9 Ocak 2013 Çarşamba

Görmek isteyene: Büyük Resim



@fireofoctopus'tan;

Ağzım açık,
İbretle;

***


Yazılı-görsel medya ve internet yayıncılığı yoluyla yapılanlar dikkatle irdelendiğinde çok önemli ve yeni bir detay dikkat çekiyor.

“3 Temmuz organizatörleri” stratejik eylem planlarında yeni ve farklı bir aşamaya geçtiklerinin ipucunu verdiler. 

Hissiyatım(!) şu ki; stratejik adımları PR-iletişim uzmanları, medya planlamacılar ve reklamcılardan oluşan bir profesyonel ekip planlıyor. 

Ve yine hislerim(!) beni yanıltmıyorsa profesyonel ekibin yeni stratejik eylem planı Türk Futbolunu felakete sürükleyebilir.

Göze aldıkları felaket, Türk sporunu ele geçirmek veya en azından kontrol etmek için yarattıkları sanal kaosla da asla mukayese edilemez.

Bir yıldır her fırsatta “Türk futbolu battı, bitti”, “Türkiye Futbol Federasyonu iktidarsız atamayla geldi” argümanı kullanılıyor. 

En sonunda bir kahraman (misal eski milli futbolcu) çıkıp Türkiye Futbol Federasyonu’nu kurtarmak zorunda kalabilir. Asla istemese de!!!

Pek çok kahraman işadamı da borç batağında, bitik kulüpleri yüce gönüllülüklerinden(!) ötürü kurtarabilir.

Futbolumuz o kadar kötü yönetiliyor ki, kulüplerimiz o kadar batık bitik durumda ki... Acil kurtarıcılara ihtiyaç(!) var.

Potansiyel kurtarıcılar asla istemiyor(!!!) ve ayak diretiyor(!!!) ama mecbur kalıp, fedakarlık yapacaklar ve sorumluluk üstlecekler.

Onların kimler olabileceğini tbmm.gov.tr adresine girip 6222 sayılı yasanın genel kurul tutanaklarını okuyanlar idrak edebilir.

İflasa sürüklendiğine inanmamız için her türlü çabanın sarfedildiği bugünlerde, Türk futbolunun bugün batmış olduğu bataktan nasıl kurtulacağı belli?!!!

Türk Futbolu “Tüpçü-inşaatçı” federasyon yöneticilerinden, hırsız-beceriksiz-kifayetsiz başkanlardan, komisyoncu antrenörlerden kurtulacak(!)

Bugünün “Futbolu futboldan gelenler yönetsin”cileri federasyonda, global sermaye sahipleri 5-6 kulübün yönetimini ele geçirecek.

Birkaç ay geçmeden göreceğiz ki, Türk Futboluna sihirli bir el değmiş. Sorunlar bitmiş. Türk futbolu uçuşa geçmiş.

Şike, teşvik, yönetim yanlışı diye ortalığı yangın yerine çevirmeye çalışanlar paydaşlık mertebesine yükselince dertler bitecek.

Bu hedeflerin önünde en ciddi engel Fenerbahçe ve Başkanı Aziz Yıldırım duruyor. Peki bu iddianın dayanağı ne?

Ligi yönetecek, yayın haklarını elde edecek şirket; bahis-transfer pazarını da kapsayan on milyarlarca dolarlık bir platform gündemde.

Öyle bir yatırım ki fabrika kurmak gibi değil. Başlangıç yatırımı kar beklentisine (%30’ların altına düşmüyor) oranla yok denecek kadar az.

Peki Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe camiası neden hedef olsun? Türk Futbolunu uçuracak bu sistemin içinde neden yer almasın?

Hatta Fenerbahçe’nin içinde yer alacağı sisteme katılımcı taraftarıyla büyük güç kazandıracağı da biliniyor.

Gelişmelerden anladığım kadarıyla yeni futbol düzeninde istenmeyen Aziz Yıldırım Başkanlığındaki Fenerbahçe. Neden?

Aziz Yıldırım ne istiyor? Daha doğrusu Aziz Yıldırım neyi kabul etmiyor ki yeni futbol düzeninden tardı isteniyor?

Daha doğrusu yeni futbol düzenini oluşturmak için çalışanlar Aziz Yıldırım’ın varlığından neden rahatsız? 

Gerçekte neler yaşandığını biz sıradan taraftarların bilmesine elbette imkan yok. Ben sadece medyaya yansıyan olayları analiz ediyorum.

Diliyorum ki tüm tahminlerim bir mübalağadan ibarettir. Asla doğru olmadığını  umuyorum. AMA....

Sanırım... Aziz Yıldırım “3 Temmuz’u unutun. Ne olduysa oldu? Yaşananları sineye çekin” önerisini reddediyor.

Aziz Yıldırım “Sineye çekmek” bir yana “kamuoyu nezdinde aklanma ve sorumlulardan hesap sorulmasına engel olunmamasını” istiyor.

Aziz Yıldırım’ın bir diğer hatası(!) “Yeni bir yapı kurulacaksa en büyük menfaatdarın Fenerbahçe olmasını” talep ediyor zannımca.

Aziz Yıldırım’ın en büyük hatası bu da değil bence. İki büyük hatası var. Birincisi yeni yapıda Fenerbahçe’nin söz sahibi olması.

Organizatörler ise kendileriyle yakın ilişkide olan, bazı açıkları nedeniyle kolayca tehdit edip istediklerini yaptıracakları bir yönetim arzuluyor.

Aziz Yıldırım’ın asıl ve affedilmez hatası(!) ise “Önce Fenerbahçe’nin çıkarları” söylemi. Aziz Yıldırım bazı “talep”leri karşılamayacağını her zaman vurguluyor

Fenerbahçe’nin her zaman kazanma hedefiyle müsabakalara çıkacağını ve aksinin teklif dahi edilemeyeceğini beyan ediyor.

Fenerbahçe’nin şike yaptığı için değil şike yapmadığı için cezalandırıldığı tezim de bu varsayıma dayanıyor. 18 aydır da hergün yazıyorum.

Öyle sanıyorum ki Aziz Yıldırım ısrarlı “talep”leri reddetmesinin bedelini ödeyeceğini Sivas maçının bitiş düdüğü çaldığı anda biliyordu.

Sivas maçının bitiminden sonra stadyumda olup Aziz Yıldırım’ı görenler ne demek istediğimi anlamıştır.

“Her sene şampiyon olacağız” diyen ve aksi yöndeki tüm telkinleri şiddetle reddeden Aziz Yıldırım 1 yıl hapis yattı ama taviz vermedi

Israrla farklı yorumlansa da “Ben Fenerbahçe için hapis yattım” cümlesinin altında yatan gerçek budur.

Başkan zannımca “Eğer hapse girmeyi ve orada kalmayı göze almasaydım Fenerbahçe bağımsızlığını kaybedecekti” demek istiyor.

Yeni futbol düzeni organizatörlerinin “haberim yoktu de, yöneticileri suçla, kulübü boşver kendini kurtar” teklifini reddetmenin bedeli ödedi. 

Başkan Yıldırım’ın açıklamaları yazılı-görsel-sosyal medyada yer alıyor. Bazı cümleler her nedense ön plana çıkmıyor.

Oysa Başkan Aziz Yıldırım, pek dikkat çekmese de sık sık “telkin” ve “teklif”te bulunan organizatörlere mesaj veriyor.

Aziz Yıldırım “sizinle uzlaşmam” mesajı veriyor. Karşılığında “Aziz Yıldırım gitmeden Türk futbolunda kaos bitmez” seslendirmesi yapılıyor.

Yeni futbol düzeni organizatörleri uzun zamandır “Aziz Yıldırım gidecek dertler bitecek” arzusuyla yanıp tutuşuyor. Bu sır değil.

2013 yılında da bu stratejiyi ısrarla ve şiddetle sürdürmeleri bekleniyor. Fakat daha ilk haftadan anlaşıldı ki yepyeni ve farklı “level”e geçildi.

Yeni futbol düzeni organizatörlerinin uzun zamandır sürdürdüğü stratejide sert bir değişiklik yapmaya iten gelişme neydi bilinmez.

Ancak büyük bir kaos va kargaşa ortamı yaratılması, bunun kanlı sonuçlarının olması ve okların Aziz Yıldırım’a yöneltilmesinin istendiği açık. [En azından biz, burada kanlı söylemler içine girmek istemiyoruz. Ancak Serdar Ali Çelikler başta olmak üzere bu söylemleri kullananlar malumunuz. Sadece dikkat çekmek, farkındalık yaratmak istiyoruz.]

Umarım yanılıyorumdur AMA felaketin ayak sesleri bu hafta sonu yapılan yayınlarda açıkça duyuldu.

Erman Toroğlu tarafından seslendirilen “Trabzon’da içerde 25 bin... dışarıda 15 bin... Bu maç nasıl oynanacak” cümlesi en açık kanıtlardan biri.

3 Temmuz organizatörleri istiyor ki büyük toplumsal çatışmalar çıksın. Bu amaçla da kin ve nefreti körüklüyorlar.

%70-75 grubun kin ve nefretle dolması için de Fenerbahçe hedef alınıyor. Fenerbahçe ve başkanı sürekli olarak suçlanıyor.

Fenerbahçe taraftarları zaman zaman muhtelif takım taraftarlarının kendileriyle ilgisiz konulardaki tepkisine muhatap oluyor.

Birçok Fenerbahçe taraftarı “GS’lıları, TS’luları anladık ama bunlara ne oluyor” diye şaşkınlıklarını dile getiriyor.

Fenerbahçe karşıtı söylemlere maruz kalan birçok futbolseverin umulmadık zamanlarda bizlere karşı adeta patladığına tanık oluyoruz.

Bu sonucu yaratan; profesyonel ekiplerce hazırlanan sosyal mühendislik araçlarıyla zihinlere yerleştirilen virüsler.

***

Not: Her ne olursa olsun; Fenerbahçe taraftarının sakin, itidalli ve barışçıl tavır sergilemesi gerekiyor. Türk futbolu üzerindeki bu kara ablukadan tek çıkış yolumuz sevgi. Yöneticiler, organizatörler menfaatleri uğruna ne yaparlarsa yapsınlar; Fenerbahçelisi, Galatasaraylısı, Beşiktaşlısı kardeştir. Bir bütünün ayrılamaz parçasıdır. Kimse; şeytanın emellerine hizmet edecek fevri davranışlarda bulunmamalı, otokontrolünü sağlamalı bu süreçte.  

5 yorum:

  1. Harika bir yazı olmuş ellerinize sağlık.

    Fakat ben şu çıkış yolunun sevgi olduğuna asla ama asla katılmıyorum.Biz aksine bugüne kadar fazla sevgi budalası olduk,karşı taraf tepemize çıktıkça sessiz kaldık,onlar tokat attıkça biz öteki yanağımızı çevirdik neredeyse.

    Peki ne kazandık bugüne kadar?

    Tam tersi Türk futbolu çok büyük bir kaos ve yaşayacağı büyük bir şok ile belki kendine gelebilir artık.

    Olası bir kaosun sorumluluğu kısa dönemde her nekadar Fenerbahçeye ve Aziz Yıldırma çıkartılsa bile,uzun vadede tarih bütün gerçekleri yazacaktır.

    Bize düşen her şartta Fenerbahçemize sahip çıkmaktır,gerisi kendiliğinden düzelecektir diye düşünüyorum,yeterki biz bölünmeyelim.

    YanıtlaSil
  2. BU YAZINIZ TÜM FENERBAHÇE TARAFTARINA OKUTULUP DURUMUN ANLAŞILMASI SAĞLANMALIDIR.

    YanıtlaSil
  3. Dikkatle takip ettiğim bir kişisiniz yazılarınızı kaçırmadan okuyorum. Çıkış yolunun sevgi olduğundan bahsetmişsiniz, gerçekten de çıkış yolu sevgidir. Ama bunu başarmak çok çok zor, bu yapılanları sineye çekip sevgi göstermek, gerçekten zor. Ama bu insanları, rakibimizi -her kimlerse- savaşarak yenmek imkansız denecek kadar zor. Herkes kendi içinde karmaşa ve bilinmezlik içindeyken bir yolu seçip o yolda gitmemiz lazım. Ancak ve ancak bu şekilde her anlamda başarılı olur v3 3 Temmuz sürecinin içinden çıkarız.

    YanıtlaSil
  4. yeldeğirmenleri yaratmaya devam etmeniz güzel :) zaten yazdıklarınızın doğru olduğuna inansanız bundan önceki yazılarınıza yapılan küfürsüz,yalansız sadece birkaç soru soran yorumlarımızı yayınlama cesaretiniz olurdu. bunu da yayınlayamazsınız çünkü yazdıklarınızın hayal ürünü olduğunu en iyi siz biliyorsunuz ;)

    YanıtlaSil
  5. yazilarinizi dikkatle takip ediyorum cok guzel noktalara deginiyorsunuz. ama bir nokta var ki o konuda endiseliyim. mhk ve tff de gs nin agirligi cok acik yani onlarla her halukarda mucadele etmek zorundayiz peki gs sneijder ya da onun ayarinda bir oyuncu alirsa acik ustunluk kuracaklari kanisindayim sizce de oyle degil mi

    YanıtlaSil