2 Kasım 2012 Cuma

Ne olacak bu Türk Spor Medyası'nın hali? [1]


Onlarca televizyon kanalı ve gazete, yüzlerce internet haber sitesi ve binlerce blogdan oluşan bir spor medyasına sahip Türkiye.

Herbiri bu toplumdan çıkmış bireylerden oluşan; bu anlamda bir taraftan bu toplumun bir ürünü ve unsuru olan, diğer taraftan evrensel medya kültürünün getirdiği şeytanlıkları barındıran Türk sporunun haylaz ve uslanmaz çocuğu medya.

Yazılı ve görsel platformlarda, tüm sorunların müsebbibi/kaynağı olarak medya haricindeki tüm unsurları hunharca çarmıha geren entelektüel görünümlü lümpenler topluluğu. [İstisnalar kaideyi bozmaz.]


Medyaya göre;


  • Futbolu yönetenler suçlu, kirli.
  • Taraftar suçlu, azgın.
  • Futbolcular suçlu, açgözlü.
  • Ama sporun/futbolun önde gelen unsurlarından biri olan medya haklı, pirüpak.

Öyle mi?

Medya, bilhassa futbolun akciğerleri olmuş durumda. Öyle ki; iyi/kötü acı/tatlı tüm heyecanlar artık yazılı, görsel ve sosyal medyada cereyan ediyor.

Futbol tüm dünyada tribün seyircisinden çok televizyon seyircisine hitap ettiğinden beri, medyanın dahli ve etkisi de o oranda arttı.

Ve galiba film de orada koptu.

***

Türkiye'de medya özgür değil. Patronlarının holding sahibi olduğu bir medya düzeninde, tarafsızlık beklemek de pembe hayal zaten.
Haliyle alt küme spor medyası da aynı kaptan yiyor, aynı yere pisliyor.

Bir farkla.

  • Medya ile işbirliği yapanlar var.
  • Medyayı yönetenler/kullananlar var.
  • Medyayı red edenler var.

Medyanın emektarlarını ayrı bir yere koyduğumu söylemeye gerek yok sanıyorum. Ancak vitrindekiler ne yazık ki koltuklarını kendi çıkarları uğruna suya çukur kazarak sağlama alma refleksi kazanmış durumdalar.

Bugün bir gazetenin spor servisi müdürünün temel prensibi, gazetecilik/meslek ahlakı/tutkusu değil artık.


  • Ya patronunun kayığına biniyor,
  • Ya belli kulüplerin maşası oluyor ve hatta ek maaş alıyor,
  • Ya da kişisel ihtiraslarını sayfalara yansıtıyor.

Yazı işleri, editör tayfası, görsel yönetmenler hakeza.

Haksız mıyım?

Bu yazıyı okuyan kaç kişi 3 Temmuz'dan sonra gazete almayı bıraktı?
Peki ya kaç kişi artık internet sitelerine bile tıklamıyor?
İtiraf edin; haber alma platformu olarak sadece Twitter'ı kullanan kaç kişi var? 

***

Futbol konuşulmayan futbol programlarından oluşan,
Önyargı, fitne, öfke üretmek için adeta şehir sularına zehir veren,
Kötünün iyiden fazla arz edildiği ve dolayısıyla rağbet gördüğü bir pazar oldu spor medyası.

Arz talep yaratır.
Siz her ne kadar "Yalan/yanlış/mikrop dolu haberlere itibar etmeyin" deseniz de, toplum kafasını vitrine çevirmekten kendini alamayacaktır.

Dolayısıyla "Siz almazsanız onlar satmaz" tezi yazılmadan çürüyecektir.
Zira bu pratikte imkansız birşeydir.

Gündemi medya belirler.
Medya sahne ışıklarını nereye tutarsa, seyirci oraya bakar.
Seyirci nereye bakarsa, orayı görür ve gördükleri gündemi olur.
Fenası, gündemi zamanla beklenti halini alır.

Arabayı tekerlekler değil, direksiyon istediği yere götürür.
Dolayısıyla siz; tekerleklere "Bizi müreffeh istikbale götür" diyemezsiniz, bunun için direksiyona geçmelisiniz.


Her ne kadar aynanın arkasına bakmayı şiar edinmiş insanlar, ışık tutulmayan karanlıkları aydınlatmaya çalışsa da, ellerindeki mum ancak çevrelerini aydınlatabilecektir.


***

Bu anlamda;

  • Medyayı red edenler, gündemin direksiyonuna geçemeyecekleri için, medyanın zehrine savunma üretmekle zaman harcarlar.
  • Medya ile işbirliği yapanlar bir alır iki verirler.
  • Medyayı yönetenler/kullananlar ise bu oyunun kazananlarıdır. Ama nereye kadar?

***

Yukarıdaki üç maddenin de avantajları ve dezavantajları var fakat.

  • Medyayı red edenler; anlatageldiğim dezavantajların dışında, uzun vadede en azından medya sektöründe taviz vermeyen, prensipli ve saygın imajlarını korurlar. Fakat şüphesiz, bunun bedelini çok pahalı öderler.
  • Medya ile işbirliği yapanlar; alışverişte kar zarar dengesini tutturmakta sorun yaşarlar. Bilançoda kayıplar kazançlardan fazla olabilir.
  • Medyayı yönetenler/kullananlar ise bugün; kurumsallık ambalajıyla, spor servisi müdürlerini ve muhabirleri arayıp, yapmaları ve yapmamaları gereken haberleri tehdit parantezindeki ricalar ile söylerken günlük kazançları ceplerine koyarlar ancak en azından medya sektörü için/gözünde hiçbir zaman saygın bir imaja sahip olamayacakları gibi; ters rüzgarlarda, medyayı red edenlerden daha fena hallere düşebileceklerdir.

 ***

Benim medya iletişim modelim ise üçünü birden kapsıyor.
Avantajlarını alıp, dezavantajlarını ayıran bir model.
Bu yazı dizisinin devamında detaylıca bahsedeceğim.


Devam Edecek.

2 yorum:

  1. ve bugün bütün ısrarlar sonucunda gs'nin spk hikayesini yazdı amaaaa..

    1-1 yapmak için Aziz yıldırım hikayesine de dikkat edin!!
    çok adice..ikisi sanki aynı gün olmuş gibi...

    YanıtlaSil
  2. hincal ulucun anasin

    YanıtlaSil