Sezon başı travma yaşayıp, tepeden tırnağa herkesin sarsıldığı ve aklının karıştığı bir ortamda, iki resmi maçta kayıp vermemek ilk olumlu gösterge ve bir anlamda direnç.
Hazırlık maçlarından beri maça çok iyi başlıyoruz. Ne yaptığını bilerek, göstere göstere uzun/kısa toplarla hücuma çıkıyoruz. Bugün de öyle oldu. Ben *maşallah* derken yine, golü de bulduk ama erken bastık frene.
Fenerbahçe'nin Gökhan Gönül bindirmelerine ihtiyacı var. Ama hazır değil lige. Daha ilk yarıda yoruldu ne yazık ki. 60'dan sonra gidemedi. Tempoyu kaybettik.
Yediğimiz goller önce kademe eksikliğinin, sonra Mert'in hatası. Ama kaleci dediğin yaptığı hatalarla büyüyor. Canı sağolsun.
Emre, Topal, Caner, Kuyt, Bekir idare etti. Emenike maçın başında istekliydi. Sow yine aradı ve bu sefer buldu.
Meireles'e özel paragraf. Kötüyken herkes kötü dedi. Ama bugün yükselişine devam etti. Sahanın her yerinde, hep doğru işler yaptı. İsmail Hoca'nın onunla başlaması ve devam etmesi bana ümit verdi. Şahaneydi.
Ligin ilk maçı. Böylesine dalgalı bir maçta yapılan negatif yorumların geneli önyargılardan ibaret. Aykut Kocaman'ın pas futboluna dönmüşüz. Bitmişiz. Vah vah. Aykut Hoca Ersun Hoca'ya göre daha kontrollü oynatıyordu, doğru. Ama devre arası taraftarın beğenmediği Webo transferi ile Sow'un sol forvet düzeniyle yaptığı tempolu maçları hatırlamıyor kimse. Önyargı, ezber, klişe. Her Fenerbahçe teknik direktörünün kaderi. Ersun Yanal'ı da pas yapmıyoruz diye eleştiren çoktu. Bitmez yani.
İsmail Hoca'nın insiyatif ve risk alıp tahtada değişiklik yapması hoşuma gitti. Ve bugün galibiyeti getirdi. Daha çok sınavı var. Yolu açık olsun.
Eksik var. Henüz hazır olmayan futbolcular var. Ama önümüzde uzun da bir maraton var.
İlk 8 hafta önemli.
İnşallah. Maşallah. Amin.