Ülkemizin her daim sofraya koymaya bayıldığı bir konu
siyasetin sporun içine dahil edilmemesi meselesi. Özellikle son yıllarda Gezi Olayları,
Ali İsmail Korkmaz’ın tribünlerde anılması, siyasal sloganların hızla artış göstermesi
bu tartışmayı siyasilerin tabiri caizse -koz-u haline getiriyor. Oysa geniş
açıda durum farklı. Günümüzde siyaset her devirde olduğundan çok daha fazla
sporun içinde. Zaten artık hemen hemen herkesin bildiği bu gerçeği kulüpler
özelinde incelemenin geniş resmi daha netleştireceği fikrindeyiz.
Bu anlamda Gaziantepspor’a öncelik verme nedenimiz ise
öncelikle yakın bir zamanda, Büyükşehir Belediye Başkanı olan o günün Bakanı
Fatma Şahin’in soyunma odasında prim vaat etme iddiaları.[1]
İkinci olarak ise gözde bir Anadolu kulübü olması. Günümüz futbol endüstrisinin
içinde var olma savaşı veren Anadolu kulüplerinin siyasiler için adeta kolay
lokma halini alıyor olması.
Gaziantepspor ile ilgili yakın zamanda siyasetin olaylara
dahil oluşu 2012 yıllarında Başkan Kızıl’ın ve yakın çevresinin bir operasyon
çerçevesinde gözaltına alınmasıyla gün yüzüne çıkıyor.[2]
Operasyonun ardından Adalet ve Kalkınma Partisi Gaziantep Milletvekili Mehmet
Erdoğan peş peşe yaptığı açıklamalarla Gaziantepspor’u başkanından ayırmak
gerektiği ve ellerinin kulüp üzerinde olduğunu ifade eden açıklamalarla dikkat
çekmişlerdir.[3]
Sonrasında da ekonomik sorunlar ve sportif nedenlerle dara düşen kulüp kongre
sürecine girmiş, yerel gündemde kan değişimi gerekliliği konuşulmaya
başlanmıştır.
Bu konuyla ilgili yerel basın incelendiğinde kongre
sürecinin oldukça sancılı ve ilgi çekici olduğu görülüyor. Ekonomik meselelerin
ön safhada tutulduğu propaganda sürecinde başta iktidar partisi olmak üzere tüm
yerel yönetimler ve yerel aktörler olağan üstü bir ilgi göstermiş ve kulübün
geleceği hakkında bazı yollar çizilmeye çalışılmış. Bununla birlikte basın
demeçlerinden anladığımız kadarıyla muhalefet partileri bu ilgiden rahatsız
olmuş ve kulüp üzerinde “eşit” derecede söz sahibi olunması gerektiğini
vurgulamışlardır.[4]
Oysa yine yerel basın ve yerel basının yer verdiği vatandaş
düşünceleri tüm bu siyasal baskı ve teyakkuz halinden rahatsız bir görüntü
vermektedir. Yeterince karışık olan il gündeminde spor ve siyasetin böylesine
iç içe geçmesi tepki çekmiştir. Bunlar yetmez gibi yerel bürokrasinin de kulüp üzerinde söz söyleme hakkında kendini unsur kabul etmesi işleri tam da
istenildiği gibi karmaşıklaştırmıştır.
Kongre süreci bu şekilde ilerlerken Gaziantepspor ve
Gaziantep Büyükşehir Belediye Spor arasında gerçekleşen rekabetin yalnızca
sportif değil aynı zaman bu siyasal unsurların bir taktik tahtası haline
geldiğini söylemek çok yanlış olmayacaktır. Özellikle Şamil Tayyar’ın basına
verdiği bu iki kulüp arasındaki meseleler konusunda bir uzlaşı gerekliliğini
içeren röportaj[5] ve Fatma
Şahin’in Gaziantep Büyükşehir Belediye Spor yemeğinde söylediği “bu güzel
havayı Gaziantepspor’da yakalayamadık” [6]
cümleleri meselenin nasıl geliştiğini göstermektedir.
Bu süreçte Hüseyin Çelik’in Gaziantepspor Başkanı Kızıl’a
yönelik kulübün kapılarını herkese açması yönündeki çağrı oldukça dikkat
çekicidir. [7]
Kongre sürecinde tüm bu yerel aktifliğe rağmen Başkan Kızıl
yeniden adaylığını koymuş ve iktidar partisi saflarından tepki görmüştür. Buna
rağmen seçimi kazanan Kızıl’la iktidar partisi unsurlarının arasının pek
barışmadığını – verilen sözlerin tutulması – temalı basın demeçlerinden
anlayabiliyoruz.[8]
Tüm bu özel örneklerden sıyrılarak bir strateji belirtmemiz
gerekirse: günümüzün siyaset ve spor ilişkisi temel bir yol üzerinde
ilerlemektedir. Kulüplerin ekonomik koşullarının çeşitli nedenlerle ( buna her
türlü nedeni dahil etmemiz mümkün: kötü yönetim, plansızlık, destek alamama,
Avrupa’da yarışmama vs.) yönetime imkan bırakmaması, bu durumun akabinde
nüfuslu ve zengin ama aynı zamanda siyasal erke yakın iş adamlarının ve kimi
zaman siyasal erkin devreye girerek gündemi “taze kan” gerekli manşetleri ile
süsletmesi, buna özellikle belirleyici unsur olan taraftarın inandırılması ve
tepki koyulmasını sağlamak ( bununla ilgili taraftar gruplarının
farklılıklarından yararlanmak) son olarak da bir olağanüstü seçim sonucu spor
kulübünün yönetimini elde etmek.
Böylece fikir ve iktidarın arka bahçesi haline gelen spor
kulüpleri birer ideoloji yuvası haline gelir ve farklı kimlikteki kitleler
–tuttukları takım olan- üst kimlikleri sayesinde kontrol altına alınırlar.
Siyaset kelime manası ile bir at evcilleştirme sanatıdır.
Dizginlenemeyen kitleler bazı stratejiler ile evcilleştirilmeye çalışılır ve
çoğu zaman başarılır. Tam da bu nedenle spor ve siyaset asla ayrılmayacaktır.
Önemli olan kimin neyi hangi zamanda ve niçin yaptığını anlayabilmektir aslında..[9]
[1] “Kamil
Ocak’tan ‘Şahin’ Geçti” http://www.telgraf.net/26.11.2013-kamil-ocaktan-sahin-gecti-haberi-19327.html
[2] http://www.ntvmsnbc.com/id/25336904/
[3] http://www.tarsusonline.com/gaziantep/milletvekili-erdogan-dan-gaziantepspor-aciklamasi--h126132.html
[5] http://gaziantep27.net/m/index.php?islem=detay&id=477866
[6] http://www.olaymedya.com/Haber/fatma-sahin-gaziantepspor-gibi-olmayacagiz_1401734703.html
[7] http://www.sporfc.com/futbol/super-lig/gaziantepspor/huseyin-celik-ibrahim-kizila-takimin-sahiplenmesi-noktasinda-kapilari-acmasini-defalarca-soyledik-h9318.html
[8] http://www.cihan.com.tr/news/Fatma-Sahin-Gaziantepspor-yonetimi-verdigi-sozu-tutmadi_8314-CHMTQxODMxNC8y
[9]
Gaziantepspor ile ilgili yerel kaynaklara ulaşmamızda yardımcı olan www.telgraf.net , Didem Gözütok ve Selda Göktaş’a
teşekkür ederiz.