haftaya sadece bir lig maçı değil, Galatasaray maçı var. Birçok farklı dinamik barıdırıyor. Fenerbahçe, kendi lig standartlarını yakalar, yani ortalama koşu mesafesini 114 km'ye taşır, oyunu Trabzonspor maçında olduğu gibi minimum %58'lerde karşı alanda oynar ve takım mesafesini de yine kendi ortalaması seviyelerinde (38 m) tutarsa Kadıköy'de puan kaybetmeyecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder