Bir daha neden olmasın? |
Sevgili @firataktav'in Noavasblog'daki ilk yazısı.
Zevkle okumanız dileğiyle.
***
4-2-3-1 YANILGISI
Fenerbahçe'nin Alex geldiğinden beri simetrik bir 4-2-3-1 uyguladığı yanılgısı oluştu herkeste. Çok geriye gitmeden, 2009-2010'un ikinci yarısına döndüğümüzde bunun aslında böyle olmadığını görmek mümkün. Net bir 4-4-1-1 oynuyordu takım. İleride basan, yıpratan, Alex'le link-up play'e giren Güiza ve arkada çok net bir şekilde iki dörtlü blok. Defans dörtlüsü olarak Andre-Bilica-Lugano-Gökhan, orta dörtlü olarak Özer-Emre-Selçuk-Topuz.
Orta dörtlünün inanılmaz bir pres gücü vardı ve orta sahada alanı daraltıp hızlıca topun Alex'e geçmesini de sağlıyordu. Bu sayede defans dörtlüsü de ileri çıkıp daha fazla alan daraltmaya başlayınca da hem top Fenerbahçe'de daha fazla kalıyor, top kaybedilince de kazanmak çok daha kolay oluyordu. Son 10 maçta sadece 1 gol yedi takım, ki o tek gol şampiyonluğun gitmesine yetti.
2010-11 sezonunda işler daha farklıydı tabii. Takım motivasyonunu vs bir kenara bırakarak baktığımızda, ikinci yarıda aslında asimetrik bir 4-2-3-1 oynadı takım. 2011-12 sezonunda da mentalite devam etti ancak oyuncu kalitesi dış sebeplerden dolayı bir hayli geriledi. Ancak hoca daha farklı tercihler yaptı ve özellikle de play-off kısmında ilk iki maçta net bir şekilde 4-4-1-1'i tercih etti. 3 ve 4. maçlarda asimetrik 4-2-3-1 devam ederken, son iki maça ofansif 4-3-3'le çıktı. İlkinde sakin bir şekilde oynanan oyun şahaneyken, ikincisinde saha ve seyirci avantajıyla coşkulu bir oyuna ihtiyaç vardı ancak kontrol hastalığı nüksetti ve net bir gol pozisyonu yakalanamadan maç 0-0 bitti. Kupa finalindeki net 4-4-1-1 ve sağlıklı Alex'in Bursaspor'u hallaç pamuğu gibi attığını söylemekte de fayda var.
ALEX VE SONRASI
Alex klasik bir 10 numaradan daha fazlasıydı. Bir oyun kurucudan ziyade ceza sahasına çok giren, gol noktalarında birdenbire bitebilen (boş kaleye topu yuvarlaması, direkten dönen topun önüne düşmesi vs gibi durumlar gözünüzün önüne gelecektir) ve tabii ki bunun yanı sıra yaratıcı özellikleri sayesinde çoğu kez takım için kilidi çözen oyuncu konumundaydı.
Aykut Hoca sezon başında 4-4-2'nin kendisi için en uygun oyun sistemi olduğundan bahsetmişti ama 4-4-2'ye dönüş yapmasa bile sezon başında uygulamaya çalıştığı simetrik 4-2-3-1'de de Alex'in gidişinden sonra ısrarcı olmadı. Tahminimce herkes Mönchengladbach deplasmanında oynanan oyunun şu ana kadar bu sezonki tavan performans olduğunda hemfikir. Esnek 4-3-3/4-4-2, önde baskı, yüksek pres kalitesi, pas kalitesi, alan paylaşımı hep ortalamanın üstündeydi.
Bu esnada as kadrodan sakatlar verdik, Aykut Hoca Salih'i hemen sahaya sürmektense iki kesiciyle oynamayı ve dolayısıyla da 4-2-3-1'e dönüş yapmayı tercih etti. Raul düzeldikten sonra da bu sistemde ısrarcı oldu. Özellikle açıklamalarından birinde ”hâla aynı sistemle oynuyoruz” demiş olmasından bunu çıkartmak gayet mümkün. Peki 4-2-3-1'e dönüş ve oyuncu tercihleri neden istediğimiz etkiyi yapmadı? Bunun birden fazla cevabı var.
Birincisi, Alex sonrası ilk birkaç maçta önde Sow ve Kuyt birlikte basıyordu ve arkasından rakibi karşılayan üçlü Caner-Cristian-Raul üçlüsüydü. Topal savunmanın önünde tek kesici olarak oynadığı zaman da orayı toparlamakta sıkıntı yaşamıyordu, zira kariyeri boyunca en iyi yaptığı iş bu oldu ve maksimum verik aldık ondan. Ancak sakatlıklar çerçevesinde tercih edilen Topal-Selçuk ikilisinin aynı özelliklere sahip olan oyuncular olması, Cristian'ın da maç içi kendisine biçilen görevi konsantrasyon eksikliğiyle bırakıp pozisyonunu kaybetmesi sıkıntılara neden oldu.
İkincisi Stoch. Stoch kesinlikle bizim şu anda uygulamaya çalıştığımız ve başarılı olamadığımız sistemin oyuncusu değil. Kendini çizgiye atıyor, top kendisine geldiğinde de ilk tercihi, sağına çekip kaleye yönelmek ve pastan ziyade şut oluyor. Ne o sisteme, ne de sistem ona uyuyor. Dolayısıyla geçen seneki verimi alamadık ondan.
Üçüncüsü topa yeterince basmıyor olmamız. Topa önde baskı yapmadığımız zaman da rakip bizim kalemize çok rahatlıkla geliyor. 36 resmi maçta 19 kez yenik duruma düşmeyi en rahat bununla açıklamak mümkün. Önde bastığımız, iştahlı oynadığımız iç saha maçları oldu ve kimse şikayetçi olmadı oynanan futboldan. Geriye düşünce birkaç kez Sezer'i oyuna alarak 4-1-4-1'e döndük ve topu ileri daha rahat taşıyıp, daha etkili futbol oynadık.
Dördüncüsü ve en sıkıntılısı sahaya yayılış. En gerideki stoperle en ilerideki Sow arasında inanılmaz bir mesafe var. Savunmadan top çıkarırken takımın aldığı pozisyona bakın. Stoperler kaleye çok yakın, bekler tamamen çizgiye yaslanmış, iki ön liberodan Topal ve Meireles geriye top almaya geliyor, Cristian ya iki ön liberoya çok yakın ya da çok uzak, ortası yok. Stoch sahadaysa kendini sola atmış, etliye sütlüye karışmıyor, Kuyt sağ kanattan daha çok ikinci bir forvet gibi oynamaya çalışıyor ve bu sebepten dolayı da takımın hatları birbirlerinden çok kopmuş oluyor ki bu da rakiplerin bizi bozmasını çok kolaylaştırıyor. Önde biraz ısıran, baskı kuran bir takım yaldır yaldır kalemize gelebiliyor bu sayede.
4-4-2?
Herkesin dilinde 4-4-2 var. Büyük çoğunluk 4-4-2'ye dönmek için haklı sebep olarak son 4-5 maçı işaret ediyor ve haklılar da. Şu anda kontrollü oynamanın, top yapmanın, rakibin çözülmesini beklemenin zamanı değil. Zaman saldırma zamanı. Paniklemeden, rakibi önde basarak rahatsız ederek, hataya zorlayarak kontrolü ele almak ve bundan yararlanarak golleri bulmak olmalı amaç. Önde baskı için Mönchengladbach maçını hatırlamakta fayda var. Deplasmanda rakibi oynatmayıp, üstüne 4 gol atıyorsan, birçok şeyi doğru yapmışsın demektir.
SALİH
Ben Raul sakatlandığında forma bulması taraftarıydım ama Aykut Hoca beklemeyi seçti. Şu anda tartışmasız bir şekilde en formda orta saha oyuncusu takımda ve banko oynamalı. İster 4-4-2, ister 4-3-3 oynayalım, Salih orta sahada an itibariyle adı tahtaya ilk yazılması gereken isim. Bu yaşta oyunun iki yönünü de bu kadar iyi oynayabiliyor olması en büyük avantajı. Oynatmamak hem ona, hem de bize haksızlık olur.
KRASİÇ
Kesinlikle doğru kullanamıyoruz. 4-4-2'nin de 4-3-3'ün de kenarı olabilecek disipline sahip. Formsuzdu, tam form tuttu sakatlandı, tekrar form tuttu derken devre arası kampında yine sorun yaşadı. Birebirde en rahat adam geçen oyuncumuz. Hareket halindeyken top önüne gelirse durdurması çok zor. Baştan oyunu karşı tarafa yıktarsak diri bir Krasiç müthiş işler yapar. Skor üstünlüğü elde edildiğinde açık alan bulursa yapabileceklerinden ise bahsetmeye tahminen gerek yok.
KONTRA ATAK?
Skor üstünlüğünü ele almayı beceremediğimiz için pek öyle kontra atak yapabildiğimiz söylenemez. Halbuki önceliği rakibi karşılamak olan bir takımın çok iyi kontraya çıkabiliyor olması gerek. Stoch ve Krasiç gibi süratli, dikine katedebilen kanat oyuncularına sahipsek, pekâla skor üstünlüğünü alıp 4-3-3'e dönerek ikisine kanatlarda şans vermek mümkün. Hem oyuncuları küstürmemek, hem de sistem esnekliği kazandırmak adına bu çok önemli.
TEKNİK DİREKTÖR TAKIMI OLMAK
Sistem esnekliği, teknik direktör takımı olma yolunda en büyük aşama. Sir Alex Ferguson ve Manchester United'dan daha iyi bir örnek yok bu konuda. Her türlü varyasyonu uygulayabiliyorlar. Kimse Aykut Hoca'dan kısa sürede takımı teknik direktör takımına çevirmesini beklememeli bu açıdan bakınca. Netice itibariyle oyuncu ve sistem farketmeksizin makine düzeniyle işleyebilen takım ve mentaliteyi oluşturmak ne kolay, ne de kısa sürede gerçekleşmesi mümkün.
Konuyla ilgili olarak: http://www.zonalmarking.net/2010/03/20/teams-of-the-decade-3-manchester-united-2006-09/
BELHANDA?
Çok yetenekli, genç, gelişmeye açık bir oyuncu. Ancak bence bu transferi yapıp aynı sistemi korumaktansa, 4-4-2'ye dönüp rakipleri sindirmeyi ve oyuncu kalitemizi göstermeyi tercih ederim ben. Gelip yarım sezondan kısa bir sürede her şeyi değiştirmesini beklemek çok saçma olur. Transfer yapılacaksa ilk iki tercihin forvet ve stoper olması gerekiyor bence.
KUYT
İlk geldiği günle şimdiki performansı arasında dağlar kadar fark var. Fiziksel olarak düşüş içinde gibi bir görüntüsü var ama buna rağmen hemen hemen her zaman 90 dakika sahada kalıyor. İlla kendisinde ısrar edilecekse, en önemli kalitesi olan hücum pres ve link up play göz önünde bulundurularak ileri uçta kullanılması gerek. Mücadele gücüyle sınırlı yeteneklerini kapatıyor. Semih'in form tuttuğunu göz önünde bulundurursak ileri ikili için gerekirse sonradan oyuna girip ön alanda presi diri tutması bile yeterli olur.
İDEAL SİSTEM
Esneklik dedim hep. Kesinlikle esnek olmalıyız ancak benim gönlümden geçen ve aklıma en çok yatan şu kadro. http://www.footballuser.com/631091/Fenerbahce_SK Bu takım topu karşı alana yıkar, önde basar, rakibi bunaltır ve bir şekilde gol bulur. Peki skor üstünlüğünü erken aldık ve sonrasında orta sahada daha etkili olup, hızla kanatlara açılıp rakibi dengesiz yakalama gibi bir planımız var. O zaman da bu kadro en makul olanı. http://www.footballuser.com/631098/Fenerbahce_SK
GENÇLER
Salih banko oynamalı dedik. Recep ve Beykan da kupa maçlarında şans buldular, gol de attılar. Ben ikisinin de kalite, hırs, oynamaya açlık, kendini gösterme isteği gibi etkenler birleşince sahada 10 dakikadan daha fazla kalmaları gerektiğini düşünüyorum. Skor üstünlüğünü erken elde ederse takım, Aykut Hoca da gönül rahatlığıyla gençleri sahaya sürebilir. Zira kendisini gençlere yeterince forma vermemekle eleştirmişti, şimdi tam zamanıdır gençlerden de faydalanmanın.
Fırat Aktav yazdı.