16 Ekim 2011 Pazar

II. Fatih Dönemi : Bu değirmenin suyu nereden geliyor?



Evvela 12 Ekim tarihli, tüm ajanslar tarafından geçilen Galatasaray Divan Kurulu notlarından bir kesit okuyalım:


Tamamını ise mesela şurada bulabilirsiniz.



Galatasaray Kulübü ekim ayı Divan Kurulu Toplantısı, Galatasaray Lisesi'nde yapıldı.
Basketbol Cumhurbaşkanlığı Kupası'ndaki Galatasaray-Fenerbahçe Ülker maçını izlemek için Kayseri'ye giden kulüp başkanı Ünal Aysal'ın katılmadığı Divan Kurulu toplantısında yönetim adına Adnan Öztürk, Refik Arkan, Celal Gürcan, Semih Haznedaroğlu ve Ali Gürsoy yer aldılar.
Divan Kurulu Başkanı İrfan Aktar, kulüp tüzüğünün Divan Kurulu'na bir çok denetleme görevi verdiğinin altını çizerken, bir önceki toplantıda sadece okunarak geçilen mali raporun yeterince anlaşılamadığına dikkat çekerek kendisi bir sunum yaptı.
Özhan Canaydın'ın başkanlığı dönemindeki 2007 yılı mali raporu ile 31 Mayıs 2011 mali raporunu karşılaştıran ve projeksiyon yardımıyla üyelere aktaran İrfan Aktar, rakamlardaki artışlara dikkat çekti.
''Artık şirketler değil devletler iflas ediyor. Borcun şakası yok. Kulübümüzün borç durumunu hepimizin iyi hatırlamasında yarar var'' diyen Aktar, ''2007 yılında vadesi geçmiş borç yokken, 2011'de 95 milyon TL olmuş. Uzun vadeli borç 88 milyon TL'den 281 milyon TL'ye, toplam borç 224 milyon TL'den 632 milyon TL'ye, borç alacak farkı 184 milyon TL'den 513 milyon TL'ye çıkmış. Dolar olarak 322 milyon dolara yükselmiş borç alacak farkı. Kısa vadeli banka borcu 16 milyon lirayken, 103 milyon lira, uzun vadeli banka borcu 50 milyon liradan 136 milyon lira olmuş. Toplam banka borçları 66 milyon liradan 239 milyona gelmiş. Artık mevcut yönetim için bu rakamları baz alarak değerlendirme yapacağız.'' dedi.
Galatasaray'da 2011 rakamlarına göre zararın 107 milyon lira olduğunun altını çizen Aktar, toplam 147,8 milyon dolarlık banka borcuna karşılık yaklaşık 3 katına denk gelen 926 milyon 439 bin lira teminat gösterilmesinin teamüllere aykırı olduğunu anlattı.
İrfan Aktar, Adnan Polat yönetiminin Türk Telekom Arena'daki kombine satışlarından yaklaşık 100 milyon dolar gelir elde ettiğini ve bu rakamın da harcandığını aktardı.

Bu kadar yeter sanırım. Devamında biraz daha iç meseleler mevcut.


Öncelikle; Galatasaray pek tabii Türkiye çapında ve hatta global anlamda önemli ve kıymetli bir markadır. Ancak marka ve değeri bir yerde şirketin mali yükümlülükleri ile gelir gider dengesi bir yerde.

Şunu sorarak başlayalım;

Yukarıda 2011 mali özetlerinin yapıldığı bir şirketi, çok sevdiğiniz bir marka olmasına rağmen, satın alır mısınız?

Ya da şöyle soralım; Galatasaray A.Ş.'yi, bedava verseler alır mısınız?

Tablolar bizzat divan kurulu raporları. Durum gayet açık. Şimdi "Efendim Galatasaray'ın şu kadar gayrimenkulü ve bu kadar da karşılığı vardır!" diyenler olacaktır. Fakat, bu denli zarar eden bir şirket, tüm gayrimenkullerini nakde çevirse ne yazar? İrtifa kaybı önlenir mi? Yoksa su alan kayıktan 2 kova daha su mu tahliye edilmiş olur?

Galatasaray, UEFA serüveni ve sonrasında yaşadığı mali krizde bile bu kadar borçlu değildi. Ki o dönemde fakir edebiyatıyla PR yapıyorlardı. Şimdi daha borçlular ama babası iflas etmiş, yalısını satıp aynı yalıda kirada oturan mağrur genci oynuyorlar.

Türk Telekom Arena diye, "Şu kadar kazanacağız, bu kadar kar edeceğiz" şeklinde pompaladıkları gelirleri bile harcamış durumdalar. Üstelik o kombinelerin ve locaların büyük bir kısmını 3 yıllığına sattılar. Yani başka bir deyişle, ancak 4. yıl başında Türk Telekom Arena'dan yeniden kasalarına para koyacaklar. Ve hala borç-alacak farkı 513 Milyon Türk Lirası.

Tabii 513 Milyon da yanıltıcı. Zira borçlar ve alacakların tamamı aynı para biriminden değil. Fark dövizdeki dalgalanma ile giderek büyüyebilir de.

Hadi, geçmişteki borçları fazlaca sorun olmuyordu UEFA nezdinde, ya şimdi?
UEFA normları gelmedi mi?
Balansı nasıl tutturacak bu kadar kısa sürede bu kulüp?

"Seni ne ilgilendirir kardeşim Galatasaray'ın parası pulu?" diyeceklere, tam da burada cevap vereyim;

Eminim ki Galatasaray batarken devletin paçasını bırakmayacak.

Ve o borçlar; daha önce affedilen vergi borçları gibi, vatandaşın cebinden çıkacak.

Örtülü örtüsüz ödeneklerle mali kaynak yaratılacak.

Siz sanıyor musunuz ki o zaman Galatasaray Riva'yı satıp borçlarını kapatacak?


Peki hal böyleyken;

Futbolda harcanan bunca para, inanılmaz boyutlara ulaşan futbolcu maaşları,
Medical Park'ın 3 yıl için vereceği 23 milyon Dolar ile açıklanamayacak Kadın ve Erkek Basketboldaki yatırım.
Taurasi'ler, Lakovic'ler..
Melo'lar, Eboue'ler..

Hangi parayla alınıyor?


Galatasaray neye güveniyor?

Hakemlerin and içip Fair Play Şampiyonu yapacak olmasına ve oradan alacağı 10 Milyon TL'ye mi?

Zemin tadilatı için alınacak desteklere mi?

Eksik kalan çatı montajı için devletten alacakları 12 Milyon dolara mı?

Fatih Terim'e verilen Şampiyonlar Ligi sözü ile gelecek yılların bilançosuna yapılacak olan revizeye mi?

Yoksa Türk Sporunda, tırnaklarıyla kazıya kazıya çıktığı sahneden tırnakları sökülerek indirilen Fenerbahçe'nin yerine bizzat devlet eli marifetiyle getirilmelerine mi?

Galatasaray neye güveniyor?

  


2 yorum:

  1. 1996 - 2000 arasında hangi "DİNAMİK" lere güveniyorsa ona.

    Güzel yazı, eline sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Net olmak güzel.Sarı Lacivert gibi.

    YanıtlaSil